2015 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AK Parti) Vanlıların istememesine rağmen Genel Merkez tarafından (torpille) Van'a gönderilen Prof. Dr. Ömer Çaha, Karar.com'dan Ürün Dirier'e konuştu. Van'da en samimiyetsiz vekil adayı olarak lanse edilen ve Van'da çok düşük bir oy alarak hezimete uğrayan AK Parti 2. sıra adayı olan Çaha, seçimi kaybetme nedenlerini bahanelerin arkasına sığınarak açıkladı. 

Güneydoğu'da AK Partili oldukları için kadınlara oy kullandırılmadığını ileri süren Prof. Ömer Çaha: "1946’dan bu yana Türkiye’de ilk defa bu kadar şaibeli bir seçim yapılmıştır. CHP Doğu ve Güneydoğu'da bütün müşahit kartlarını HDP’ye verdi. MHP zaten müşahit göndermedi bile." dedi.


Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, AK Parti Van Milletvekili Adayı Prof. Dr. Ömer Çaha, Doğu ve Güneydoğu'da yakından izleme fırsatı bulduğu seçim çalışmalarını Karar.com'a değerlendirdi. HDP'nin üst yönetiminin tabanına hakim olamadığını belirten Çaha, tehdit ve baskı ile geçen süreçle ilgili izlenimlerini anlattı.  

Seçim döneminde bölgede atmosfer nasıldı? 

1946’dan bu yana Türkiye’de ilk defa bu kadar şaibeli bir seçim yapılmıştır. CHP Doğu ve Güneydoğu'da bütün müşahit kartlarını HDP’ye verdi. MHP zaten müşahit göndermedi bile. Bazı yerlerde MHP adına görev yapanlar da yine HDP’liler oldu. AK Parti müşahitleri tehditlerden dolayı geri çekildi. Herkes malı, canı, çoluk çocuğu ve hayvanıyla tehdit edildi. Demir perde ülkelerinde, faşist rejimlerde görülen bir seçim olmuştur. Seçimden ziyade bir savaş durumu yaşanmıştır.


HDP’nin tek silahı tehdit miydi?

HDP’nin başarısında etkin üç yapıdan söz edebiliriz. Birincisi örgütlü ve gönüllü bir genç ordusu vardı. Seçim yapılan her okula 300 gönüllü gönderebilecek durumdaydılar. Bunlar herhangi bir maddi beklenti olmaksızın dava ve ideoloji üzerinden motive oldular. Gençlik Güneydoğu’da büyük ölçüde Kürt hareketine entegre olmuş durumda. Sadece Van’daki gönüllü kitlesi 5 binin altında değildi. Başarının ikinci ayağı çok aktif rol alan militanlardı. Köylüleri toplayıp tehdit ettiler. Üçüncü ayağı ise belediyelerdi. Belediyelerin önemli bir bölümü Güneydoğuda HDP’nin elinde. Dolayısıyla hizmet havucu üzerinden insanları tehdit ettiler.

Ne gibi tehditlerden bahsediyorsunuz?

Muhtarları AK Parti’ye çıkacak her oy için köyden bir kişiyi öldürmekle tehdit ettiler mesela. En masum tehditleri ise, AK Parti’ye oy veren köylere hizmet götürmeyecekleri oldu. Çünkü kadınların yüzde 90’ı, o HDP  gönüllüsü gençlerin annelerinin çoğu AK Partilidir. Eğer mühür ellerine verilse hepsi Tayyip Erdoğan’ın partisine oy verirdi. Ama açık oy sistemi uygulandı. Mührü sandık başındakiler bastı, vatandaş sadece sandığa attı.

Neden kadınlar AK Partili?

Doğu’daki kadının, özellikle kızların okutulması kapsamında, devletin verdiği maddi destekler sayesinde ilk defa kendine ait bir parası oldu. Erkeğin egemenliğinde yaşayan, okutulmamış, evden dışarıya bile çıkmayan kadın ilk defa bankadan kendi adına yatırılmış parayı çekti. Bu sebeple kadınlar Erdoğan’ı çok severler. 

AK Parti teşkilatı seçimlerde bölgede etkin olabildi mi sizce?

AK Parti bölgede fevkalade zayıflamış durumda. Milletvekili adaylarının akrabaları bile HDP korkusundan dolayı adaylarla aynı karede görünmekten kaçındı. Çünkü bir HDP’linin şöyle bir bakışı bile tehdit anlamına gelebiliyor. Öyle bir korku iklimi vardı.

Polisler sandıkları militanlara terketti

Kolluk kuvvetleri üzerine düşeni yapamadı mı seçim günü?

Çeşitli operasyonlarla Batı’dan Doğu’ya gönderilen kolluk güçleri açıkça AK Parti karşıtı. Polisler olana bitene göz yumdular. Görev yerlerinde bulunmadılar. Sandıkların bulunduğu katları militanlara terkettiler. Bahçelerde sohbet ettiler. Her sandık için görevlendirilen tek bir polis vardı. Diyelim on sandığın bulunduğu bir okulda on tane polis görev yaptı. Buna karşın aynı okulda ölümüne hareket eden yüzlerce HDP militanı veya gönüllüsü görev yaptı. Buna zaten hiçbir kolluk gücü karşı koyamaz. Bundan sonra da bu hiç mümkün değil.

Aşiretlerin duruşu nasıl oldu?

Bölgedeki tüm aşiretleri bilmiyorum. Ama Van’daki aşiretlerin büyük bir kısmı Kürt hareketine entegre olmuş durumda. HDP’nin bu kadar kök salmasının sebebi aşiretlere nüfus etmesidir. 

HDP'nin için de güvercinler de var şahinler de
Bütün bu tehditlere, baskılara Selahattin Demirtaş’ın razı olduğunu düşünüyor musunuz?

HDP içinde güvercinler de var, şahinler de. Bu baskıları onaylamayan kesim de var tabii. Güvercinlerin tavrı mutlaka daha farklı olmuştur. Ama HDP üst yönetiminin, tabanına ne kadar hakim olduğu da tartışma konusudur. Mesele sadece HDP değil, onun yanında silahlı militanlar da var ve HDP onlara hakim değil. O nedenle Selahattin Demirtaş’ın bu tehditlere razı olup olmaması bir şey ifade etmiyor.

Kürt hareketi sisteme dahil olmak istiyor

Örgütün, HDP’nin barajı geçmesi konusunda bu kadar istekli davranmasını nasıl yorumlarsınız?

Örgüt neden bütün gücünü barajı aşıp Meclis’e girme konusunda seferber etti, bu çok hayati bir soru. Ben bunu iki şeye bağlıyorum. Birincisi baraj Kürtler için gurur meselesi oldu. Milli dava olarak görüldü. Hayati bir mesele haline getirip ölümüne seçime asıldılar. İkincisi, ülkenin kaderine ortak olmak, sistemin içinde yer almak istediler. Bence işin ikinci kısmını önemsemek lazım. Baskılara rağmen sistemin içinde kalmak isteyen bir hareketi önemsemek lazım diye düşünüyorum. Bu, Kürt hareketinin ne kadar bağımsız olmak istediği sorusunu da beraberinde getiriyor. Zaten bağımsız Kürdistan kurmak isteyenler, Kürt hareketinin böyle sistemin içine evrilmesini şiddetle eleştiriyorlar. Ben bu anlamda HDP’nin canhıraş bir şekilde sitemin içine girme çabasını şahsen olumlu karşılıyorum. Kürt hareketinin Meclis’e dahil olma arzusu, Türkiye açısından bir kazanımdır. Sistemin bunu dışlamaması lazım. Koalisyon seçenekleri içinde HDP’ye kapılar hep kapanıyor. Bu doğru değil. Kucaklayıcı bir alternatif düşünmek lazım. Güneydoğu’daki baskı ve tehditler olmasaydı, örnek bir çalışma modeli olarak gösterilebilirdi. Her mahallede örgütlenip, her evi 2-3 defa ziyaret ettiler.


Çanlar Kürtler için çalıyor

Kürt hareketinin bağımsızlık fikrinden kopup sistemin içine girmek istemesini nasıl okuyorsunuz?

Şunu görmek gerek ki, bugün bölgede çanlar Kürtler için çalıyor. Irak, Suriye, İran ve Türkiye’de bu böyle. Kürtler burada bir hesap yapmak durumundalar. Ya bütün riskleri göze alıp, doğmuş olan tarihi fırsatı değerlendirerek bağımsız bir devlet kurma yoluna gidecekler. Ya da küresel aktör olma yolundaki Türkiye üzerinden dünyayı paylaşmayı tercih edcekler. İkinci seçenek Kürtlerin lehine olur. Kürt hareketini sistemin içine çekenler bunu görüyor.

Ya birincisini tercih ederlerse?

Birincisini tercih ederse yaşama şansı konusunda tereddütleri var. Yüzyılın başında Ermeniler de benzer bir hayal kurmuşlardı. Başta Ruslar olmak üzere Fransızlar ve İtalyanlar sırtlarını sıvazlayarak bağımsız devlet kurmaya heveslendirdiler. Ama Rusya çekilince bölgede Ermeni diye bir unsur kalmadı. Kürtler de şu an ABD ve İsrail tarafından destekleniyorlar ama son durumda benzer bir durumla karşı karşıya kalabilirler. Bölgede ne kadar kalıcı olduğu belli olmayan dış güçlerin maşası haline gelirseniz ateşte yanan siz olabilirsiniz.

HDP soldaki boşluğu doldurabilir

HDP'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Oylarını arttırabilir mi ileride?

Türkiye’de bir sol partiye ihtiyaç var. HDP’nin Batı’da ortaya koyduğu resim, dil ve söylem aslında Türkiye’nin ihtiyacı olan bir resimdir. Soldaki boşluğu doldurabilir. Solda bir parti yok. CHP sol değil. Hıristiyan demokrat parti refleksleriyle hareket ediyor. Eğer HDP silahlı unsurlardan arınırsa, aslında solcu olup da çeşitli sebeplerle CHP’ye oy vermek zorunda kalanların oylarını da alabilir. Sol kaynaklı muhalefet ihtiyacını giderir. İleride iktidar ortağı alternatiflerden biri haline gelebilir. Oylarını arttırabilir. 

Editör: Wan Haber