CHP 22.Dönem Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, CHP Kütahya il binasında partililerle bir araya gelerek önemli açıklamalarda bulundu.Sağlar, memleketimizi bu hale getiren iktidarın Müslüman olabileceğine inanmıyorum diyerek, iktidar ve Saray’a sert tepki gösterdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kütahya İl başkanı Zeliha Aksaz Şahbaz ve çok sayıda CHP üyesinin de katıldığı toplantıda konuşan CHP 22.Dönem Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, iktidarı çok sert bir dille eleştirdi.

Sağlar’ın açıklamasının dikkat çeken kısımları şu şekilde:

Bildiğiniz gibi yarın 65. hükümetin güven oylaması olacak, dünde 65. hükümetin programıyla ilgili tartışmalar vardı. Bundan önceki hükümetlerde olduğu gibi yani 2002'den sonraki AKP Hükümetlerinden Farklı olmayan bir hükümet programı ortaya çıktı. Böyle bir pazar günü yeni genel Başkan belirlendi; Pazar akşamı önceki genel başkan başbakanlığı bıraktı, yeni genel başkana başbakanlık yetkisi verildi, salı günüde hükümetin programı meclise getirildi. Bu hükümet programı üzerinde ne kadar çalışıldı? , hükümet programı yazan bakanlar kendilerinin ne yapacakları ile ilgili programa kendileri ile ilgili bir şey koydular mı? Meçhul. Çünkü bütün dünyada, hükümetler önce kurulurlar, bakanlar bir araya gelirler ve nasıl bir bakan ve nasıl bir hükümet yapılacağını kendi aralarında ortaya koyarlar, kendi aralarında tartışırlar ve bu tartışma sonrasında yeni bir program ortaya çıkar. Eğer böyle bir çalışma yapılmamışsa ki yapılmadığı açıkça görülüyor, daha önceden hazırlanmış bir şablon önlerine konulmuş demektir.

TÜRKİYE’DE ANAYASA’YA DARBE YAPILMIŞTIR

Ve nitekim Türkiye'de Anayasaya darbe yapıldığının en önemli göstergesi ve bugün Anayasayı ortadan kaldırmış olmalarından dolayı, hükümet ve tüm zevatın aslında meşruiyetini kaybettiğin en somut göstergesi gidip Cumhurbaşkanlığında ilk bakanlar kurulu toplantısını yapmalarıdır. Cumhurbaşkanlığında ilk bakanlar kurulu toplantısını yapmalarıdır. Ve toplantının ardından cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama; “fiilen Başkanlık sistemine geçtik”. Dünyanın hiçbir yerinde anayasa varken, anayasada; cumhurbaşkanı nasıl seçilecek, hükümet nasıl kurulacak belliyken bunların dışında bir uygulama olmaz. Yapılıyorsa bu ülkede anayasa askıya alınmıştır, anayasaya karşı bir darbe yapılmıştır.

DARBENİN HESABINI SORACAK OLAN ‘YÜKSEK YARGI’ ÇAY TOPLUYOR!

Bu darbenin hesabını soracak kimlerdir, yargı organlarıdır; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve onlar da Recep Tayyip Erdoğan’la çay toplamada ya da Ahi Evran’da “bu ülkede muhalefet kötüdür” dediği zaman avuçları patlayıncaya kadar alkışlamaya devam etmektedirler.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI MECLİSİ FESHETMİŞTİR

Yani Türkiye bir demokratik ülke olmaktan çıkmıştır. Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün, dokunulmazlıkların kaldırılmasına oy veren milletvekilleri, sizlerin seçmiş olduğu milletvekilleri, sizlerin temsilcisi olarak gittikleri o yerde parlamentoyu fesih etmişlerdir. O oylama Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili bir oylama değildi oylama Recep Tayyip Erdoğan'ın parlamenter sistemi odada bekletiyor dediği odadandı çıkarıp çöp gibi buruşturup dışarı atıldığı bir oylamaydı bunu önümüzdeki zaman içerisinde çok iyi göreceksiniz. Bugün burada Kütahya’da altını çizerek söylüyorum. Gelecekte, Fikri Sağlar gelip bunu bize dedi deyin.

BU ÜLKEDE YARGI İFLAS ETMİŞTİR ÇÜNKÜ ‘BİRİSİNE’ TABİDİR!

Yargı bu ülkenin bağımsız tarafsız yargısı olmaktan çıkmıştır. Yargı bu ülkede birisine tabi olan konumdadır ve hiç çekinmeden Yargıtay başkanı; “devlet başkanı ile dolaşmak benim için şereftir” demektedir. Bir kere bizim memleketimizde bir yargı mensubunun hem de yargının en üst kademesinde bulunan bir kişinin, ‘devlet başkanlığı’ diye bir konum, bir sıfat olmadığını bilmesi lazım.

Eğer, “fiilen bu anayasa ortadan kalkmıştır, yönetim biçimi değişmiştir” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini destekleyen onaylayan bir konumdaysa, Yargıtay’ın başında bulunan zat hukukçu değil artık bir siyasidir. Dolayısıyla yargı iflas etmiştir.

KUZEY KORE’DEKİ DİKTATORYAL ANLAYIŞ GİBİ…

Pazar günü Türkiye'deki resmi hepimiz gördük,  Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP kurultayında yaptığı açıklamasını herkesin ayakta dinlemiş olması, Kuzey Kore'deki diktatörün kendisini ayakta dinlettiği gibi görüntü vermesi ve hepiniz saçınızı benim gibi kestireceksiniz, ben ağlıyorsam benim gibi ağlayacaksınız, ağlamazsanız sizi keserim diyen bir anlayışısın Türkiye'ye yerleştiğinin göstergesidir.

Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk ve sizin babalarınızın kurmuş olduğu devlet olmaktan çıkmıştır. Giderek Recebistan’a dönmektedir. Buna karşı durabilecek tek parti CHP'dir.

SADECE HUKUK DEĞİL EKONOMİ DE İFLAS ETMİŞ DURUMDA

Türkiye’de hukuk iflas etti, parlamenter sistem askıya alındı, ama aynı zamanda ekonomi de iflas etmiş durumda.
En sonu daha iki ay önceki bütçe görüşmelerinde açıkça söylendi, ağızlarını açıp ‘hayır’ diyemediler. Türkiye'de yaşayan insanlarımızı yani nüfusumuzun yüzde biri yani 780 bin kişi, Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası olan 800 Milyar liranın 432 milyarını alıyor. 780 bin kişi 432 milyar doları paylaşıyor. Geri kalan 78 milyon kişi 367 milyon doları bozdurup bozdurup harcıyor.

Türkiye’de böyle çok büyük bir dengesizlik var. Yani Türkiye’de ya çok zenginler ya da çok fakirler var.

DAVUTOĞLU’NUN BAŞINI DA ZARRAB YEDİ!

Reza Zarrab’ı tanıyorsunuz. O bakana 70 milyon dolar verdi, bu bakana 30 milyon verdi. Bunların hepsi bir kişi tarafından elde edilen bir gelir. Gelirinin toplamının ne kadar olduğunu kimse bilmiyor.

Benim bildiğim sadece Davutoğlu’nun Başbakanlıktan düşürülmesinin nedeni, İran'ın Türkiye'de Reza Zarrab üzerinden kalan 2.7 milyar dolar borcu istemesidir. Recep Tayyip Erdoğan parayı ver, bu Reza Zarrab kaçarsa başımıza dert olur demesine rağmen, Davutoğlu ülkenin parasını ben nasıl veririm deyip ayak sürümesi sonucu o zaman başbakanlıktan git demesidir.

karsigazete.com.tr

Editör: Wan Haber