KCK davasının duruşmasını izlemek için Silivri Cezaevi'ne gelen BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Yargılama demek isterdim ama burada yargılama yok. Bu salonda bugüne kadar hiç yargılama yapılamadı" dedi.
KCK davasını izlemek üzere bugün Silivri Cezaevine gelen BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, duruşmada verilen ara sırasında bir açıklama yaptı. Demirtaş, "Gazeteci arkadaşlarımızın tutuklu olduğu duruşmayı izlemek için buradayız. Yargılama demek isterdim ama burada yargılama yapılmıyor. Bu salonda bugüne kadar hiç yargılama yapılamadı. Siyasi atmosfer dışarıdaki siyasi hava neyse aşağı yukarı onun yansımasını mahkeme ve duruşma salonlarında onu izledik" diye konuştu.
Demirtaş, "T.C tarihi boyunca hep maalesef ki yargı hiçbir zaman bağımsız, adil, eşitlikçi hukukun üstünlüğünden yana bir çizgiyi tutturamadı. Türkiye'de iyi yargıçlar, vicdanlı, ahlaklı, hukuk etiğine bağlı yargıçlar savcılar yok mudur? Mutlaka ki vardır. Ama bu yargıç ve mahkeme sisteminde, vicdanını konuşturmak isteyen hâkime, hukuk ahlakını hayata geçirmek isteyenlere bunu hayata geçirme şansıda yoktur. Dolayısıyla bu kişileri aşan zihniyet meselesidir, bir sistem problemidir. Yanı insanlar bu solanları dolduruyorlar, yargılama adı altında infaz ediliyorlar. Hiç yargılama yapmadan tutuklu kalıyorlar. Savunma yapamıyorlar. Uyduruk delillerle ismi gizli tanık olan ismi cismi belli olmayan kim olduğu belli olamayan iftiralarla suçlanıyorlar. İddianame olmaktan çok uzak belgeler savcılar tarafından hazırlanıp mahkemeler sunuluyor" dedi.
Demirtaş, "Bir bakarsanız bu ülkenin başbakanı çıkarda tutuklu gazeteciler ile ilgili iyi bir şeyler söyler. Yıllardır generalleri tutuklatan başbakan iki haftadır fikrini değiştirdi ve askerlerin artık tutuklu olamaması gerektiğini ve tahliye olmasını talep etti. Şimdi herkes başkana bakıyor. Kimin tahliyesini ne zaman talep edecek, ne zaman karar verecek. Çünkü bu ülkede bu mahkeme salonunda yargıçlar yargılama yapmıyorlar. Hak vermiyorlar, veremiyorlar. Buna başbakan karar veriyor. Kimin ne zaman tutuklanacağını, ne zaman tahliye olacağını, bunlara başbakan karar veriyor. Bugün arkadaşlarımız serbest kalmasa buna henüz başbakan karar vermemiş demektir" şeklinde konuştu.

"SİYASİ TUTSAKLAR BİZİM ONURUMUZ"
'Siyasi tutsaklar bizim onurumuzdur' şeklinde ifade kullanan Demirtaş, "Bunu hep birlikte izleyip göreceğiz. İçeride haklının özgürlükleri uğruna aslanlar gibi direnen bütün gazetecilerimiz ve siyasi tutsaklar hepsiz tümüyle bizim onurumuzdur. Ana dilleri ile 4 yıldır tek kelime konuşamadan bekleyen siyasi tutsaklar bizim onurumuz. Yasa çıkmış olmasına rağmen halen savunma yaptırılmayan arkadaşlarımız bizim onurumuzdur. Bunların hepsi bizim direniş tarihimize onur olarak geçecektir. Ama bu mahkemeler, yani bina iyi bir bina olsa ileride müze olacak diyeceğim ama gece kondu bile olmaz. İleride bu mahkemeler rezaletin tarihi olarak anılacaklardır. Bütün bunlar bir gün bitecek ve o günleri inşallah hep birlikte yakın bir zamanda göreceğiz. Türkiye demokrasiye de özgürlüklere, barışa da kavuşacak. Ama geç kalmışsak özgürlüğe ve barışa kavuşmakta işte bunların yüzünden geç kalmışız demektir. Bu zihniyet yüzünden geç kalmışız demektir. Mahkemede, hükümette, bürokraside, kolluk güçlerinde bu zihniyet mevcuttur. Bütün bunlar barışa ulaşmaktaki engellerdir" diye konuştu.
'Toplumun tamamı barış istiyor' diyen Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yoksa bu ülkede barış istemeyen kimler olabilir ki bir avuç insan dışında. Toplumun tamamı barış istiyor. Ama barışa ulaşmayı zorlaştıran bu zihniyettir. Kimleri tutuklanacağına oturup çete halinde karar verilecek, cemaat temsilcilerini çağıracaklar, kimin hakkında nasıl delil oluşturulacağını tartışacaklar, ilgili polis memurlarına talimatı verecekler, dosyayı hazırla diyecekler, uydurma delilleri toplayıp getirecekler mahkemenin önüne koyup buna yargılama diyecekler... İşte bu barışı geciktiren şeydir, bu toplum da güvensizliği arttıran şeydir. Barış olacaksa bu ülkede, kelimenin tam anlamıyla yürekten bir barış gerçekleşecekse önce yargının buna karar vermesi lazım. Bizler siyasetçiler olarak buna hak veriyoruz ama yargı bu şekilde davrandığı sürece siyasetin kontrolünde siyasetin iktidarın egemenliği altında onun baskısı altında çalıştığı görüntüsünü sürdürdüğü sürece maalesef ki siyasette başarı kat edilse bile barışın konusunda bunun pratikte hiçbir yargısı olmuyor."
Demirtaş, "Parlamento yasa çıkarıyor Kürtçe savunmayla ilgili mahkeme burada uygulamıyor. Bu yasa kimin için çıkartıldı. Sen bu yasayı tanımayacaksan burada mahkeme olmaz ki. Hakimin kendisi çıkardığınız yasayı tanımıyorsa, işletmiyorsa o halde sokaktaki insanlar niye kanuna uysun. Mahkemenin kendisi suç işliyor. Hükümet bu tavrıyla, bu duruşuyla işte bakın bu yasayı doğru düzgün çıkarsaydı bu hakim burada ben Kürtçe konuşturmuyorum diyemeyecekti. Savcı müptelasında diyor ki; 'öteki iddianame okunmadı, şimdi Kürtçe konuşamaz, birkaç sayfa daha okuyacağız onu da dinleyeceksiniz. Bu arada Türkçe konuşacaksınız ondan sonra Kürtçe konuşulmasına izin vereceğiz' diyor. Bunu yapan hükümet işte, yargıca savcıya bu kadar inisiyatif tanırsan bu konuda o da konuşturmaz. Bu tür şeyler güvensizlik yaratıyor. Kaldı ki burada yargılananlar Hakim önüne çıkarılanlar tam da Kürt sorununun çözümü için uğraşan gazetecilerdir. Barışçıl çözüm için uğraşan gazetecilerdir. Bu arkadaşların suçu şudur; işkenceleri bazı gazeteler örtmeye çalışırken bu arkadaşlar üzerine gitmişler yazıp çizmişlerdir. İnsan hakları ihlallerini bazı medya grupları örtme eğilimindedirler, bu arkadaşlar yazıp çizmiştir. Bazı gazeteciler köşelerinden Başbakan'a methiyeler dizmişlerdir, bunlar dizmemişlerdir. Bazı gazeteler yaptıkları haberlerle hükümet yalakalığı yapmıştır, bunlar yapmamıştır. Bunu yapmadı diye tutuklayıp yargılamaya kalkarsan o ülkede de demokrasiden, adaletten, barışan, özgürlükten falan söz edip kimseye anlatamaz dikte edemezsiniz. Bizde ikna edemeyiz. Bu konudaki görev hükümetindir" dedi.

"BUNUN ADINA MAHKEME DEMEMİZ İÇİN BİN ŞAHİT İSTER"
Demirtaş, "Bizim mahkemelerden bir beklentimiz yok, mahkeme olsa beklentimiz olacak. Ortada mahkeme yok, özel yetkili AKP komisyonları bunlar. Bizim bağımsız yargıya karşı saygımız sonsuzdur. Yargı olsun bağımsız olsun, Adaleti uygulasın, kime ne uyguluyorsa da herkes vicdanen en azından rahat huzurlu olur. Ama burada yargılama yok mahkeme yok. Tabloyu görüyorsunuz. Bunun adına mahkeme dememiz için bin şahit ister. İçeride uygulamayı görüyorsunuz, her yerde böyle. Diyarbakır'da böyle, Van'da böyle, Erzurum'da böyle. Özel yetkili mahkemelerin olduğu her yerde mahkeme dışında yargılama dışında her şey var. İçeride siyaset konuşuluyor. Herkes kendi siyasi anlayışıyla iddianame hazırlıyor. Suçlama hazırlıyor, ona uygun tanık buluyor. Emniyet kendi siyasi ideolojik çerçevesinde suçlamalar yapıyor. O nedenle sistem eğer düzelecekse ve biz barış sistemine geçeceksek herkes kendini barışa göre konumlandırmak zorundadır. Yargı da, medya da, bürokrasi de, güvenlik güçleri de kendini barışa göre konumlandırmak zorundadır. O zaman toplumsal barış olur daha kalıcı barış olur. Gerçekçi olur. Birbirimize daha fazla güvenebiliriz"
Mahkemeden verilecek tahliye kararlarını beklediklerini belirten Demirtaş, "Umut ediyorum ki birazdan buradan tahliye kararları çıkar, suçsuz yere günahsız yere arkadaşlarımız uzun süredir içeride yatıyorlar. Onlar gibi binlerce insan da var. Binlerce kişi suçsuz yere içeride yatıyor. Bugün beklentimiz o ki Silivri mahkemelerinin Diyarbakır mahkemelerinin, Erzurum'dan Ankara'dan her taraftan tahliye karları çıksın artık, hakimler de bu ülkenin yargıçları da barış hizmet eden bir anlayışla bu sürece dahil olsunlar istiyoruz. Bu bizim bir beklentimizdir siyasetçiler olarak, bu konuda kararı verecek sonuçta yargı mensuplarıdır. Ülkeye nasıl zarar verdiklerini 80 yıldır bu zihniyetin bu ülkeye nasıl bir zarar verdiklerini yargı mensupları da görmekte. Siyasetçilerde zarar vermiştir, yargı mensupları da bürokrasi de, o Halde barış olacaksa yeniden el birliği ile bütün sistemin bütün kurumların barış kararı vermesi ve bunu hayata geçirmesi gerekir" dedi.
Demirtaş, "Gazeteci arkadaşlarımın bu duruşu ve dayanışması sonucu da hepsini kutluyorum. İçeride gazeteciliğin hakkını da vermeye devam ettiler. Nasılsa dışarıda gazetecilik yapmak içeride gazetecilik yapmaktan farksız değil. Onlar için dışarıda da içeride de aynı baskı, aynı zulmü gören arkadaşlardır" şeklinde konuştu.
Selahattin Demirtaş, yaptığı açıklamanın ardından davayı izlemek için gelen bir grup kadının "özgür basın susturulamaz" sloganları ile karşılaştı. Demirtaş daha sonra buradan ayrıldı.
(YE-AS-YHY-Y)

08.02.2013 19:39:22 TSI

Editör: Wan Haber