Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Konya-Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Mehmet Okka, milyonlarca insanı etkileyen ve halk arasında "Göz Tansiyonu" adıyla bilinen glokomun tedavi edilmemesi halinde insanların kör olma riski altında olduğunu belirtti. Yeni doğmuş bebekten ileri yaştaki kişiye kadar herkeste görülebilen glokomun tedavisi için erkan tanı hayati önem taşıyor.
Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Konya-Antalya Şube Başkanı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Departmanı Birim Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Okka, halk arasında "Göz Tansiyonu" adıyla da bilinen glokomun milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığı olduğunu kaydetti. Glokomun tedavi edilmemesi halinde görme kaybına neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Okka, glokomda, göz içindeki sıvı basıncının, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek düzeyde yüksek olduğuna dikkat çekti. Yeni doğmuş bebekten ileri yaşlardaki kişilere kadar herkesin glokom olma riskinin bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Okka, "Glokom tiplerinin görülme sıklıkları yaş ile ilgilidir. 40-89 yaş arasında daha sık görülür. Dünyada 70 milyon glokomlu vardır, bunların sadece yarısı hasta olduklarını bilmektedirler. Sıklıkla 40 yaşın üzerinde oluşan glokom genellikle yıllar içinde çok sinsi ilerler. Bu, en sık görülen glokom tipi olup 'Primer Açık Açılı Glokom' olarak adlandırılır. Bu süre içinde glokomlu kişilerin bir bölümünde de hastalığa ait herhangi bir belirti görülmez. Glokom, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilebilir" dedi.
ERKEN TANI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Okka, "Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal göz içi basıncı artışı hastalığın ilk belirtisi olabilir. Göz doktorunca düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur. Diğer bir glokom türü ise yine ileri yaşlarda ani olarak krizle ortaya çıkan dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme azalması, gözde kızarıklık ve bulantı, kusma ile karakterize bir tablodur. Acil tedavi gerektirir. Bebeklikte ve çocukluk çağında izlenen türlerinde gözde sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme izlenir" şeklinde konuştu. Glokomun sebeplerini açıklayan Prof. Dr. Okka şu bilgileri verdi: "Normalde bazı göz dokularının beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı yapılır ve bu göz içi sıvısı aynı zamanda sürekli olarak da bazı yollarla gözü terk eder. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar vererek sinirin ölümüne neden olur. Bazı hastalarda ise göz içi basıncı normal olduğu halde görme sinirindeki kan akımının bozuk olması nedeniyle görme siniri aynı şekilde tahrip olur. Görme siniri hücreleri öldüğü zaman da kalıcı görme kaybı oluşur."
Glokomlu kişilerde hastalığın başlangıcından itibaren küçük sinir liflerinde hasar oluştuğunu, tedavi yapılamazsa da önce küçük lifler, ardından da tüm göz sinirinin öldüğünü ifade eden Prof. Dr. Okka, "Göz siniri ve bunun liflerini elektrik kablosuna benzetebiliriz. Elektrik kablosunu kesecek olursanız içinden birçok sayıda küçük ve ince teller çıkar, sinir lifleri bu tellere benzer. Başlangıçta kenardaki sinir lifleri bozulacağı için önce görme alanı ve renk görmemizde bozukluklar meydana gelir, bu dönemde görmemizde ciddi bir kayıp olmaz ve dikkatli bakmazsak hiçbir sorun saptayamayabiliriz. Hastalığın ilerlemesi ile merkezdeki lifler de bozulur ve artık görmemizde de azalmalar meydana gelir. Glokomda bozulan sinirimiz yeniden düzelmez. Bu yüzden erken tanı konulması ve tedavisi zorunludur. Yapacağımız tüm tedaviler sizin o gününüzü tüm bir yaşam boyu sürdürmenize yöneliktir" şeklinde konuştu.
GLOKOMDA SİGARA İÇİLMEMESİ ÖNEMLİ
Prof. Dr. Mehmet Okka, glokom riskini arttıran faktörleri şu şekilde sıraladı: "45 yaşın üzerinde olanlar, Ailesinde glokomlu yakınları bulunanlar, sigara içenler, şeker hastaları, yüksek-düşük kan basıncı, yüksek numara gözlük takanlar, uzun süreli kortizon kullananlar, gözüne darbe alanlar, migreni olanlar, korneası ince olanlar, kravatını çok sıkı bağlayanlar." Prof. Dr. Okka, sigaranın hem göz basıncını artırdığını, hem de göze gelen kan miktarını düşürerek göz sinirinin daha hızlı etkilenmesine neden olacağı için içilmemesi gerektiğini de vurguladı.
Çocuklarda glokomun görülebildiğini de hatırlatan Prof. Dr. Okka, "Doğumdan itibaren gelişmiş glokomlara 'Konjenital Glokom' diyoruz. Tek veya iki gözü birden tutabilir. Bu çocukların gözleri genelde büyüktür. Kornea saydamlığını kaybetmiştir. Gözünde sulanma, ışıktan rahatsız olan ve büyüklük fark edilen çocuklardan şüphelenilmelidir. Bu bebekler sıklıkla gözlerini ovuştururlar. Hafif glokomlu bebeklerde ilaç tedavisi denenebilir fakat tedavi genellikle ameliyat gerektirir. Hiçbir şikayetiniz olmayabilir. Ani kapalı açılı glokom gibi tiplerde şiddetli ağrı görülebilir ancak diğer tipler genellikle rastlantı sonucu bir göz doktoru tarafından saptanır" dedi.
GLOKOM TEDAVİYLE KONTROL ALTINDA TUTULABİLİR
Glokomun son dönemlerine kadar görmeyi bozmadığını belirten Prof. Dr. Okka, "Glokom bir göz siniri hastalığıdır. Bozulan sinir liflerine bağlı görme alanında kayıplar meydana gelir. Bir yere bakarken kenarlardan başlayarak merkeze doğru ilerleyen bir daralma oluşur. Bunu anahtar deliğinden kapının arkasına bakmaya benzetebiliriz. Önceleri anahtar deliğinin açıklığı oldukça geniştir ve tüm odayı görebilirsiniz, zamanla delik küçülür ve sadece deliğin karşısındaki cisimler görülür etrafı görülmez olur. Hastalığın başlangıç döneminde görme alanındaki bu daralmayı fark etmeniz oldukça zor olabilir. Tanı konulduktan sonra glokom tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz. Fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabilir, görme kaybının ilerlemesi engellenebilir. Eğer glokomunuz varsa, hastalığın tedavisi ve izlenmesi hayatınızın geri kalan bölümünde sürekli olarak devam edecektir. Bu nedenle göz doktorunuzun izleme programına düzenli olarak uymanız ve önerilen tedaviyi dikkatle uygulamanız çok önemlidir" dedi.
Glokomun tedavi yöntemleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Okka, "Açık açılı glokom öncelikle göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Bu ilaçlar genellikle göz damlası şeklindedir. Gerekirse cerrahi ve laser girişimleri de uygulanabilir. Bu tedavilerin amacı hastanın kalan görmesinin korunması olup görmeyi arttırmazlar. Kriz ile ortaya çıkan dar açılı tipinde tedavi çok acildir. Doğuştan glokomda ise tedavi esas olarak cerrahidir. Bazı hastalarda birden fazla cerrahi girişim de gerekebilir. Glokom kalıtsal olabileceği için ailedeki bütün bireylerin düzenli olarak göz muayenesi olmaları gerekir. Periyodik görme alanı muayenelerinizi doktorunuzun önerisiyle yaptırın. İlacınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın. İlacınızı her gün aynı saatte alın. Bu şekilde göz damlanızı hem daha kolay hatırlayabilirsiniz, hem de daha etkili olmasını sağlarsınız" diye konuştu.
(AH-FM-ÖK-Y)

04.01.2013 13:48:11 TSI

Editör: Wan Haber