Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Doç. Dr. Akın Pala, tavuk etinde herhangi bir problem olmadığını, gönül rahatlığıyla tüketilebileceğini söyledi.
Son günlerde tavuk eti üzerine devam eden tartışmaları değerlendiren Doç. Dr. Akın Pala, "Büyük tavuk şirketleri, bakım yapan kişilere civcivini, aşısını veriyor, veterinerini gönderiyor. Sonra civcivler büyüyünce tavukları alıyor. Yani her şeyi bu büyük şirketler sağlıyor. Üreticiler kümesin bakımından hayvanın bulunduğu ortamının ısı ayarına kadar her şeye bakıyor çünkü civcive bir şey olursa adam para kazanamıyor. Gerçekten bu iş endüstri haline gelmiş. Bu insanların tek işi bu. Tavukçulukta Amerika'daki sistemin aynısı Türkiye'de var. Zincir markalar ve büyük markaların tavuklarının alınmasının daha sağlıklı olacağını söyleyebilirim. Zincir markalar kendi iç denetimlerini çok ciddi yapıyor" dedi.
"Tavukların karnından kanserli, tümörlü urlar fırlıyor" açıklamalarının da gerçeği yansıtmadığını söyleyen Pala, "Şu olabilir, hayvanları oksijensiz bırakırsanız, çok sıkışık yüksek yerlerde beslerseniz hayvanlar hastalanıp ölebilirler. Zincir firmalarca belirlenen kümeste ne kadar civciv bakılacak o ayarlanıyor. Karnından urlar fırlayan tavuk açıklaması biraz tüyler ürperten açıklama olsun diye yapılmış. Şimdi televizyonlarda yapılanlar da bu. Böyle tartışmalar çıkınca televizyonu kapatıyorum. Bu devirde bu şekilde tartışmalarla doğru bir sonuca ulaşılamaz. Elinizde delil olması gerekiyor. Yani 'Hayvanlar 45 günden sonra ölüyor' demek için her firmadan 10'ar 20'şer hayvan alıp bakacaksınız. Bu hayvanları 46-50-55 gün tutup ölüp ölmediğine bakmanız lazım. Ortada bir delil olmadan böyle bir gündem oluşturulması insanlarda korkuyu artırıyor. Kendi üretenimize zarar vermiş oluyoruz. Tavukçulukta çok büyük ilerleme var, yani hayvancılıkta genel olarak çok büyük ilerleme var. Süt sığırındaki süt veriminde de çok büyük ilerleme var, et kalitesinde de. Ama tavukçuluktaki ilerleme çok daha hızlı oldu. Melezleme prensipleri kullanılarak çok daha hızlı ilerleme kaydedilebiliyor. Bunun sığırcılıkta değil de tavukçulukta olmasının sebebi tavukların küçük hayvanlar olması. Çok hızlı üremesi. Yumurtacı tavuklardan 300 tane tavuk elde edilebiliyor bir yılda. Etçi tavuklardan ise 100 tane yumurta elde edebiliyorsunuz yılda. Sığırlar ile ilgili araştırma yapmak tavuklarda nazaran çok daha kolay" diye konuştu.
Antibiyotik kullanımına yönelik iddialardan da bahseden Pala, "Antibiyotik kullanımı yok. Tavukta hormon kullanımı da yasak. İlk doğduğunda hayvanlara hastalıklardan korumak için aşı yapılıyor. Hayvanları kontrolsüz yerlerden alırsanız hayvanlara antibiyotik verilip verilmediğini anlayamazsınız. Hayvanlarda melezleme ile en güçlü, en sağlam hayvanlar seçiliyor. Hayvanların et veriminin yüksek olması bekleniyor. Genç hayvanın kemikleri ince olur. Yumurta tavukları 5 ayda istenilen duruma geliyor. Et tavukları ise 40 günde 2 kiloya geliyor. Bunlar melezleme ile öne çekilmiş zamanlar. Et tavukları sürekli yediği için hızlı gelişiyor ve en iyi melezlerin seçilmesi ile bu şekilde büyümeleri hızlanmış durumda. Tavuk için, '45 günden sonra ölüyor' diyorlar, yok böyle bir şey. Melezleme yöntemi ile çoğaltılan tavuklar 40-45 güne geldiğinde yeterli olgunluğa gelmiş oluyor. Yetiştirici 39-42 gün arasında tavukları kesime gönderiyor. Tavuğun büyümesi bu süreden sonra yavaşladığı için kesime gönderiyor. Çünkü üretici karını düşünmek zorunda. Üretici ne kadar yem verse de ilk baştaki gibi büyümüyor. Ayrıca hayvan yaşlandıkça et değil, yağ bağlamaya başlıyor. Genç hayvan et bağlar" dedi.
(CA-MŞ-GS-Y)

07.02.2013 11:37:18 TSI

Editör: Wan Haber