İddianamenin kabulü demek, kamu davasının açılmış ve kovuşturmanın başlamış olması demek.

Kovuşturma evresi, duruşma hazırlığı, duruşma, hüküm ve kanun yolundan oluşmaktadır.

Evrak üzerindeki, incelemeye ilişkin tüm sınırlamalar kamu davasının açılması ile birlikte ortadan kalkar.

Bu husus özellikle avukatın hâkim kararıyla hazırlık evrakını incelemesine sınırlama getirilen hallerde önem taşımaktadır.

İddianamenin hazırlanmasına ve kabulüne ilişkin kanunda soruşturmanın eksiksiz yapılması ve iddianamenin düzgün hazırlanması için hükümler öngörülmüştür.

Bu çerçevede, CMK, "iddianamenin iadesi"ni kabul ederek, soruşturmanın eksiksiz yapılmasını ve isnadın, yargılama sırasında değil, soruşturmanın sonunda somutlaşmasını sağlamayı amaçlamıştır.

Sanığın kendini hangi isnada karşı savunmak durumunda olduğunu iddianameyi tebellüğ ettiği anda öğrenmesi gerekmektedir.

Davanın açılmasıyla birlikte, savcının muhakeme üzerindeki tekeli ortadan kalkar ve artık mahkeme, muhakemenin efendisi haline gelir.

Bundan sonra yapılacak talepler konusunda mahkeme karar verecektir.

Böylelikle savcı karar veren konumundan talep eden konuma geçecektir.

Ayrıca davanın açılması ile birlikte soruşturma evresinde savcı tarafından talep edilen tutuklama, arama, el koyma, telefon dinleme gibi koruma tedbirlerine karar vermeye yetkili olan sulh ceza hâkiminin yetkisi sona erer.

Suç isnat edilen kişi, o ana kadar şüpheli sıfatını taşırken, kamu davasının açılmasıyla birlikte sanık statüsüne girer.

Yani artık kişi şüpheli değil, kanun karşısında sanık durumdadır.

Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda ceza davalarında uzmanlaşmış bir avukat tarafından savunulmanızı sizlere öneririm.

 

Av.Özlem Ağca

[email protected]

03122447535