Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, BDP'li Hasip Kaplan'ın 'Yürekli, şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi?' şeklindeki sözlerine ilişkin, "TSK'da görevli personelin şeref ve haysiyetini sorgulamak kimsenin haddi değildir. Kahraman ordumuzda görev yapan her subayımız şerefli ve onurludur; görevinde kaldığı sürece" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Milli Savunma Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2013 bütçeleri görüşülüyor. Hükümet adına söz alan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlik uygulamasından bugüne kadar 69 bin 327 kişinin yararlandığını açıkladı. Kendisinden önceki konuşmacılara cevap veren Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nın Sayıştay tarafından denetlenmediği yönündeki eleştirilerle ilgili şunları söyledi:
"TSK ve Milli Savunma Bakanlığı kapsamında yapılan harcamaların Sayıştay'ca denetlenmediğini ifade ettiler; bu kesinlikle doğru değildir. 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, 19 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte TSK ile ilgili mevzuatta yer alan 'Sayıştay denetlemeleriyle ilgili muafiyet, istisna ve özel düzenleme' getiren hükümlerin tamı kaldırılmıştır. Bu konuda sadece 6085 sayılı kanunun 44'ncü maddesine istinaden raporların kamuoyuna duyurulmasıyla ilgi bir yönetmelik hazırlanmış olup, bu düzenleme denetimlerin icrasına yönelik herhangi bir sınırlama getirmemektedir. Nitekim Sayıştay denetçileri tarafından Milli Savunma Bakanlığı ve TSK birimlerinde 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilen denetimler bu doğrultuda, herhangi bir engele tabi olmaksızın, özel usul uygulanmaksızın Sayıştay denetçilerinin kendi planları dahilinde, gizlilik gerektiren konular da dahil olmak üzere tamamlanmıştır."
Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden asker alınmadığı yönünde de bir eleştiri geldiğini belirten Yılmaz, "Bu kesinlikte doğru değildir. Geçen ay Antalya'da şehit cenazesine gittim. Şehitlikte Diyarbakır'dan, Kayseri'den, Antalya'dan yan yana yatıyordu. Biz doğusuyla batısıyla bir aileyiz. Siirt'in nüfusu kadar insan İstanbul'da, ülkenin batısında yaşamakta, Batman'da da böyle. Dolayısıyla illa şehit cenazesini beklemek gerekmez ama İstanbul'a, Antalya'ya, İzmir'e giderseniz orada da Diyarbakırlı, Batmanlı, Siirtli mutlaka bir kardeşimizi, bir şehidimizi göreceğiz" diye konuştu.

"KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR"
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın 'Şerefli bir subay arıyorum' sözlerine de cevap veren Yılmaz, "Maksadını aşan, bu yüce çatı altında sarf edilmemesi gereken sözlerdir. TSK'nde görevli personelin şeref ve haysiyetini sorgulamak kimsenin haddi değildir. Kahraman ordumuzda görev yapan her subayımız şerefli ve onurludur; görevinde kaldığı sürece" dedi.
Yılmaz'ın bu sözleri milletvekilleri tarafından alkışlandı. Uludereli vatandaşların bir hava harekatı sonucu ölümlerini kimsenin savunmadığını belirten Yılmaz, "Yargının yerine geçerek karar verilmemesini istiyoruz. Yargıdan önce karar verilecekse yargıya ne gerek var? Ayrıca Anayasa'ya göre de yargıya intikal etmiş bir konunun TBMM gündemine getirilmesi de bir diğer hukuk ihlalidir" dedi.

"SİLAHLA DAĞDA GEZENE BİR ŞEY DİYEMEYENLERİN, BURADA HAK HUKUKU SAVUNDUĞUNU İLERİ SÜRMELERİ DOĞRU DEĞİLDİR"
Terör örgütü ve yandaşlarının insan hayatına önem verdiğini söylemenin mümkün olmadığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"En çok Kürt'ü öldüren bu terör örgütü olmuştur. Kürt'e en çok zarar veren bu terör örgütü olmuştur. Oradaki insanlara yatırımların gitmesini engelleyenler, onları fakirliğe mahkum edenler, kaçakçılığa teşvik edenler, elinde silahla dağda gezip hukuk tanımazlığını sürdürmek isteyenlere bir şey diyemeyenlerin, burada hak hukuku savunduğunu ileri sürmeleri doğru değildir. Bu yaklaşım milletin vicdanında da yankı bulmaz. '5 karakol bassak bu kadar etki doğurmazdı' diyenlerin sevincini milletimiz görmüştür. Bizim milletimiz kurtla beraber kuzuyu avlayanların sonra da koyunla beraber ağlayanların kimler olduğunu çok iyi bilir."
Terör saldırıları sonucu öldürülen Kürt vatandaşlarından örnekler veren Bakan Yılmaz, "Biz hiçbir zaman, doğudan batıdan kim olursa olsun tek bir vatandaşımızın dahi burnunu kanaması istemeyiz. Biz bir aileyiz, birlikte güçlüyüz dedik. Ancak bunu bir türlü anlamayanlar oldu. Kişiler yanılsa da asil milletimin vicdanı hiçbir zaman yanılmaz ve tarih de hükmünden hiçbir zaman şaşmaz. Bu olaylara sebebiyet verenleri de, bu olayları görmezden gelenleri de milletimiz vicdanında mahkum edecektir, tarih de mahkum edecektir. Yarın kıyamet gününde ak ile kara hepsi ortaya dökülecektir" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine söz alan BDP'li Kaplan, Bakan Yılmaz'ın 'bu ülke hepimizin, biz bir aileyiz' sözlerine katıldığını belirterek, "Size de güveniyorum. Sizden Milli Savunma Bakanlığı'nda Kürt olarak kaç subay var? Harp Okuluna doğu ve güneydoğudaki 21 ilden kaç tane öğrenci almışsınız? Ayrımcılık yapıldığını iddia ediyorum ve bunu istiyorum, ispatlamaya da hazırım" dedi.
Uludere olayının 21. yüzyılın insanlık suçu olduğunu ve bir yıldır soruşturmanın gizli olduğunu, bir tek failin bulunup ifadesinin alınmadığını savunan Kaplan, şöyle devam etti:
"Herhalde ordunun içinde vicdan sahibi, bu konuda rahatsızlığı olan biri çıkıp bir gün bu emri hangi siyasetin verdiğini söyleyecektir. Bizim buna inancımız yüksek. Ben bunu maksadımı aşarak söylemedim, bile bile söyledim. Çünkü tarih bununla doludur İspanyadaki Gal yargılamalarına bakarsanız, bunun örnekleriyle doludur. 'Orduda her görev yapan şereflidir' dediniz. Peki Sayın Bakan, Kenan Evren şerefli mi? 28 Şubatçılar şerefli mi? Darbeciler şerefli mi? Bu meclisi kapatanlar şerefli mi? Nasıl herkese şerefli dersiniz? Bu konuda sizi açıklama yapmaya davet ediyorum. Darbeciler şerefli mi değil mi lütfen açıklama yapın?"

"ADININ AK OLMASI İLE ALNINI AK OLMASI FARKLI ŞEYLERDİR"
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ise, Bakan Yılmaz'ın 'Kıyamet gününde akla kara belli olacak' sözlerine 'Kendi partisini ak, bizi kara gösteriyor' diye tepki göstererek, sataşma gerekçesiyle söz aldı. İnce, şunları kaydetti:
"Bir insanın adının ak olmasıyla o kişi ak olmaz. Şunu biliniz ki bir insanın adının ak olması ile alnının ak olması başka şeylerdir. Adının ak olması yetmez, alnını da ak olması lazım. Dünyadaki yargıyı hallettiniz; Anayasa Mahkemesi, HSYK, Danıştay, Yargıtay, hepsini hallettiniz. Silivri'de gördük işte adaletinizi. Şimdi siz dünyadaki adaleti hallettikten sora, onu bir AKP yargısı haline getirdikten sonra Allah'ın mahkemesine de mi el attınız? Bunun da mı kararını veriyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede yargıyı ne hale getirdiğinizi herkes görüyor. Müdahaleden söz ediyorsunuz, siz gece yarısı kanun çıkarmadınız mı? Yargıya müdahale etmediniz mi? Yargının önünü kesmediniz mi? Siz bu dünyadaki yargıyı da bıraktınız artık, megalomanlığınız o kadar üst boyutlara ulaştı ki, Allah'ın adalenin sonucunun ne olacağını da biliyorsunuz. Yani kıyamet günü gelmiş, Allah'ın mahkemesi kurulmuş; siz ak çıkmışsınız, biz de kara mı çıkmışız öyle mi? Bu sizi dinden çıkarır ya. Kimin ak kimin kara olduğunu hukuk da bir gün gösterecektir, Allah da bir gün gösterecektir. Bu konuda adil olmanızı diliyorum. Amacınızı aştığını düşünüyorum."
(MÜG-ÖZ-Y)

15.12.2012 17:03:52 TSI

Editör: Wan Haber