Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, öğle arasının ardından tanıkların dinlenmesine devam edildi.

Faciada kardeşi Rıdvan Koçan'ı kaybeden ve daha önce davaya müdahil olma talebini ileten Yusuf Koçan, tanık sıfatıyla verdiği ifadede Eynez Ocağında tamir tarama ekibinde çalıştığını, olay günü 3. bantta dinamit atılan bölgede görev yaptığını, top (dinamit) atımından 5-6 dakika sonra yoğun bir duman geldiğini anlattı.

Koçan, alev görmemesine rağmen dumanın çok sıcak olduğunu savunarak, "havanın daha erken ters çevrilmesi ve ocağa tahliyeci kıyafetleriyle girilerek S panosunun kapılarının açılması halinde, daha az kişinin hayatını kaybedeceğine inandığını" ifade etti. Olay sırasında sadece kardeşini düşündüğünü aktaran Koçan, "Niye imbat ocağından gelip de havayı ters çeviriyorlar da bundan öncesinde ters çevirmiyorlar, niye bekliyorlar?" dedi.

Koçan, ocağın A bölgesinde daha önce meydana gelen göçüğün iyi kapatılmadığını, olay günü yapılan dinamit atımının da o göçüğü tetiklediğini, facianın bundan kaynaklandığını öne sürdü.

Koçan ifadesinin ardından "Hakim bey bir sorum var, şu Akın Çelik S panosunda niye emniyeti almadı?" diyerek kürsüden indi.

"HER PATLAMADA EMNİYETÇİ BULMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Tanık Sezai Gezgin de 2006 yılında başladığı madenciliğe 2008 yılından sonra Eynez Ocağında devam ettiğini, madende patlatıcı olarak görev yaptığını söyledi.

Olay günü 3. bandın altına delik açıldığını, çağrılması üzerine deliğe 3'te 1 miktarında dinamit koyarak patlatma gerçekleştirdiğini anlatan Gezgin, "Patlatmadan sonra herşey normaldi. Bandı kontrol ettik, hasar yoktu. Bantlar çalışır vaziyette oradan ayrıldım. 15-20 dakika sonra patlatma yaptığım yönden duman geldiği söylendi. Ben, patlayıcı nitelik taşıyan dinamit malzemelerini yukarı çıkarmak için istedim ve yukarı çıktım. Dinamit atımı öncesinde gaz ölçümü yapıldı, sonrasında ise yapılmadı. Orada hava muazzamdı, 3 taraftan hava geliyordu" ifadelerini kullandı.

Gezgin, mahkeme başkanı Aytaç Ballı'nın "Her patlatmada emniyetçi bulunması gerekmiyor mu?" sorusu üzerine, "Her patlatmada emniyetçi bulmak mümkün değil" yanıtını verdi.

Müfettişlerin ocağa geleceğinin önceden bilindiğini söyleyen Gezgin, "Onlar gelirken, cumhurbaşkanı ilçeye gelse ne hazırlık yapılırsa o şekilde hazırlık yapılırdı" dedi.

Gezgin, "olay sırasında acil eylem planı uygulanmadığını, organizasyon yapılamadığını" ileri sürerek, çalıştığı süre içinde gaz maskesinin kontrol ya da bakım amacıyla kendisinden istenmediğini kaydetti. Üretim baskısıyla ilgili soru üzerine de Gezgin, "Amirlerin 'hadi, hadi' sözü 301 kişinin ölmesiyle bıçak gibi kesilecek bir şey değil. Adı değişti, şimdi 'çabuk çabuk' oldu" diye konuştu.

Gezgin "aynı ocakta 2007 yılında kor halinde kömür göçmesi yaşandığını, o zaman şans eseri yaralanan, ölen olmadığını, sadece farelerin yandığını" sözlerine ekledi.

Tanık Yusuf Arslan da 2009 yılında girdiği Eynez Ocağında, taban ekibinde külcü olarak çalıştığını, olay günü de U3 bölgesindeki 3 bandın kuyruğunda görev yaptığını anlattı.

Mahkeme Başkanı Ballı'nın sorusu üzerine ocakta yangın tüpü gördüğünü söyleyen Arslan, 4 yıl önce verilen gaz maskesinin de bu süre içinde 3 kez kontrol edildiğini belirtti.

Arslan, olaydan önce ocakta kısa süreli elektrik kesintileri olduğunu savunarak, ocakta bir sıcaklık artışı hissetmediğini ifade etti.

Ballı'nın, Arslan'a savcılık ifadesindeki "müfettişler geleceğinde normal zamanda alınmayan emniyet tedbirleri alınıyordu" ifadesini hatırlatması üzerine Arslan "Ani müfettiş baskını olmazdı. Geleceğinden haberdar oluyorduk. Müfettiş gelirken ne yapıldığını şimdi hatırlamıyorum. 'Normal zamanda alınmayan emniyet tedbirler alınıyordu' ifadesini neden söylemişim bilmiyorum" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Ballı, duruşmayı cuma gününe  erteledi. Cuma günü ara karar verilmesi bekleniyor.aa

Editör: Wan Haber