Özel Çorlu Reyap Hastanesi Nöroloji Uzmanı Erdal Olcay Ercan araştırmalara göre Türkiye'nin 2050 yılında dünyada en fazla Alzheimer hastası olacak ülkelerden biri olacağını söyledi. Uzm. Dr. Ercan Alzheimer hastalığını masum olmayan unutkanlık olarak tanımladı.
Beyin hücrelerini harap eden hastalık, kişinin belleğini, konuşmasını ve karar vermesini etkiliyor diyen Nöroloji Uzmanı Erdal Olcay Ercan: "Alzheimer, yaşlılıkta en çok görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Genellikle 60 yaşından sonra başlayan hastalık, 65 yaş üstü kadın ve erkeklerin yüzde 5'inde ortaya çıkıyor ve oran beş yılda bir iki katına çıkarak artıyor" dedi.
Alzheimer tipik olarak geçici unutkanlıklar, gündelik hayatta kullanılan eşyaların adını hatırlayamama ve duygusal değişikliklerle başlıyor diyen Uzman Dr. Erdal Olcay Ercan: "Hastalık ilerledikçe kişi yakın tarihli olayları, isimleri ve yüzleri hatırlayamaz, söylenenleri anlamakta güçlük çeker. Parasını idare edemez, çevresindekilere ilgisini yitirir, başkalarının ona zarar verdiğini düşünür, nedensiz ağlama krizlerine girebilir, yaşadığı yeri hatırlayamaz ve kaybolabilir. Bağımsız bir yaşam sürmek olanaksız hale gelir ve hasta yakınlarından ve bakıcılarından destek almak zorunda kalır. Beslenmesi, temizlenmesi ve giyinmesi için destek gerekir. Hastalık ilerledikçe fiziksel hareketliliği azalır, temel bedensel gereksinimlerini kontrol edemeyebilir, idrar kaçırma ve dışkı kontrolü kaybı gibi sorunlar başlayabilir. Sözel iletişim ileri derecede sınırlanır. Hasta tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelebilir veya yatalak olabilir. Bu hastalar yeni doğmuş bir bebek gibi bakıma gereksinim duyarlar. Bu dönemde ortaya çıkabilecek herhangi bir ek hastalık veya yeterli su içememek bile genel durumunu hızla kötüleştirebilir ve hasta kaybedilebilir. Unutkanlık ve duygusal değişiklikler görüldüğünde mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurmak gerekiyor. Alzheimer hastalığının tam şifa sağlayan bir tedavisi yok, ancak erken tanı ve tedavi ile belirtiler geciktirilebilir hatta iyileştirilebilir" diye konuştu.
Uzman Dr. Ercan: "Alzheimer orta yaşta başlıyor. Klinik belirtilerin 65 yaşından sonra başladığı Alzheimer hastalığında, beyindeki patolojik değişiklikler 15-20, hatta 40 yıl önce başlıyor ve belirtiler ortaya çıkıp teşhis konana kadar sessiz kalabiliyor. Beynin hastalık yüküyle baş etme direnci, belirtileri bir süre maskeleyebiliyor. Otopsi ve son yıllarda PET çalışmalarında Alzheimer hastalığının beyinde patolojik bulgularına sahip kişilerin yüzde 40'ına yakınında bunamaya rastlanmayabiliyor. Beynin patolojik değişiklerle başa çıkma yeteneği kişiden kişiye farklılık gösteriyor ve bir süre (15-20 yıl) beyin bu yüke direnebiliyor. Hastalığın neden olduğu değişikliklerine karşı dayanma gücüyle ilişkili faktörlerin belirlenmesi, hastalığın önlenmesinde önemli" şeklinde konuştu.
Alzheimer'in başlangıcını ötelemek mümkün diyen Ercan: "Son yıllarda yapılan araştırmalar Alzheimer riskini azaltabilecek imkanlar olduğunu gösterdi. Koruyucu önlemler mümkün olduğunca erken devrede, beyinde hastalık değişiklikleri başlamadan önce etkili olabilmekte. Genetik olarak benzer yapıya sahip tek yumurta ikizlerinde yapılan çalışmalar Alzheimer hastalığı riskinin yüzde 60'ının genlerden değil, yaşam tarzından geldiğini gösterdi. Eğer sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürülürse bireylerin bunama riski ortalama yüzde 15-20 oranında azaltılabiliyor. Damar sertliği risk faktörlerine orta yaşlarda yapılacak müdahaleler demanstan erken devrede korunmayı sağlayabilir. Yaşam tarzına bağlı risk faktörlerinin azaltılmasının dünyada 3 milyon, ABD'de beş yüz bin kişiyi Alzheimer hastalığından koruyabileceği bildiriliyor" dedi.
Hastalık sürecinin hasta ve yakınları için bir hayli zor geçtiğini belirten Ercan: "Çevresindekiler için bazen çok zor olsa da kendisi çocuk gibi davrandığı halde, ona sevilen ve sayılan bir yetişkin gibi muamele edilmeli, hastanın ifade etmeye çalıştığı duyguları ve istekleri dikkate alınmalıdır. Hasta mümkün olduğunca alışkın olduğu, bildiği ortamda, güvenli ve sakin bir yaşam sürdürmeli, hastalığını bilen, deneyimli ve şefkatli insanlar tarafından bakılmalıdır. Hasta yakınlarının da bu uzun ve zorlu süreçte kendileri ile ilgili gereksinimleri olabileceği unutulmamalıdır. Bu sebeple hasta yakınlarının kendilerine zaman ayırması çok önemlidir" diye konuştu.
Alzheimer riskini azaltmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Özel Çorlu Reyap Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Erdal Olcay Ercan: "Anne veya babada Alzheimer olması kişideki riski artırıyor. Dengeli beslenin, doymuş yağlardan kaçının. Akdeniz beslenme şekli uygun bir seçimdir. Haftada 5 gün ve günde en az 30 dakika yaşınıza uygun spor yapın. Sağlıklı olduğunuz kiloyu koruyun. Sigara içmeyin. Genel sağlık önerilerine uyun. Özellikle 40 yaşın üzerindeyseniz düzenli sağlık kontrollerinizi yaptırın. Fiziksel, sosyal ve zihinsel aktivitelerin yer aldığı aktif bir hayat sürün" dedi.
Alzheimer evreleri ve belirtilerini de sıralayan Ercan: "Alzheimer hastalığını evrelere ayırmak için değişik ölçekler kullanılmaktadır. Örneğin hastalığı üç, beş veya yedi evreye ayıran ölçekler var. En basit ve kolay anlaşılabilir olan erken, orta ve geç dönem olmak üzere hastalığın üç evresi ve bu evrelerde ortaya çıkabilecek belirtiler bulunmaktadır. Erken evrede genellikle hasta yakınları tarafından gözden kaçırılır ve yanlış bir şekilde yaşlanmanın normal bir parçası gibi algılanabilir. Hastalığın başlangıcı sinsi olduğu için ilk belirtilerin ne zaman ortaya çıktığını net olarak saptamak güçtür. Bu dönemde en belirgin bulgu unutkanlıktır, bunun yanında hasta kelime bulma zorluğu çekebilir, zamanı şaşırabilir, özellikle tanımadığı bazen de tanıdığı yerlerde kaybolabilir, karar vermekte ve inisiyatif almakta zorluk çekebilir. Çabuk sinirlenme, ani parlamalar, içe kapanma gibi kişilik değişiklikleri gösterebilir. Hobi ve etkinliklere ilgisini kaybetmeye başlar. Banka hesabı ve faturaları takipte güçlük, bazen para hesaplarında karıştırma veya giysi seçiminde hatalar dışında günlük yaşamda fazla bir bozulma yoktur. Orta evrede hastalık ilerledikçe, belirtiler daha belirginleşmeye ve günlük yaşamı daha çok etkilemeye başlarlar. Hasta giderek daha unutkan olur, defalarca aynı soruyu sorabilir. Yakın zamanda yaşanmış olayları hiç olmamışçasına siler. Tek başına sorunsuz bir şekilde yaşaması giderek güçleşmeye başlar. Alışverişte güçlükler yaşamaya başlar. Banyosunu, temizliğini hatırlatmak, kısmen de yardım etmek gerekebilir. Konuşurken takılmalar, duraksamalar ortaya çıkabilir, karışık cümleleri anlamakta güçlükler başlar. Kendi başına bırakılırsa kaybolabilir. Davranışsal belirtiler bağlamında ise hayaller, hezeyanlar, inatlaşmayla hırçınlık ortaya çıkabilir. Geç evrede ise bu dönemde hasta yardımsız yaşayamaz, artık yakın belleği tamamen yıkıktır ve geriye doğru bellek bozukluğu giderek genişlemeye, daha uzak geçmişi de kapsamaya başlar. Giderek hasta kendini iyi ifade edemez, son dönemlerde artık hiç konuşamaz hale gelir, söylenenleri de anlamaz. Giyinmesi, temizliği giderek yemek yemesi için tam yardım gerekir. Artık çok yakınlarını dahi tanıyamaz, idrar ve sonra dışkı tutmada sorunlar başlar. Son dönemdeki hasta bakıma tam muhtaç, konuşmayan, anlamayan, genelde sakin, bırakıldığı yerde oturan, yürümesi yavaşlamış veya yardımsız yürüyemeyen, en sonunda yatağa bağımlı bir hastadır" dedi.
Özel Çorlu Reyap Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Erdal Olcay Ercan sözlerini şöyle sürdürdü: "Asrımızın en önemli yaşlılık hastalığı olan ve yaşlanan kişilerin korkulu rüyası haline gelen Alzheimer göz ardı edilemez, hafife alınamaz bir halk sorunu olmuştur. Orta yaşlarda alınabilecek tedbirlerle başlangıcının geciktirilebileceği bireylere öğretilmelidir. Gençlere çok uzak günlerde gibi görünen bu hastalık, yılların süratle geçmesiyle güncel bir sorun oluyor. Toplumun her kademesinin Alzheimer hastalığı için bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekiyor. Alzheimer hastalığını evrelere ayırmak için değişik ölçekler kullanılmaktadır. Erken evrede genellikle hasta yakınları tarafından gözden kaçırılır ve yanlış bir şekilde yaşlanmanın normal bir parçası gibi algılanabilir. Hastalığın başlangıcı sinsi olduğu için ilk belirtilerin ne zaman ortaya çıktığını net olarak saptamak güçtür. Bu dönemde en belirgin bulgu unutkanlıktır, bunun yanında hasta kelime bulma zorluğu çekebilir, zamanı şaşırabilir, özellikle tanımadığı bazen de tanıdığı yerlerde kaybolabilir, karar vermekte ve inisiyatif almakta zorluk çekebilir. Çabuk sinirlenme, ani parlamalar, içe kapanma gibi kişilik değişiklikleri gösterebilir. Hobi ve etkinliklere ilgisini kaybetmeye başlar. Banka hesabı ve faturaları takipte güçlük, bazen para hesaplarında karıştırma veya giysi seçiminde hatalar dışında günlük yaşamda fazla bir bozulma yoktur. Orta evrede hastalık ilerledikçe, belirtiler daha belirginleşmeye ve günlük yaşamı daha çok etkilemeye başlarlar. Hasta giderek daha unutkan olur, defalarca aynı soruyu sorabilir. Yakın zamanda yaşanmış olayları hiç olmamışçasına siler. Tek başına sorunsuz bir şekilde yaşaması giderek güçleşmeye başlar. Alışverişte güçlükler yaşamaya başlar. Banyosunu, temizliğini hatırlatmak, kısmen de yardım etmek gerekebilir. Konuşurken takılmalar, duraksamalar ortaya çıkabilir, karışık cümleleri anlamakta güçlükler başlar. Kendi başına bırakılırsa kaybolabilir. Davranışsal belirtiler bağlamında ise hayaller, hezeyanlar, inatlaşmayla hırçınlık ortaya çıkabilir. Geç evrede ise bu dönemde hasta yardımsız yaşayamaz, artık yakın belleği tamamen yıkıktır ve geriye doğru bellek bozukluğu giderek genişlemeye, daha uzak geçmişi de kapsamaya başlar. Giderek hasta kendini iyi ifade edemez, son dönemlerde artık hiç konuşamaz hale gelir, söylenenleri de anlamaz. Giyinmesi, temizliği giderek yemek yemesi için tam yardım gerekir. Artık çok yakınlarını dahi tanıyamaz, idrar ve sonra dışkı tutmada sorunlar başlar. Son dönemdeki hasta bakıma tam muhtaç, konuşmayan, anlamayan, genelde sakin, bırakıldığı yerde oturan, yürümesi yavaşlamış veya yardımsız yürüyemeyen, en sonunda yatağa bağımlı bir hastadır.

(SŞ)

13.01.2013 13:02:04 TSI

Editör: Wan Haber