Özgüven Eksikliğinin Sosyal Hayatta Dışavurumu

İnsan doğumundan ölümüne kadar macera dolu bir yolculuğa çıkar. Hem kendisiyle bir mücadeledir bu, tekamülünü sağlayan hem çevresiyle bir savaştır.

Kimi insanlar yaşadıkları olumsuz olaylar karşısında yaşam enerjilerini kaybetmekte ve kendilerine olan güvenlerini yitirmektedir. Bu içsesin insana “boş ver, uğraşma, nasıl olsa başaramazsın” demesidir.

İnsanın karşılaştığı olaylar geçmiş yaşantılarına, kültürüne, edindiği bilgi birikimine göre çözülmesi kolay veya zor olaylar olarak iç dünyasında ayrışırlar. Yeterli ve gerekli donanıma sahip bireyler, her yeni durum için farklı bir çözüm üretebilir. Kendini çaresiz ya da umutsuz hissetmez. Fakat daha küçük yaşlarından itibaren değersizlikle karşılaşmış, fikri sorulmamış, düşüncesine danışılmamış bireyler çözüm üretmek de yetersiz kalırlar.

Böyle insanları hiç konuşmasalar dahi jest ve mimiklerinden tanıyabilirsiniz. Elleri bağlı otururlar, başları öne eğiktir, göz teması kurmaktan kaçınırlar, konuşmaları kesik kesiktir, yüzlerinde hep bir reddedilme korkusu gözlenir vs…

Oysa başarısız olmak, reddedilmek veya herhangi bir konuda yetersiz kalmak, her bireyin başına gelebilecek olağan durumlardır. Fakat özgüven sorunu yaşayan bireyler bu durumu diğerlerine göre daha derin ve dramatik yaşarlar. Sorunun kaynağına inmeden kendilerini suçlama yoluna giderler. Bunu kendi yeteneksizlikleri olarak kabullenmeye meyillidirler. Böylece şanslarını farklı alanlarda denemek yerine iç dünyalarına döner ve mutsuzluk için bir dayanak oluştururlar. Bu onların başarılı olabilecekleri değişik durumlar için hayatları boyunca dezavantaj oluşturur.

Peki, özgüven eksikliğinin giderilmesi mümkün müdür? Elbette, birkaç farklı çalışmayla bu sorunun üstesinden gelinebilir.

Sorunun çözümü için ilk adım bireyin özgüven eksikliği yaşadığını kabul etmesi ve bunu çözmek istemesidir.

Daha sonra birey kendi kendine olumlama çalışmaları yapmalı, pişmanlıklarını, hatalarını, kusurlarını kabul edip affetmeli ve pozitif yanlarını güçlendirmelidir.

Daha sık sosyal ortamlara girip bu ortamlarda insan iletişimlerini gözlemleyip iletişim becerilerini güçlendirmelidir.

Kitap, gazete, dergi gibi yazınsal basını takip etmelidir.

Aynanın karşısına geçip seçtiği her hangi bir konu hakkında 5 – 10 dakikalık kısa konuşmalar yapmalıdır.

Kendisine negatif yaklaşan insan ve insan topluluklarından uzaklaşmalıdır.

Hayır, demeyi öğrenmeli, dışlanmaktan korkmamalıdır.

Yaşadığı olumsuz olayları bir daha yaşamayacağını bilerek sevgiyle geçmişe teslim etmelidir.
Çocuklar ve hayvanlarla da etkileşimini arttırmalıdır, koşulsuz ve saf sevginin gücünü görmesine neden olacaktır.

Her gün hiç tanımadığı birkaç kişiyle “merhaba, iyi akşamlar ya da saat kaç?” gibi sözcüklerle iletişim kurmalıdır.

Başarı öyküleri ve liderlerin yaşamlarıyla ilgili bilgiler edinmelidir.

Konuşurken beden dilini etkin kullanabilmelidir.

İmkan varsa mutlaka ana dili dışında yabancı dil eğitimi almalıdır.

Dış görüşünün özenli ve temiz olunmasına dikkat etmelidir.

Sözünü ettiğimiz durumlar gerçekleştiğinde birey kendini kabullenmeye, sevmeye ve değerli hissetmeye başlar. Bu onun halihazırdaki yaşamı ve gelecekteki hayatı ve planları için iyi bir ön hazırlık olacaktır.

Özgüven, bireyin başarı yolunda sahip olması gereken en önemli unsurdur. Konuya keskin bir nokta koymak gerekirse “gerçekten ne istediğini bilen ve bunun için çaba gösteren insanın önünden bütün evren çekilir ve ona yol açar.