Tuzla beldesinde tarım işçisi olarak çalışan binlerce yurttaş çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Yetkililerin durumlarına sessiz kaldığını ifade eden Emin Aydın adlı yurttaş, adeta köle muamelesi gördüklerini belirtirken, Abdurrahman Yılmaz ise, "Çadırlarda kalıyoruz, elektrik ve suyumuz yok. Burada hijyen denilen bir şey yok, burada hayvanlar bile yaşayamaz. Yetkililerden derhal bir çare bekliyoruz" dedi.

Adana'nın Karataş ilçesine bağlı Tuzla beldesinde ve 3 köyünde tarım işlerinde çalışan binlerce yurttaş, kaldıkları çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Ekonomik sıkıntılar ve bölgede Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan çatışmalardan dolayı Şırnak, Diyarbakır ve Urfa'dan göç eden aileler, Tuzla'ya ve köylerine yerleşerek, tarım işçisi olarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyor. Ailelerin bazıları 24, bazıları 16, bazıları ise 10 yıldır bu çadırlarda yaşıyor. Tuzla'da 400'ün üzerinde aile kalıcı olarak yaşarken, mevsimlik iş dönemlerinde bu sayı 2 ila 3 katına çıkıyor. Kış mevsiminde seralarda çalışan aile bireyleri, günlük 34 TL yevmiye ile çalıştırılıyor.

Sağlıksız bir ortamda yaşam mücadelesi veriliyor

Tarım işçisi aileler kaldıkları çadırları naylondan yapıyor ve etrafını güneşten ve soğuktan korumak için kamış ile örüyor. Kamıştan kaynaklı sık sık çadırlarda yangın meydana geliyor. Çadırların elektrik ve su gibi ihtiyaçları ise toprak sahipleri tarafından sağlanıyor fakat her ay tüketilen suyun ve elektriğin faturası ailelerden alınıyor. Çadırlarda kalan çocuklar taşımalı sistem ile okula giderken, tatil günlerinde ise tarlalarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Barakaların bulunduğu yere kurulan prefabrik tuvalet ve banyolarda lavabo ve temizlik ihtiyaçlarını ortak bir şekilde gidermeye çalışan yurttaşlar, hiçbir altyapının bulunmadığını ve bu nedenle çevreye yayılan atık suların kötü kokulara yol açtığını ve hastalıklara davetiye çıkardığını belirtiyor. Tarlalarda çalışan yurttaşların sağlık güvenceleri de bulunmuyor. Barındıkları yerin konut statüsünde olmaması nedeniyle ikamet belgeleri de bulunmayan yurttaşlar, hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Barındıkları yerde herhangi bir sağlık merkezi bulunmaması nedeniyle aileler, Tuzla beldesine gitmek zorunda kalıyor. Çadırlara yakın yerde geçen Ceyhan Nehri etrafında önlem alınmamasından dolayı bazen çocuklar nehre düşerek yaşamını yitiriyor. 

'Büyük sıkıntı yaşıyoruz'

Şırnak merkeze bağlı Çadırlı köyünde olan Emin Aydın (51), 1987 yılında asker baskısı sonucu köylerini terk ederek, Tuzla'ya geldiklerini ve bu zamana kadar bu şekilde yaşadıklarını ifade etti. Aydın, "Tarım işçiliği yapıyoruz. Özellikle su ve elektrik konusunda büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. Bu konuyla ile ilgili kaymakama, valiye ve Cumhurbaşkanı'na bile dilekçe gönderdik. Daha sonra kaymakamdan yanıt gelmesine rağmen 'tamam' deyip, bir depo yapıp adeta süs niyetine koydukları depolar faaliyete bir türlü girmedi. Adeta köle muamelesi görüyoruz. Bizlere, 'Ya çalışacaksınız ya da yapacaklarımıza katlanacaksınız' diyorlar. Tek isteğimiz bir an önce yetkililerin buna bir el atmasıdır" dedi. 

'Burada hayvanlar bile yaşayamaz'

25 yıl önce Mardin'in Nusaybin ilçesinden Adana'ya siyasi ve ekonomik nedenlerden ötürü zorla göç ettirildiklerini ifade eden Abdurrahman Yılmaz adlı yurttaş, devlet tarafından köyleri yakıldığı için şuan bu durumda olduklarını aktardı. Yılmaz, "Köyümüzü, evlerimizi, tarlalarımızı hepsini yaktıklarından dolayı biz de buraya geldik. Burada da ise aynı zulme devam ediyorlar. Çadırlarda kalıyoruz, elektrik ve suyumuz yok. Elektriğimizi onlar istedikleri zaman kesiyorlar istedikleri zaman da bırakıyorlar. Burada hijyen denilen bir şey yok, burada hayvanlar bile yaşayamaz. Yetkililerden derhal bir çare bekliyoruz" diye konuştu. 

'Çocuklarımın çamaşırlarını elle yıkıyorum'

Zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiklerini aktaran Saliha Çakar adlı yurttaş ise insanca bir yaşam istediklerini belirtti. Çakar, "İçtiğimiz su sağlıklı değil. Çadırlarda yaşadığımız için, çamaşırlarımızı elle yıkamak zorundayız" dedi. Çamur ve rezalet içinde yaşadıklarını ve sabahtan akşama kadar terli elbiseleri yıkadığını ifade eden Meryem Kaya adlı yurttaş, çocuklarının elbiselerini elle leğende yıkadığını belirtti. Yıllardır çadırda zor şartlar altında yaşadıklarını ifade eden Fatma Işık adlı yurttaş, "Çadırlarda yaşama rezilliği yetmiyormuş gibi elektrik ve sularımızı da kesiyorlar. Yıllar öncesi devletin zulmünden kaçarak geldik. Evlerimizi, köylerimizi, tarla ve bahçelerimizi hepsini yaktılar. Buraya geldik bu zulmü burada da uyguluyorlar. Artık yetkililerin bir çare bulunması gerekiyor" dedi.

Editör: Wan Haber