MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İktidar partisinin kısır bir ihtiras ve inat ile hem kendi sonunu hazırladığı hem de 'benden sonra tufan anlayışıyla' Türk milletinin geleceğini ateşe atmaya niyetlendiği anlaşılmaktadır. PKK ile pazarlık, İmralı canisiyle müzakereler bunu göstermektedir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 'MHP Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 7. dönem sertifika törenine katıldı. Bahçeli, törende yaptığı konuşmada, 'Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 10 Ekim 2009 tarihinden beri faal halde olduğunu ve güzide bir eğitim yuvası hüviyetine büründüğünü söyledi. Bundan önce değişik zaman aralıklarında tam 6 dönem katılımcılara hazırlanan bir program dahilinde dersler verildiğini belirten Bahçeli, "Siyasete merak duyan, toplumsal sorunlara ilgi gösteren, kendisini yenilemek ve yetiştirmek gayesi taşıyan, farklı disiplinlere kafa yoran arkadaşlarımızla dört yıla yakın bir süredir birlikte olduk, onların çok boyutlu düşünmeleri için elimizden geldiğince yardım ettik ve destek verdik" dedi.
Tartışmalar, çalkantılar, gerilimler ve gerilemelerle allak bullak olan bir dönemin içinden geçildiğini söyleyen Bahçeli, Türkiye ve Türk milletinin iyi şeyler yaşamadığını kaydetti. Umutların kapandığını, hayallerin karardığını ve beklentilerin katılaştığını söyleyen Bahçeli, siyasi düzenin ve rejim varlığının alenen tartışılmaya başlandığı bu dönemin aynı zamanda beka düzeyinde etkileri olacak sorunlar yumağına mahkumiyeti de beraberinde getirdiğini belirtti. Bahçeli, artık toplumun kamplara bölündüğünü, kurumların ayrıştığını, geçmişte atılan husumet tohumlarının filizlendiğini ve müzmin hale gelen bunalımın derinleşerek siyaset aktörleri eliyle kurumsallaştığını dile getirdi.
Bahçeli, toplumsal istikrarı temin eden, rejime yönetim hakkı tanıyan ve böylece siyasal iktidarın vatandaşlar üzerindeki otoritesinin temelini oluşturan siyasi meşruiyetin, iktidar partisinin yozlaşmış anlayışı neticesinde sorgulanmaya ve tartışılmaya başlandığını belirtti. Bu noktada kafası içten ve dıştan kara bir propagandayla karıştırılmak istenen milletin, derin anlam kargaşasına itilerek, yalnız ve çaresiz olduğu yönünde bir umutsuzluğa sürüklenmek istendiğini savunan Bahçeli, "Bir yanda küresel güçlerin figüranı olduğu artık iyice belirginleşen siyasi iktidar ile diğer yanda bölücülüğü, terörizmi ve öldürmeyi özgürlük ve hak arayışı gibi pozitif kavramların ardına saklayan kimliksizler ve kalpsizler Türkiye'yi kıskaca almışlardır. İnsanımız bu ikili oyundan, bu iki seçenekli ihanet yarışından bunalmış ve bıkmıştır" şeklinde konuştu.
Güvenlik ve esenliğin zaafa düştüğünü, güdümlü siyasetin ön plana çıktığını ve köksüzlüğün bulaşıcı hale geldiğini öne süren Bahçeli, bütün bunların sonucunda milletin yorulduğunu, devletin hırpalandığını, kurumların yıprandığını ve inançların istismara uğrayarak siyasete kurban edildiğini savundu.

İMRALI GÖRÜŞMELERİ
Bahçeli, konuşmasında şunları kaydetti:
"Sorunları sağduyu, zeka ve akılla aşamayacağı artık anlaşılan iktidar partisinin kısır bir ihtiras ve inat ile hem kendi sonunu hazırladığı, hem de benden sonra tufan anlayışı ile Türk milletinin geleceğini ateşe atmaya niyetlendiği anlaşılmaktadır. PKK ile pazarlık, İmralı canisiyle müzakereler bunu göstermektedir. Mehmetçiğin kanını döken, polisin canını alan ve masum vatandaşlarımıza acımadan kıyan eşkıya, bugün itibar ve hatır sahibi olmuş ve demokratik mücadele veren bir mertebeye çıkarılmıştır. Artık Türkiye geri dönülmesi çok zor olacak bir yola girmiş ve siyasi yöneticiler tarafından mayınlı alana itilmiştir. Düşmanla el sıkışanlar, bölücülük akıntısına gönüllü olarak atlayanlar; sanki özel görev almışlar gibi Türk milletinin aleyhine ne varsa imal etmişler, gündeme getirmişlerdir. Bölücülük ontolojisi, terör külliyatı, parçalanma sözlüğü malum siyasi zihniyet tarafından hazırlanmış ve tedavüle sokulmuştur."
Yaşanan ekonomik sıkıntıların siyasi belirsizlikle birleştiği ağır bir buhran durumunun, milletin paylaştığı müştereklerin ve geleceğe yönelik ortak beklentilerin kaybolmasına yol açtığını söyleyen Bahçeli, bu durumun vatandaşları birbirine yabancılaştırdığını dile getirdi. Gelişmelerin bundan sonra toplumsal ve siyasal sağduyunun tamamen terk edildiği, geri dönülemez ve tamiri zor olan bir dönemin yaklaştığını işaret ettiğini savunan Bahçeli, "Kin ve intikam duygularıyla varlıklarına yön ve anlam katanların, milli değerlerle hesaplaşmak amacıyla tüm gücüyle harekete geçtikleri anlaşılmaktadır. Millet olmanın ruh ve şuuruna yabancı ve uzak olanlar bir araya gelmişlerdir. Milliyetçiliği hor ve hakir görenler ittifak içine girmişlerdir. Türklüğe içten içe hazım sorunu yaşayan bedbahtlar, biri otuz altıya dilimlemenin heves ve heyecanına kapılmışlar, bu şekilde alt etnik gruplara ortam açmışlardır" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE, SANDIKTAN ÇIKAN ÇOĞUNLUKÇU YÖNETİM TARAFINDAN TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR"
Demokratik imkanlarla siyasal sorumluluk üstlenmiş bir zihniyetin, yabancı dostlarının tavsiye ve telkinleri altında çözüm diyerek Türk milletinin çöküşünü adım adım ilerlettiğini savunan Bahçeli, siyasetin birliğe, fikirlerin rekabetine, vatandaşların taleplerine ve geleceğin mimarisine hizmet etmesi gerekirken, küslüğe, dargınlığa ve hepsinden önemlisi keskin ihtilaflara yol açtığını söyledi. Bahçeli, "Bu aslında tamamen siyaset kılığına bürünmüş, siyaset kimliğini gasp etmiş bir fitne ve fesat yapılanması olup, çok tehlikeli bir düzeye gelmiş durumdadır" dedi.
Türkiye'nin siyaset kanalıyla bitirilmek ve sandıktan çıkan çoğunlukçu yönetim tarafından tasfiye edilmek istendiğini savunan Bahçeli, son 10 yılki tüm gelişmelere bakıldığında sömürgeci aklın dolaylı yöntemlerle ve kendi emellerine uygun yönetim aracılığıyla her yere sirayet ettiği ve her şeyin belirmeye başladığının görüldüğünü ifade etti. Türk siyasetinin ayar ve ölçülerinin endişe verici şekilde yıprandığını ve hasar aldığını iddia eden Bahçeli, "Geçmiş 1,5 asırlık siyasi ve sosyal ilişkilerin seyrine bakınız. devlet ve toplum arasındaki irtibat ağlarını, çatışma veya uyum noktalarını değerlendiriniz. O zaman bugün hakkında daha sağlıklı bir yorum yapma imkanına sahip olmanız kaçınılmaz olacaktır" diye konuştu.
Siyasal modernleşme denilen sürecin her şeyden önce bir zihniyet dönüşümüne gönderme yaptığını ve bunu referans aldığını bildiren Bahçeli, zihniyet dönüşümlerinin ise insan ve çevreye bakışı, algılayışı ve kavramlaştırmayı sağlayan etkenlerin hem sonucu hem de yekunu olduğunu dile getirdi. Siyasal modernleşmenin önemli neticelerinden birisinin ideolojik dönüşüm olduğunu anlatan Bahçeli, bunun da var olabilmesi için teknolojik gelişme ve sıçramanın vazgeçilmez bir önem arz ettiğini söyledi.

"USTA OLMAKLA ÖVÜNÜRKEN ÇIRAK DAHİ OLAMAMAK"
Yaşanılan deneyimlerin Türk siyasetinin sınırsız ve yönsüz bir değişim rüzgarına kapıldığını, el yordamıyla yapıldığını ve doğal mecrasından çıktığı için gerilemeye yol açtığını gösterdiğini söyleyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kazanırken kaybetmek, usta olmakla övünürken çırak dahi olamamak, öne geçtiğini sanırken arkaya düşmek, çözüm sözleri kutsanırken çöküşe sürüklenmek ve demokrasi derken otoriterleşmeye yelken açmak işte böyle bir şeydir. Aslında siyasetin yapısal hastalığı, kavga ve sorun üreten kurgusu, dünden bugüne intikal eden sosyal ilişkilerin ve zıt kutuplara tutunmuş zihniyetlerin örnekleriyle maluldür. Mağdur iken mağrurlaşmanın, ezilirken ezen ve dışlayan bir konuma gelmenin birçok örnek ve simasını siyaset hayatında görmek mümkün olmuştur. Türk siyaseti uzun ve çetrefilli bir süreçten geçmiş, ağır sorunlar ve olaylarla karşılaşmış, çatlaklar ve çatırdamalar eşliğinde bugünlere ulaşmıştır."
(EY-CC-Y)

19.01.2013 16:01:52 TSI

Editör: Wan Haber