Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Nazilli Şubesi '20. Adalet ve Demokrasi Haftası' nedeni ile konferans düzenledi.
Nazilli Belediyesi Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Tiyatro Salonunda düzenlenen konferansa Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel konuşmacı olarak katıldı.
CHP Nazilli İlçe Başkanı Cavit Yenipazarlı ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda ADD üyesi ve davetlinin katıldığı konferansın açılış konuşmasını yapan ADD Nazilli Şube Başkanı Kamil Aktamur, 34 yıl önce arabasına bomba konularak katledilen gazeteci-yazar Abdi İpekçi ve silahlı saldırı sonucu öldürülen kurucu genel başkanları Muammer Aksoy'u sevgi ve saygı ile andıklarını dile getirdi. Aktamur konuşmasında; "24-31 Ocak tarihleri arası ülkemizde demokrasi ve adalet haftası olarak kutlanmaktadır. Uğur Mumcu Vakfınca bu yıldan itibaren Uğur Mumcu ölümsüzdür teması işlenmiştir. 24 Ocak 1993 günü ise Ben Atatürkçüyüm, ben Cumhuriyetçiyim, ben Antiemperyalistim diyerek yazılarıyla, konferansları ve kitapları ile Türk Milletinin uyanık kalması için mücadele eden, aydınlanmanın en önemli değerlerinden birisi olan Gazeteci-YazarHukukçu Uğur Mumcu Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk ulusunun hasımlarınca katledildi. Atatürkçü aydın ve bilim insanlarından hınçlarını alamayanlar Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı hedef aldılar. Ardından Necip Hablemitoğlu hunharca katledildi. Bu cinayetler sonrasında Laik ve gerçekten Demokratik rejimi savunanlara gözdağı verildi. Atatürkçü ya da Kemalist düşünceyi savunan insanlarımız sindirilmeye çalışıldı, demokrasinin toplumsal ve siyasal tabanı yok edilmeye başlandı" dedi.
Katledilen aydınlarımızın ve bilim insanlarımızın toplumsal ve siyasal liderlik işlevleri sona erdirilip, Atatürkçü örgütlenme ve eğitim hareketinin zayıflatılmaya çalışıldığını belirten Başkan Aktamur; "Böylelikle laik ve demokratik bir rejimin kültürel temelleri zayıflatıldığı için Müslüman bir toplumda demokrasinin başarıyla uygulanması için gerekli olan bilimsel, kuramsal çabalar da durdurulmaya çalışıldı. Toplumda büyük bir güvensizlik ortamı yaratılarak üniversite, medya gibi düşünce üreten kurumlar ve bu kurumlarda çalışanlar baskı altında alınmaya başlanılmış, Atatürkçü, laik düşüncenin önü korkuya dayalı bir baskı ile kesilmesi amaçlanmıştır. Ancak aydın olma sorumluluğunu taşıyanlar bu gidişatın farkındalığı ile katledilenlerin bayraklarını teslim alarak ülkeyi Atatürkçülük maskesi ile yönetmeye çalışan, her türlü hukuksuzluğu, yolsuzluğu Atatürkçülük adına yapanlar ile mücadeleye devam etmişlerdir. Dün saygıdeğer aydınlarımızı katledilerek aramızdan alınırken, bugün en seçkin aydınlarımız terörist ve darbe suçlaması ile tutsak edilmektedir" dedi.
Bugün, Ata'mızın yüce eseri Cumhuriyet tahrip edilmektedir diyen Aktamur; "O'nun en büyük devrimlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti devleti bölünüp parçalanmaya, Bölücü anayasa girişimiyle din, mezhep ve etnik köken farkı gözetmeden "Türk milletinin Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkı olduğu inancı" ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. O'nun Cumhuriyetin en temel dayanaklarından biri yaptığı laiklik ortadan kaldırılmaya çalışılmakta, Türkiye otoriter bir din devletine dönüştürülmeye kalkışılmaktadır. Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini karartacak dört artı dört artı dört eğitim yasası ile Atatürk Devrimlerinin temel yasalarından eğitim ve öğretim birliği yok edilmekte, Cumhuriyetimizin kazanımı kültür ve sanat kurumlarımız ortadan kaldırılmak istenmektedir. Silah zoruyla ülkeyi bölmeye çalışan eli kanlı teröristle müzakere masasına oturulmakta, mutabakatlar imzalanmakta, her gün, yurdun her köşesinden şehit cenazeleri kaldırılmaktadır. Ülkenin aydınları, bilim adamları, gazetecileri, askerleri zindanlara atılarak susturulmaya ve halk sindirilmeye çalışılmaktadır. Büyük Ortadoğu projesine taşeronluk yapılarak ülkemiz Ortadoğu'nun savaş bataklığına sürüklenmiştir. Cumhuriyet döneminde kurulan kamuya ait sanayi tesislerimiz satılmış, ulusal ekonomimiz çökertilmiştir. Vatandaşımız işsiz bırakılmış, açlık, yoksulluk içinde, yardımla ve banka kredileriyle yaşamını sürdürmeye çalışır duruma düşürülmüştür. Halkçılık ilkesinden uzaklaşılarak, sağlık ve eğitim paralı hale getirilmiştir. Ulusal bayramlarımızda, kutlama törenleri kısıtlanmakta veya bahanelerle iptal edilmektedir" dedi.
Çare'nin ne olduğunu anlatan Aktamur; "Tüm sorunlarımızın çözümü; egemenliğin gerçekten ulusta olduğu, her alanda tam bağımsızlık ilkesiyle, akıl ve bilimin öncülüğünde, emperyalist talepler yerine halkın çıkarlarını ön plana çıkaran Ulusal Yönetim anlayışındadır. Bu anlayışla, tüm halkımızı, demokratik kitle örgütlerini ve siyasal partileri birlikte mücadele etmeye çağırıyorum. Ülkemizin üzerindeki bu karanlık ablukanın uzak olmayan bir gün mutlaka dağıtılacağı umudunu biz de yüreğimizde koruyor; yaşam tarzıyla, yazdıklarıyla halkını aydınlatan, karanlık ilişkilerin arka planını yansıtmaktan canı pahasına çekinmeyen, yürekli insan Uğur Mumcu'yu ve diğer devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz" dedi.
NAZİLLİ'Yİ NASIL TANIDIĞINI ANLATTI
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in konuşmasından önce Uğur Mumcu'nun demokrasi ve ülke gündemi hakkında yaptığı konuşmalardan alıntıların yer aldığı görsel video izlenirken, geceye konuşmacı olarak katılan Atilla Sertel; "Uğur mumcu hala bizlere bir görev veriyor. Öyle yaşamlar vardır ki, ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen söylemleriyle o kişi unutulmaz" dedi. Nazilli de olmaktan çok mutlu olduğunu ifade ederek konuşmasını sürdüren Sertel; "Nazilli inciri, üzümü, kestanesi, Sümerbankı ve efeleriyle tanınan, Efelerin sadece zeybek oynarken diz çöktüğü bir şehirdir. Aynı zamanda Tutuklu Milletvekili ve gazeteci arkadaşımız Mustafa Balbay'ın büyüdüğü ve halen ailesinin yaşadığı bir şehirdir" şeklinde konuştu.
SERTEL, VATANDAŞI GÖREVE ÇAĞIRDI
Türkiye şu anda hiç şakası olmayan bir süreç yaşıyor diyen Sertel; "Bizleri bölmeye ve ayrıştırmaya çalışan bir iktidar var. Bu ülkeyi bu iktidar yönetmiyor, ülkeyi yöneten başka eller var. Sosyal devlet açısından vahim bir tablo yaşanıyor. Uğur mumcu 2000'li yıllarda Türkiye'yi kimlerin yöneteceğini 20 yıl öncesinden öngörüp, söylemiştir. Türkiye'de hangi kültürden gelirse gelsin bu güzelliği bozmak isteyen emperyalist güçler vardır. 2002 yılında iktidara geldiklerinde öncelikle Silivri cezaevi kampüsünü inşa ettiler. Silivri kampüsünde; lojmanlar, okul, cami her şey var. Yalnızca adalet ve hukuk yok. Öncelikle orduyu itibarsızlaştırarak üst düzey komutanları, daha sonra ulusal kimlik sergileyen gazetecileri, hukuk adamlarını içeri almışlardır. Şu anda bizim arkadaşlarımız bir bedel ödemektedir. Neyin bedelini biliyor musunuz? Ulusalcı olmanın bedelini ödemektedirler. Mustafa Kemal Atatürk'e dil uzatmaktadırlar. Avrupa da faşizm vardı, ancak Mustafa Kemal Atatürk Türkiye de bir ulus devleti kurdu, çağdaş Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyarak, yolunu aydınlattı. Türkiye de sularımız dahil her şey satıldı. Bu ülkeyi aslında iktidar yönetiyor, onlar kendilerine verilen senaryodaki görevlerini yapıyorlar. Öte yandan Silivri'yi de halkın gücü çözecektir. Sizi göreve çağırıyorum. Şunu unutmayalım ki korkaklar bin kez ölür, cesurlar bir kez ölür" dedi.
PROF. DR. FATİH HİLMİOĞLU'NA DESTEK
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in '20. Adalet ve Demokrasi Haftası' etkinlikleri kapsamında yaptığı konferansın ardından Ergenekon davaları kapsamında Şubat 2009'dan beri ceza evinde bulunan karaciğer kanseri tedavisi gören Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun hapisten çıkarılarak tam teşekküllü bir hastanede tedavi altına alınması için 81 ilde düzenlenen imza kampanyasına Nazilli'den de destek verildi.
(ÜÖ-MB-İK)

06.02.2013 12:51:52 TSI

Editör: Wan Haber