Van’ın mimarisini ve kültürünü yansıtmayan yapılarla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan YYÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve ÇEKÜL Bölge Koordinatörü Şabettin Öztürk, bu tür yapıların inşa edilmesine sessiz kalınmasına tepki gösterdi.

Son yıllarda inşa edilen yapıların Van’ın mimarisini yansıtmadığını anlatan Öztürk, “Victor Hugo’nun bir sözü var ve derki ‘Yapı sahibine aittir, ama yapının dışı ise bütün topluma aittir.’ Çünkü insanlar o sokakta geçiyor. O yapının dış görünümü insanları olumlu ya da olumsuz etkiler. Şimdi yapımı devam eden bir alışveriş merkezinin önünde geçerken o palmiye ağaçlarını gören insanlar, özellikle yabancılar başta olmak üzere kent için ne düşünür. Kültürsüz, niteliksiz, vasıfsız bir kent imajı belirir beyninde. Bununla ilgili Van’ın sosyokültürel, mimari yapısı, kültürel yapısı hususu konusunda bilgi birikimi olan meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler veya farklı yerel kimliklerin hiçbirinin sesini duymadık. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Bu projeler yapıldığında biz ilgili yetkililere çok ciddi eleştirilerde bulunduk. Bu gibi yapıların kentin kültürü ve yapısı ile örtüşmediğini söyledik. Bugün de bunun örneğini görüyoruz. Van City’nin belki önünden geçen insanlar ‘ne kadar güzel bir yapı, palmiye ağacı var’ diye hoşlarına gidebilir. Ama bizim geçmişte babamız, dedemiz o palmiye ağacının altında mı gölgelendi de bizim haberimiz yok. Bu Akdeniz kültürüne ait bir şey. Bu alışveriş merkezini, şehrin kalbine çakılmış bir hançer olarak görüyorum. Bu tamamen kültürsüzlüğün dışa yansımasının göstergesi olarak görüyorum. Asıl bizim kimliğimizi yansıtan bir yapı olması, kentimize kendi kimliğini koruma fırsatı doğurur. Bu yapılarla ilgili neden belediyenin ilgili birimleri, meslek örgütleri veya sivil toplumlarının bir tepkisi yok. Böyle olunca bu da kültürsüzlüğün göstergesi olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

“VAN HAFIZASINI KAYBETMİŞ BİR KENT HALİNE GELDİ”
Van’ın kimliğini yansıtmayan yapıların her geçen gün arttığını ve insanların buna ses çıkartmadığını belirten Şabettin Öztürk, “Bu yapılar giderek çoğalıyor, bu da Van’ı tamamen kimliksiz, niteliksiz, hafızasını kaybetmiş, tamamıyla her türlü dokudan yoksun bir kent haline getirdi. Nasıl olması gerektiği konusunda ise sosyo dinamiklerin, kültürel dinamiklerin kafa kafaya verip, Van’ın özgün mimarisinin değerlerinin koruyup, yüceltmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“VAN’IN YENİ MÜZESİ ADETA UÇAK HANGARI”

Van Kalesi’nin önüne yeni bir müzenin yapılması için zamanında çok mücadele verdiklerini ve sonunda istenilen yere inşa edildiğini de anlatan Şabettin Öztürk, “Peki yeni müzenin dış formuna baktığımızda kale ile ne kadar örtüşüyor. Adeta bir uçak hangarı. Buranın tek esprisi işte şu cam koymuş, tabi camlar hepsi sararmış, işlevsel özelliğini kaybetmiş, neymiş kaleyi camdan göreceğim, ama gerçeği karşımda, yüzümü döndüğümde karşıdan göreceğim. Bu kadar emek harcanarak yapılan bu gibi bir yapı Van Kalesi ile ne kadar örtüşüyor veya Van’ın kimliğini ne kadar yansıtıyor” dedi.

“EDREMİT SAHİLLERİ GECE KONDULARLA DOLUP TAŞMAKTA”

Edremit sahillerindeki gece kondularla ilgili açıklamalarda da bulunan Öztürk, “Edremit sahilleri her geçen gün bir sürü gece kondu ile dolmaktadır. Hepsi ruhsatsız ve Kıyı Kanunu’na aykırı birçok yapılaşma var. Bu yapılar, kente girerken, şehrin kimliğini belirleyen özellikledir, bunlarla ilgili neden önlemler alınamıyor? Hiç kimse bu konuda bir şey söylemiyor, olumlu veya olumsuz herhangi bir tepki koymuyor? Şehrin kimliğinde, şehrin değerlerinin hem yaşatılmasında hem de korunmasında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Burada başta belediyeler olmak üzere ve meslek örgütlerinin çok ciddi eksikliklerinin olduğu kanaatindeyim. Bu konuda insanları daha duyarlı, kentin yapısına, dokusuna, kültürüne ve kent kimliğine yakışır bir takım şeylerin yapılması gerektiği kanaatindeyim” şeklinde konuştu.

*Manşet Resmi: Tümer Çakar

Editör: Wan Haber