Türk edebiyatında hiç denenmemiş türde bir roman olan Tarumarname, 19. yüzyılın sonlarında yaşayan bilimle büyüyü aynı kefeye koyan, batı ve doğuyu sentezleyen bir bakış açısıyla okuyucularına sesleniyor.
Türk edebiyatında hiç denenmemiş türde bir roman olan Tarumarname, insanlık tarihinin en acayip olay ve kişileriyle dolu 19. yüzyılın sonlarında yaşayan, bilimle büyüyü aynı kefeye koyup ikisine de samimiyetle inananların naif dünyasına farklı, mizahi bir bakış açısı getiriyor. Ayrıca roman, dönemin batı hayranı doğu, doğu hayranı batı dünyalarını eleştiriyor.
Kitapta; havaya uçan tren vagonları, tarumar olan piramitler, yerle yeksan tapınaklar, infilak eden malikaneler, ses kudretiyle zindanları yıkan bir düzengah, Şerefi'nin tarihin karanlık dehlizlerini aydınlatan kayıp el yazması Bab-ı Haşhaş, tahta göz diken Osmanlı şehzadeleri, sopalı zabitler, hançerli suikastçiler, piştovlu haydutlar, çöl bedevileri ve lejyonerler okuyucuya aktarılıyor.

"TARUMARNAME DÜNYAMIZI NASIL ANLATACAĞIMI DÜŞÜNÜRKEN ORTAYA ÇIKTI"
Yazar Meriç Eryürek, kitabın ilham kaynağı ile ilgili olarak; "Benzersizliğimiz, kendine özgülüğümüz. İçinde müthiş bir ivme barındıran, ölçülü deliliği, kolektif aklı ve keskin zekayı birlikte eriten harika bir insan türüyüz. Tarumarname bizi, dünyamızı nasıl anlatacağımı düşünürken ortaya çıktı" dedi. Kitabın Türk romanı olarak bir ilk olduğunu ve daha önce hiç denenmemiş bir eser olarak değerlendiren Eryürek "Tamamen bakış, üslup ve zaman çakışmasından ibaret. Roman malzemeleriyle dolu bir denize oltamı doğru zamanda, doğru yerde attım diyelim. Yazmakla ilgili öğrendiğim ilk şey, "farklı" ve "yeni" hevesinin sizi bir yere götürmeyeceği. Malzemem denenmemiş bir yolla anlatılmaya uygundu, ben de o yolu seçtim. Neden kimse denemedi, bu sorunun cevabını vermek mümkün değil" diye konuştu.
(RFK-RFK-Y)

18.02.2013 12:10:11 TSI

Editör: Wan Haber