MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, 2012 yılına ait Orta Vadeli Program ve bütçe hedeflerinden hiçbirinin tutmadığını, bu nedenle de 2013 hedeflerinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını savundu.
2013 yılı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda konuşan MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, "Bütçe, bir ülkenin mali, ekonomik, sosyal ve siyasal bir aynasıdır ve bütçe kanunu aynı zamanda hükümetlerin tercihinin de bir yansımasıdır. Bütçeye bakınca hükümeti görürüz. Bütçe millet malıdır ve hükümetlere emanettir. Gelirler milletten toplanmaktadır, harcamalar ülkeye, millete, devlete yapılmaktadır. Daha doğrusu öyle olması gerekir. 2013 bütçesi ekonominin yapısal problemlerinin derinleştiği bir ortamda hazırlanmıştır. 2013 yılı bütçesi aynı zamanda 2012 yılıyla bir hesaplaşma ve yüzleşme bütçesidir. 2013-2015 dönemine ait Orta Vadeli Program vaktinde hazırlanmamıştır. Geçen yılki Orta Vadeli Program ve bütçedeki öngörüler, hedefler bir türlü tutmamıştır. Gerçekleşme tahminleri bir türlü tutturulamamıştır. Her hedef, her tahmin sürekli revize edilmiştir. Hatta hükümet bu hedef ve tahminleri revize ede ede adeta revizyonist olmuştur. Üçüncü çeyrekteki büyümenin de 1,6 olarak gerçekleşmesi her şeyin tuzu biberi olmuştur. Dolayısıyla Orta Vadeli Program ve bütçe öngörüleri şimdiden çökmüştür. Artık Orta Vadeli Program üzerinden bir yoruma gitmek, OVP'yi konuşmak fuzuli bir gayret olur. 2013 bütçesinin hazırlık aşamasında ortaya çıkan bu durum, bütçe görüşmelerini ve uygulama süreçlerini sakatlamıştır" dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde Türk ekonomisinin yapısal sorunlarının daha da arttığını söyleyen Akçay, şöyle devam etti:
"AK Parti hükümetleriyle geçen on yıllık dönemde Türk ekonomisinin yapısal sorunları çözülmek bir yana, sorunlar giderek artmıştır. Bu durum bütçeyi çok olumsuz şekilde etkilemektedir. Açıklanan her temel gösterge yapısal bozulmaları göstermektedir. Büyümedeki düşüş eğilimi süreklilik kazanmıştır. Büyümenin dış tasarruflara bağımlılığı devam etmektedir. Büyüme oranı üçüncü çeyrekte 1,6 çıkmış ve bütün tahmin ve hedefler geçersiz hale gelmiştir. 2012 bütçesinde yüzde 4 olması beklenen yılsonu büyüme 2,5 çıkarsa sevinecek hale geldik. Bütçe açıkları giderek artmaya başlamıştır. Türkiye ikiz açığı, hatta üçüz açığı tartışmaya başlamıştır. Dolaylı vergilerde artış vardır. 2012'de 66,9 olan dolaylı vergi, 2013'te 68,7'ye yükselmektedir. Bir yıl içinde halkın üstüne üç defa yüksek oranlı zamlar adeta dolu gibi yağmıştır. Enflasyon artışı hız kazanmıştır, hedefin daima yüzde 50 üzerinde gerçekleşmektedir. Sanayi üretiminde düşüşler görülmektedir. Kapasite kullanım oranları düşmektedir. İmalat sanayinde teknoloji yoğunluğu düşüktür. Ara malı ithalatına bağımlılık artmaktadır. Yüksek cari açık devam etmektedir. 1923-2002 arasında, 80 yılda 42 milyar dolar cari açık veren Türkiye, AKP'nin on yılında 335 milyar dolar cari açık vermiştir. Türkiye tasarruf yapamaz haldedir. Yurt içi tasarrufun milli gelire oranı, 2002'deki 18,6'dan 14,3'lere kadar düşmüştür. Merkez Bankası Reel Kesim Güven Endeksi azalıyor. Çekte sorunlar artarak devam ediyor. Çiftçiler neredeyse üretim yapamaz hale gelmiştir."

"RAKAMLARLA OYNANARAK KAMUOYU YANILTILMAYA ÇALIŞILIYOR"
AK Parti hükümetinin rakamlarla oynayarak kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını savunan Akçay, şunları söyledi:
"Gerek Başbakan, gerekse Sayın Maliye Bakanı bütçe sunumlarında, konuşmalarında satın alma gücüne ilişkin bazı mukayeselerde bulunarak 2002-2012 yılı itibarıyla mukayese ederek 'Asgari ücret 2002 Aralık'ta 184 Türk Lirası idi, 2012 Aralı'kta 740 Türk Lirası'na çıktı ve asgari ücreti yüzde 301 oranında artırdık' diyorsunuz. Evet, 2002 Aralık'ta asgari ücret 184 liraydı ama 2003 Ocak'ta asgari ücret 226 Türk Lirasıy'dı. Bunu dikkate almayarak kendinize yüzde 22 avantaj sağlıyorsunuz. 66 liralık asgari geçim indirimi ile birlikte şimdiki asgari ücret 740 liradır. Asgari ücrette 2002 yılı ile kıyaslama yaparken asgari geçim indirimini de hesaba katarak kendinize yüzde 9 avantaj sağlıyorsunuz. Ancak 2002 yılındaki 184 liralık asgari ücretin de yaklaşık yüzde 5 tutarında vergi iadesi vardı, bunu neden dikkate almıyorsunuz?"
Asgari ücretle ilgili kıyaslama yapmaya devam eden Akçay, "2012 Kasım ayında 740 liralık asgari ücretle '289 kilogram ekmek, 316 litre süt, 30 kilogram et, 236 kilogram mercimek, vesaire alınabiliyor' demek, aslında üreticinin perişanlığını da bir başka şekilde itiraf etmek demektir. Üretici, sütünü sudan ucuz satıyor ve kazanamıyor. Çünkü, girdi maliyetleri çok yüksek. İkincisi de, bu mukayeselerle açlık ve yoksulluk sınırları görmezden geliniyor, bunları görmezden gelemeyiz. Açlık sınırı bugün 958 lira, yoksulluk sınırı 3 bin 120 Türk Lirası'dır. Bu mukayeseyi de mutlaka yapmamız gerekir. 2002'de 184 Türk Lirası asgari ücretle 6,5 adet çeyrek altın alınabiliyordu, şimdiki asgari ücretle ise 4,3 adet çeyrek altın alınabiliyor. Neredeyse yarı yarıya bu çeyrek altın alımında azalma var" diye konuştu.
Enflasyon ve yüksek girdi maliyetleri altına çiftçinin ezildiğini söyleyen Erkan Akçay, "2002 yılında 3,5 kilogram buğdayla 1 litre mazot alınabiliyordu. Şimdi ise 7 kilogram buğdayla 1 litre mazot alınabiliyor. 2002'de 1 kilogram kuru üzüm satan Manisalı çiftçi 1 litre mazot alabiliyordu; şimdi 1,5 kilo kuru üzüm satarak 1 litre mazot alabiliyor. 2002'de 2 kilogram pamukla 1 litre mazot alınırken, şimdi 3 kilogram pamukla 1 litre mazot ancak alınabiliyor. 2002'de 4,5 kilogram mısırla 1 litre mazot, şimdiyse 7 kilogram mısırla 1 litre mazot alınabiliyor" dedi.
(VS-ERG-Y)

21.12.2012 11:43:31 TSI

Editör: Wan Haber