Mezarlıklardan oluşan bir kent burası, nüfusun çoğu çocuklardan oluşur. Burada çocuklar susar, yaşlılar konuşur!
 
Uğur Kaymaz:
 
Yıl 2004, mevsimlerden sonbahar, günlerden 21 Kasım... Uğur Kaymaz Mardin’in Kızıltepe ilçesinde polislerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.
Yapılan otopsi sonucunda Uğur’un vücuduna tam 13 merminin isabet ettiği ortaya çıktı. Henüz 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, devletin gözünde “terörist” annesinin gözünde ise “süt kuzusuydu...
 
Ceylan Önkol: 
 
Yıl 2009, mevsimlerden yine sonbahar, günlerden 28 Eylül... Ne tesadüftür ki devlet Ceylan’ı da 12 yaşında katletti. Ceylan Önkol’un çocuk vücudu, Lice’nin Şenlik köyünde havan mermisinin vücuduna isabet etmesi sonucu, paramparça edildi. Savcı “güvenliğim yok” diyerek olay yerine gitmeyince, Ceylan’ın parçalanmış bedenini toplamak annesine düştü!
 
Peki sonrasında ne oldu? Faili belli, ancak sonucu hiç de şaşırtmayan dava hakkında takipsizlik kararı verildi!
 
Roboski:
 
Yıl 2011, mevsimlerden kış, günlerden 28 Aralık... Türkiye’nin savaş uçakları tarafından Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski’de tam 34 genç ve çocuk bedenleri parçalanarak hayata veda ettiler. Çocuklarının parçalanmış bedenlerini yerlerden toplamak yine annelere düştü. Katır sırtında taşındı yaralı ve ölüler, tarih bir kara sayfayı daha ekledi Kürdistan tarihine... 
 
Peki, Roboski davasında ne oldu; yine, yeniden çok bildik bir yöntemle takipsizlik kararı verildi. Mülk çöktü, adalet hala yeni temeller atma peşinde!
 
Devletin kurşunları ve bombaları çocukların bedenini parçalarken, kurşunların yetişmediği yerlerde yalnızlık ve çaresizlik aldı çocuk bedenleri!
 
Muharrem Taş:
 
Yıl 2014, mevsimlerden kış, günlerden 2 Şubat... Van’ın Gürpınar’a bağlı Çeli mezrasında yaşayan Taş ailesinin 3 yaşındaki oğlu Muharrem Gürpınar yüksek ateş sonucu hayatını kaybetti. 
 
Yalnızlık ve çaresizlik hükmünü verdi bir kez daha nöbet tuttuğu topraklarda! Köy yolları kardan dolayı kapanan ailenin yardım çağrısına kimse el vermemişti. 4 gün boyunca yüksek ateşle kıvranarak acı çeken 3 yaşındaki körpe beden, ne yazık ki ölüme yenik düşmüştü! Muharrem Taş’ın bir torbaya sığan bedeniyle, Roboskili bir annenin 1.80 boyundaki oğlunu bir poşete sığdırması arasındaki ince çizgiye bu topraklarda “KADER” deniyordu!
 
Yitik ülkenin çocuk ölüleri, siz öldünüz konuşmak “yaşlılara” kaldı! Ne de olsa mezarlıklar kentiydi burası, burada çocuklar ve gençler hiç durmadan ölürdü!...