Uzun yıllardır Kürtler kendi Ulusal Kongresi’nin toplanması ve ulusu ilgilendiren önemli kararların alınması için bir beklenti içerisindedirler. Kürtlerin özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele eden örgütler de bu konuda çaba içerisinde olmuşlardır.
Mücadele içerisinde olanlar ve onu takip edenler bilirler ki 1990’ların başından beri bu konuda ciddi bir talep öne çıkmıştır. Özellikle PKK ve onun yakın çevresi bu noktada hatırı sayılır adımlar da atmıştır.
1995 yılında Sürgünde Kürdistan Parlamentosu (PKDW) Avrupa’da kurulduğunda  önüne koyduğu misyonlardan bir tanesi de Kürdistan’ın tüm parçalarını kapsayan ve temsil eden bir Ulusal Kongrenin toplanması için çalışmak olmuştu. PKDW bunu başaramayınca 1999 yılında Kürdistan Ulusal Kongresi kurulmuştur. İsmi Kürdistan Ulusal Kongresi olsa da, esasında PKK ve ona yakın çevreden oluştuğu için kurulduğunda da esas aldığı amaçlardan bir tanesi yine Kürdistan Ulusal Konferansı veya tüm parçaları kapsayan Kürdistan Ulusal Kongresi’nin toplanması için çalışmak olmuştur.
Ben 2003 yılında KNK’ye üye olduktan sonra katıldığım tüm toplantılarda en fazla tartıştığımız konunun bir Ulusal Konferans veya Kongre’nin toplanması ile ilgili olduğunu biliyorum. Birçok defa KNK bünyesinde bu amaçla özel komisyonlar kurulmuş, çaba sarfedilmiştir. Ne yazık ki şimdiye kadar bu noktada bir başarı elde edilemedi.
Geçen aylardan bu yana Küdistan Ulusal Kongresi’nin toplanması için umut verici bazı çalışmalar oldu, yurtsever olan tüm Kürtlerin arzu ettikleri bir hayalin gerçekleşebileceği konusunda bir ışık görüldü. Yıllardır bir platformda bir araya gelemeyen PKK ve KDP-YNK söz konusu bu çalışma için bir araya geldiler. Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani’nin bizzat öncülüğünde bir hazırlık komitesi oluşturuldu. Tüm Kürtlerde büyük bir umut yaratan bir süreç başlatıldı.
Halen varlığını koruyan hazırlık komitesi, ne yazık ki bugünlerde endişe yaratan açıklamalarıyla yaratılmış olan umut ışığını yavaş yavaş söndürdüğüne tanık oluyoruz. Sebebini tartışmıyorum, ancak böylesi önemli bir çalışmayla görevli bir hazırlık komitesinin Güney Kürdistan yönetimiyle ilgili verdiği ultimatomlar hiç de hayra alamet değildir. Henüz toplanmamış olan bir Ulusal Kongrenin hazırlığıyla sorumlu bir komitenin kendini ulus üstü görmesi ve üst derecede sayılabilir açıklamalar yapması hiç de olgunluk sınırları dahilinde olmadığını belirtmek istiyorum. Hazırlık Komitesinin görevi, şimdiye kadar bir araya gelmeyen Kürt Örgütlerini ikna edip halkımızın arzu ettiği üst bir oluşumun toplanmasını sağlamak olması gerekirken, adeta tepki toplayan bir yaklaşım içerisinde olması kabul edilemez.
Yukarıda bellirtiğim gibi, sebebi ne olursa olsun, gerek ülkemizin Rojava parçasıyla ilgili olsun gerekse de Bakur veya Rojhilat parçalarıyla ilgili olsun, Kürdistan Ulusal Kongresi’nin Hazırlık Komitesi tepki çeken hiç bir yaklaşım içerisinde olmaması lazım. O’nun görevi ulusal bir uzlaşı zeminini yaratmasıdır.
Ulusal Kongre’nin hazırlık süreciyle ilgili diğer bir husus da ; tüm Kürt Örgüt, Parti ve Hareketlerin katılım sağlamasıdır. Ne yazık ki yayınlanan açıklamalarda görüyoruz ki bu noktada da ciddi bir sorun yaşanmaktadır. Bazı Örgütler Ulusal Kongre ismini taşıyan bu üst düzey Kurumu sadece kendine bağımlı olmasını istemektedirler. Delegelerin bellirlenmesinde tamamen bir partizancılık zihniyeti hakimdir. Böylesi bir zihniyet Kürt Ulusunu temsil eden bir üst Kongreyi oluşturabilir mi diye ciddi şüphelerim vardır.
Demokratik sistemlerde Ulusal Kongrelerin üyeleri seçimle bellirlenir, alınan oy oranında partiler temsil edilir. Fakat hepimizin malumudur ki bugün ülkemizde demokratik bir sistem yoktur, dolayısıyla demokratik bir seçimin yapılması da imkanlar dahilinde değildir. Ancak her Örgüt, Parti, Kurum ve Birliğin Ulusal Kongre’ye delege göndermesi mümkündür. Düşüncesi, ideolojisi, siyaseti ve hayata bakış açısı ne olursa olsun her Kürt Örgüt, Parti, Kurum ve Birliğin bu Ulusal Oluşumda yer alması olmazsa olmaz bir şarttır. Gerçek bir Kürdistan Ulusal Kongresi hiç bir kesimi dışarıda tutmayan bir yaklaşımla toplanandır. Aksi halde 1999 yılında kurulmuş olan KNK’den farklı bir kurum olmaz, olamaz.
Temenim odur ki, başta PKK, KDP ve YNK olmak üzere, hazırlık komitesinde temsil edilen tüm örgüt ve partiler gerçekten halkımızın geleceğini bellirleyen demokratik bir zihniyetle bu çalışmayı yürütür, her kesimin katılımını sağlamak için gereken hasasiyeti gösterirler. Bir birine hasım çevreler bile Ulusal bir Çatı altında bir araya gelebilmelidir. Demokrat olmak sadece lafta olunamayacağını bilmek lazım, önemli olan pratiktir ve dışa yansıyan etkidir.
Bilinmelidir ki demokrat olmanın diğer en temel kıstası da karşıt düşünceleri hazmetmektir. Ne var ki bu noktada biz Kürtlerde henüz ciddi bir gerilik söz konusudur. En kötü olanı ise en fazla demokrasiden dem vuranların bu konuda zaafiyet yaşamalarıdır.

Yasal Uyarı​

  • Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
  • Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.