TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye'nin hedefinin AB'ye tam üyelik olduğunu, başka bir statüyü asla kabul etmeyeceğini belirterek, "Eğer bunun dışında bir düşünce, bir tercih varsa Türkiye'yi oyalamanın hiçbir anlamı yoktur" dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) 71. Toplantısı, TBMM tören Salonu'nda gerçekleştiriliyor. Toplantıda bir açılış konuşması yapan Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Suriye'de yaşanan olaylara değindi. Suriye'de bir insanlık dramı yaşandığını belirten Çiçek, her gün onlarca insanın hayatını kaybettiğini, yüzbinlerce insanın da yerlerinden yurtlarından edildiğini söyledi. "Buna karşılık uluslararası camia bir maç seyreder gibi tribünden olayı seyrediyor" diyen Çiçek, böyle bir dramın bir süre önce Bosna'da yaşandığını söyledi. Çiçek, Bosna'da 250 bin kişi hayatını kaybettikten sonra bir çözüme ulaşılabildiğini belirterek, "Hiç temenni etmem ki, kaybedilenlerin sayısı bu rakama çıktıktan sonra biz çözüm arayışı, gayreti olsun. Ama maalesef bu manada çok olumlu düşünmemizi gerektirecek bir gelişmeyi görmüyoruz. Sadece karşılığı olmayan beyanlarla bu insanlık dramına karşı bir seyir durumu söz konusudur" diye konuştu.
Katıldığı uluslar arası toplantılarda, Türkiye'nin gösterdiği çabaların takdirle karşılandığını belirten Çiçek, "Eğer bu kadarıyla yetinecek olursak bu bile bir adımdır diye düşünüyorum. Ama uluslar arası camianın Türkiye'nin yaptıklarını takdir etmiş olması, hayatını kaybedenleri geri getirmiyor, ya da sabah kahvaltısı yerine geçmiyor. Çünkü çocuklar eğitim dahil birçok hak kayıplarına uğruyor" dedi.

AB'YE SERT ELEŞTİRİ
Türkiye-AB ilişkilerinin sağlam bir zeminde sürdürülmesi, sağlıklı bir yol takip etmesi ve ortak hedefe ulaşabilmeyi istediklerini belirten Çiçek, bunun için parlamentoya büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi.
"AB bir hayır kurumu değildir, iyilikseverlerin bir araya geldiği bir kurum değil; ortak değerler üzerine inşa edilmiş bir menfaat birliğidir" diyen Çiçek, dolayısıyla Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin her iki tarafın da lehine olduğunu söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:
"Her iki tarafın da çok açık menfaatleri vardır. Bu önemli, tarihi bir fırsattır. Türkiye'nin AB üyeliğine AB'yi kuran siyaset ve devlet adamlarının vizyonuyla baktığımızda ya da şimdi bulunduğumuz noktadan vizyoner bir bakışla değerlendirdiğimizde gerçekten hem bizim hem de AB üyesi ülkelerin önüne çıkmış tarihi bir fırsattır. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım, iki tarafın menfaati olarak."

"TAM ÜYELİK YOKSA, TÜRKİYE'Yİ OYALAMAYIN"
Türkiye'nin hedefinin AB'ye tam üyelik olduğunu, başka bir statüyü asla kabul etmeyeceğini vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
"Eğer bunun dışında bir düşünce, bir tercih varsa Türkiye'yi oyalamanın hiçbir anlamı yoktur. Türkiye görünürde müzakere tarihini almış, müzakerelere başlamış bir ülke olarak görünüyor, ama geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye'nin müzakere edeceği başlık kalmamıştır. Bir kısım ülkelerin siyasi mülahazalarla önemli başlıkların üzeri kapatılmıştır; 20 başlık bugün müzakere edilemez haldedir. İşin bu noktasından baktığımızda Türkiye müzakere eden bir ülke midir, yoksa müzakeresi engellenen ya da oyalanan bir ülke midir, bunu konuşmanın zamanının geldiği kanaatindeyim. Bunun için bu toplantının otel yerine Parlamento çatısı altına yapılması önemlidir. Çünkü parlamentolar her şeyin açık açık konuşulduğu, dile getirildiği mekanlardır. Bugün bu toplantıda Türkiye-AB ilişkilerini daha net, daha açık daha kısa cümlelerle konuşma zamanı gelmiştir. Çünkü 50 yılı aşkın zamandır belli bir noktaya geldiği farz edilirken, siyasi mülahazalarla konular engellerle, blokajlarla Türkiye müstakil bir bakanlığı da kurmuştur, bu kararlılığın göstergesidir. Buna rağmen müzakere edilecek başlık bulunamamaktadır."

"BİZ YOLUMUZA DEVAM EDERİZ"
Türkiye'nin bu süreçte inişli çıkışlı zaman dilimleri yaşadığını ancak asla ana istikametinden, çağdaşlaşmadan, modernleşmeden vazgeçmediğini ifade eden Çiçek, Türkiye'nin bu kararlılığının da müzakerenin ruhunu oluşturduğunu söyledi. Çiçek, "Eğer Türkiye Avrupa ile bütünleşecekse tam da karar verme zamanıdır. Elbette biz yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bu bizim bilerek tercih ettiğimiz bir husustur. Cumhuriyeti ve demokrasiyi tercih etmekle Türkiye çok doğru bir iş yapmıştır. Bu tercihi yapanları başta Aziz Atatürk olmak üzere saygıyla ve şükranla anıyorum. Kendimizin yaşadığı ve şimdi belli süreden beri çevremizdeki ülkelerin yaşadıklarını gördükten sonra bu tercihin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Söylemek istediğim şey şu ki; AB bizim üyeliğimize evet dese de demese de bizim çizgimizde değişiklik, bir kırılma söz konusu değil. Biz millet olarak olanca çabamızla cumhuriyeti de demokrasiyi de çağdaş anlamda kurumsallaştırmaya, standartlarını yükseltmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"ÖNCE 'EVET' DEYİP, SONRA YAN YOLLARA SAPMANIN HİÇBİR ANLAMI YOKTUR"
Türkiye'nin bu kararlılığına karşılık AB ülkelerinin de bir karar verme zamanının geldiğini belirten Çiçek, "üstelik buna bir mecburiyetleri de vardır. Çünkü biz ahdi taahhütler çerçevesinde bu müzakereyi sürdürüyoruz. Önce 'evet' deyip, sonra yan yollara sapmanın hiçbir anlamı yoktur. Önce 'evet' deyip problemleri sebebiyle üye yapılmaması gereken bir topluluğu tam üye yapmak, onun arkasından Türkiye'nin üyeliğinin engellenmesini çok doğru bulmuyoruz, ahdi taahhütlere aykırı buluyoruz. Eğer verdiği sözde durmak AB'nin değerleri arasındaysa, bu konudaki kararın da bu günlerde çok açık net verilmesi gerekiyor" dedi.

"TÜRKİYE'DE AB'YE DESTEK YÜZDE 50'YE DÜŞTÜ"
Müzakere süreci başladığında özellikle 2002'den sonra Türk halkının AB'ye desteğinin yüzde 80'lerin üzerinde olduğunu ancak bir süre sonra 'imtiyazlı ortaklık' gibi sulandırılmış açıklamalar nedeniyle Türk halkının desteğinin yüzde 50'nin altına düştüğünü ifade eden Çiçek, "Dolayısıyla heyecan kalmamıştır" dedi.
Türk halkında giderek 'siz ne yaparsanız yapın sizi almayacaklar' inancının yayıldığını belirten Çiçek, "Bu inancı bu şüpheyi doğuran, bir kısım ülkelerin liderlerinin yaptığı açıklamalardır. Bunu tekrar hareketlendirmek, konuyu yeni baştan değerlendirmek işin doğrusun yapmaya bağlıdır. Biz müzakerelere devam etmek istiyoruz. Tam üyelik bizim hedefimizdir ve elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz" dedi.
Türkiye'nin eksikleri olduğunu kabul ettiklerini belirten Çiçek, "Ama kabul etmek lazım ki, bu yapamadıklarımızda sizin katkınız nedir, sizin de bir vicdan muhasebesi yapmanızı istiyoruz. Bizim yapamadıklarımız var, doğrudur ama 'bunları niye yapıyorsunuz' diyen ülkelerin de eksiklikleri vardır, sizin de bunu kabul etmeniz lazım" dedi.

TERÖRLE MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİ İSTEĞİ
Türkiye'nin bütün bu reformları, çabaları terör ortamında yaptığını belirten Çiçek, "Terör ortamında reformları yapmanın ne kadar zor olduğunu ancak damdan düşüp ayağı kırılan bilir. Türkiye on binlerce insanını terörden kaybetmiş bir ülkedir. En temel hak hayat hakkıdır. Bütün haklar ve özgürlükler yaşayan insan içindir. İnsanlar hayatlarını terörde kaybediyorsa, kaybettiklerimize hiçbir hak da lazım değil özgürlük de lazım değil. Onun için terörle mücadelede biz yeteri kadar işbirliği istiyoruz. Bu ahdi taahhüttür" diye konuştu.
AB ülkelerinin vicdan muhasebesi yapması gerektiğini belirten Çiçek, Türkiye'nin terörle mücadelesinde ortak değerleri paylaşan ülkelerin de 'ne ölçüde yardımcı olduk?' diye değerlendirme yapması gerektiğini söyledi.

"PKK, 2002'YE KADAR HAYIR KURULUŞU MUYDU?"
PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984'te 30'dan fazla insanı katlettiğini, ama AB üyesi ülkelerin bu örgütü ancak 2002 yılında terör örgütü olarak kabul ettiğini anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
"Acaba 1984'ten 2002'ye kadar bu örgüt bir hayır kurumu muydu, bir düşünce kuruluşu muydu? 30 binden fazla insanı öldürüyor ve 2002'ye gelinceye kadar terör örgütü olarak kabul edilmiyor. Tamam, 2002'de kabul edildi. Peki 2002'den sonra yaptığımız olumlu katkılar nedir diye listesini çıkarmanız gerekir" dedi.
"Bu terör örgütü bizim insanlarımızı kurşunla öldürüyor, sizin çocuklarınızı uyuşturucu tabletiyle" diyen Çiçek, "O halde neticede bir ölüm söz konusuyla, insanlarımızın hayatını, hukukunu korumak konusunda işbirliği yapmamızda zaruret var. Kaldı ki bu bizim karşılıklı ahdi taahhüdümüz" dedi.
Terörle mücadele konusunda yüreği yanan bir ülkenin Parlamento Başkanı olarak konuştuğunu belirten Çiçek, "Yakınlarından birini Asala, birini PKK terör örgütüne şehit vermiş bir Meclis Başkanı olarak konuşuyorum. Taziye mesajlarınızın yoğunluğu kadar, tedbir konusunda da yoğunlaşmamız gerekiyor. Çok teşekkür ediyoruz; üzücü olaylar gerçekleştiğinde en evvel taziye mesajları sizden geliyor. Ama terör meselesi bunun ötesinde yoğun bir işbirliği bekliyor" dedi.
(MÜG-YHY-Y)

14.02.2013 12:19:45 TSI

Editör: Wan Haber