Kuzey Afrika ülkesi Tunus'ta Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan Yasemin Devrimi Hareketi bir yılı geride bıraktı.
Tunus'taki olaylar Muhammed Buaziz adlı üniversite mezunu bir gencin meyve sebze satıcılığı yaptığı satış arabasına polislerin el koymasının ardından Bin Ali iktidarında ülkesindeki işsizlik ve ekonomik darboğazı protesto etmek adına kendini yakmasıyla iki yıl önce bugün başlamıştı. Halk sokaklara dökülerek iktidarın ekonomik politikalarını ve ülkede yüzde 14'e varan işsizlik oranını protesto eden gösteriler düzenlemişti. Protesto gösterilerinin yer yer ateşlenmesinin ardından Zeynel Abidin, Ordu Komutanı Raşit Ammar'a göstericilere ateş açılmasını emretmiş fakat Raşit Ammar'ın bunu reddetmesi üzerine 23 yıldır iktidarda olan Bin Ali ülkesini terk etmek zorunda kalmış ve Suudi Arabistan'a kaçmıştı. Tunus'ta hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan bu özgürlük hareketi Mısır, Libya, Yemen, Cezayir ve Suriye gibi diğer Arap ülkelerine de sıçramış ve bugün Arap Baharı adı verilen hareket ortaya çıkmıştı. Arap Halkları demokrasi, özgürlük ve bağımsız ekonomi talepleriyle sokaklara dökülmüş, ülkelerde yaşanan silahlı çatışmalar ve Dünya medyasında yankı bulan protesto gösterileri sonucunda birçok diktatör devrilmişti.
Tarihi boyunca siyasi karışıklıklar içinde kalan bir ülke konumundaki Tunus'ta halkın yüzde 96,5'ini Araplar oluşturuyor ve ülke nüfusunun yüzde 99.3'ü Müslüman. Ülkedeki diğer etnik kimliklerin büyük oranını Müslüman Berberiler oluşturmaktadır. Ülkedeki Yahudi nüfusu, İsrail'in Filistin'e iskan politikaları sonucunca geçtiğimiz yıllarda oldukça azalmıştır. Tunus'ta hükümetin devrilmesine kadar olan süreçte bir diktatör yönetiminin hakim olduğu söylenebilir. Muhalefet partilerine mecliste tanınan toplam koltuk sayısının iktidar partisinin koltuk sayısının onda birinden daha az olması nedeniyle muhalefet partileri birleşseler dahi iktidara karşı bir güç oluşturamıyorlardı. Tunus, Fransız işgali ve zulmünden kurtulup bağımsızlığını ele aldığından beri diktatörlerin yönetimindeydi. Farklı refah söylemleriyle iktidarı ele alan Burgiba özellikle Müslüman halk üzerinde Fransız mandasından kalan baskı ve zulümlere devam etmişti. Daha sonra Anayasanın 56. ve 57. maddelerine dayanarak Burgiba'yı iktidardan indiren Bin Ali döneminde de halkın üzerindeki sosyal ve ekonomik baskı azalmamıştı. Bin Ali'nin gösterileri bahane ederek olağanüstü hal ilan etmesi ve hükümeti feshetme kararı alması üzerine Başbakan Muhammed Gannuşi de iktidarı ele aldığını aynı anayasa maddelerine dayanarak açıklamıştır.
Arap dünyasını ve Ortadoğu'yu derinden etkileyen halk ayaklanmalarının merkez üssü olan Tunus'ta devrimin ardından 23 Ekim 2011'de ilk demokratik genel seçimler yapılmıştı. Önce Fransa'nın sömürgesi olan daha sonra da Habib Burgiba ve Zeynel Abidin Bin Ali tarafından baskı ve zulümle yönetilen ülkede halk ilk defa yönetime doğrudan müdahale edebilecek bir hakkı elde etmişti. Bu ilk demokratik seçimin galibi de yüzde 41.5 oy oranıyla En-Nahda partisi olmuş sol eğilimli partiler iktidar için yeterli oyu alamamıştı. En-Nahda, 1980 öncesinde Zeytuniye Medresesi etrafında birleşen hoca ve öğrencilerin oluşturduğu sivil İslami hareketin 1981'de Raşid El Gannuşi tarafından politik bir harekete dönüşmesiyle kurulan bir partidir. Gannuşi, daha sonra 1990 yılında Bin Ali'nin baskısının artması üzerine ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Gannuşi'nin ülkeye girmesine izin verilmezken ailesinin de yurt dışına çıkışı yasaklanmıştı.
1574 senesinde Osmanlı himayesine girmesiyle refaha kavuşan Tunus halkı, 1881 yılında Tunus'un Fransız sömürgeciler tarafından işgal edilmesinden bugüne daima kaos içerisindeydi. Tunus, 1956 yılında Fransız mandasından kurtulup bağımsızlığını kazandığından beri sahip olamadığı sosyal ve ekonomik özgürlüğünü ise 1 yıl önce Yasemin Devrimi ile kazanmıştır.
(AS-MS-CTŞ-D)

17.12.2012 13:42:05 TSI

Editör: Wan Haber