MHP Genel Başkan Yardımcısı, Erzurum Milletvekili ve Anayasa Hazırlık Komisyonu Üyesi Oktay Öztürk, "Yeni anayasa çalışmalarında iktidar partisinin maksadı gerçekten milletin ihtiyacı olan bir anayasa değil, onun maksadı kendi ömrünü sürdürebilecek değişikliklerin içerisinde yer aldığı bir anayasadır" dedi.
MHP Samsun İl Kadın Kolları tarafından "Anayasa Değişikliği ve Türkiye" konulu bir konferans düzenlendi. Atakum Belediyesi Kültür Merkezi Düğün Salonu'nda düzenlenen konferansa MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Hazırlık Komisyonu Üyesi Oktay Öztürk, MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, MYK üyeleri Oktay Demir ve Mehmet Parsak, CHP'li Atakum Belediye Başkanı Metin Burma, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, Kavak Belediye Başkanı Şerif Ün, Ladik Belediye Başkanı Mehmet Karahan, MHP İl Başkanı Şaban Kılıç, ilçe başkanları, meclis üyeleri, il ve ilçe kadın kolları üyeleri ve delegeler katıldı. Konferansta MHP İl Kadın Kolları Başkanı Melahat Akçay ve MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in konuşmasının ardından kürsüye gelen MHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk, "2007 seçimlerine gelirken birilerinin anayasa krizi tuttuğu bir noktada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir teklifi oldu. Bahçeli, 'Yeni bir asırdayız. Sivil iradenin mührünü taşıyan köklü bir değişikliği bizde istiyoruz. Bugüne kadar milletin gelişmesinin önünde engel teşkil edebilecek maddeler varsa onlardan kurtulalım. Bireysel özgürlüklerin önünü açalım. İnsan haklarından ziyadesiyle nasibimizi alalım. Hatta önümüzdeki yıllarda muhtemel gelişmeleri önleyebilecek bir değişikliğe de adım atalım. Ama bir şart var. Bu milletin problemlerini çözebilecek bir anayasaya evet, milletin çözülmesine sebebiyet verecek veya bu fırsatı bekleyenlere fırsat verebilecek bir yapıya da hayır' demek suretiyle teklifte bulundu. İktidar partisi bunu kabul etmedi. Onun maksadı gerçekten milletin ihtiyacı olan bir anayasa değil. Onun maksadı kendi ömrünü sürdürebilecek değişikliklerin içerisinde yer aldığı bir anayasadır" diye konuştu.
Hükümetin sahip olduğu sayısal çoğunluğu dikkate alarak yeni bir sistemi oluşturma noktasında anayasayla oynayacağını öne süren Öztürk, "Birtakım masalarda vermiş olduğu sözleri teminat altına almak için anayasa ile uğraşacak. O noktada bizde dedik ki, bugüne kadar çok geniş bir anayasa tecrübesine sahibiz. İlk defa 1876 yılında anayasa ile tanıştık. Arkasından 1921 yılında yeni bir devlet kuruluyor. Daha sonra 1924 yılında yeni bir devlet kuruluyor ve o devletin anayasası ve 1961 yılında da ihtilal anayasası ve 1980 yılında kurulan anayasadır. Bu anayasaların oluşumunda yeni anayasa tabirini kullanabiliriz. Ancak bunların hepsinde devlet yeniden inşa ediliyor. Birçok konuşmacı söze başlarken, 'sivil anayasa, yeni anayasa' tabirini kullanıyor. Bu noktada onlara bilgilerini tekrar bir gözden geçirmek anlamında olmak üzere şunu ifade ediyorum, yeni anayasa yeni devlet kurulduğu vakit oluşur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti temelleri bu ilde atılmak üzere bir defa kuruldu ve ilelebet devam edecektir. Bunun yenisi eskisi yoktur. Bir defa bunun bedelini ödedik. Bize yeniden bu devleti kurmak isteyenler varsa, önce bizim ödediğimiz bedeli öderler, ondan sonra güçleri yetiyorsa bizi yeni bir açılıma sürüklerler" şeklinde konuştu.
'Sivil anayasa' tabirinin yanlış olduğunun altını çizen Öztürk, şöyle devam etti:
"Biz sivil anayasa denildiği zaman neyi kast ettiklerini anlayabiliyoruz. Çünkü bugüne kadar bizde hep dipçik zoruyla anayasa olmuş. Bunun yerine biz sivil iradenin mührünü taşıyan bir anayasa diyoruz. Yaptığımız çalışmayı da yeni anayasa ve sivil anayasa olarak değerlendirmiyoruz. Anayasada köklü bir değişiklik olarak algılıyoruz ya da böyle olmasını istiyoruz. Eğer böyle yapmazsak işte bu anayasada değişikliğin süratle ortaya çıkmasını isteyenlerin amaçlarına hizmet etmiş oluruz. Çünkü onlar yeni bir sistem getirmek istiyorlar. Bu sistemin anayasal temellerini de yeni diye tabir ettikleri bu anayasada oluşturmak istiyorlar."
(GKH-SLH-CC-Y)

19.01.2013 15:29:34 TSI

Editör: Wan Haber