Bilineceği üzere Ağustos ya da Eylül başında Güney Kürdistan’da Kürt Ulusal Konferansı toplanacaktır. 21 kişilik bir grubun öncülüğünü yapacağı konferansa 4 parçadan katılım olacaktır. Hazırlık komitesi tarafından resmi bir açıklama yapılmamasına rağmen kongrenin Eylül ayında yapılması beklenmektedir.
 
nucehaber.com sitesinde yer alan bir bilgiye göre; “Hazırlık Komitesi Üyesi Gafur Mahmuri, yaptığı açıklamada organizasyona 600 delege ve 300 misafirin katılacağını belirterek, belirlenen kontenjanın yüzde 45’inin siyasi parti ve kurumlara, yüzde 30’unun STK’lara ve bağımsız adaylara, yüzde 10’nun bağımsız şahsiyetlere ayrılacağını, kadınlar için de kontenjan belirlendiğini söyledi. … Komite üyelerinden Azadi İnsiyatifi Koordinatörü Adem Özcaner de yaptığı açıklamada, son toplantıda oluşturdukları 8 komite ile hazırlık çalışmalarına devam edeceklerini ifade etti. Özcaner, kongreye katılacak delegelerin ve davet edilecek misafirlerin bu komitelerce belirleneceğini kaydetti.”
 
Genel olarak Ulusal Kongre(ler)
 
Son yüzyıllar aynı zamanda başarılı ulusal kongreler tarihidir. Hasan Bildirici’nin dediği gibi; “Ulusal Kongre, bir ulus, bir topluluk adına karar alan ve içinden yürütmesini de çıkaran en yetkili organdır. Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren ülkelerde veya coğrafyalarda kongre, topluluğun bütün katmanlarını içinde barındıran bir mücadele ve karar organı olabileceği gibi, başarılı olduğu durumlarda kongre bir yönetim merkezine de dönüşebilir. Örneğin Afrika Ulusal Konseyi ANC, ırkçı rejimi alt ettikten sonra yönetim organına dönüşmüştür. Amerika Birleşik Devletlerinde Kongre, en üst karar organıdır. Mustafa kemal, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Kürtleri kandırdığı Erzurum ve Sivas Kongreleri aracılığıyla kurmuştur. Kongre, mücadele halinde olan ulusun, toplumun beyni olarak algılanmalıdır. »
 
Kürtler ise 4 parçayı içine alacak bir kongreyi bugüne kadar toplayabilmiş değildir. 1940'lı yıllarda yapılan bir kongreden söz edilmektedir ki bugün itibariyle bu kongreye katılanların isimleri bile tam olarak bilinmemektedir. Bu bağlamda bu kongre hayati önemi haizdir.
 
Aslında olması gereken şey konferansın Kuzey Kürdistan’da ve Diyarbakır’da yapılmasıydı. Çünkü 4 parçanın en büyük kısmı ve en fazla nüfus kuzeyde yer almaktadır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdilik böyle bir şeye izin vermesi mümkün olmadığından Kürtlerin hâkim olduğu tek parça olan Hewlêr’de toplanması kaçınılmaz bir hal almıştır.
 
Konferansın aşağıda belirteceğimiz hususlarda karar alması gönlümüzden geçmektedir:  
 
Konferansın şimdilik çok fazla maddeler halinde sıralanmış kararlar almaktan özellikle kaçınarak son derece temel ve hayati belli birkaç noktada karar alıp bunları ciddi ve ısrarlı bir şekilde takip etmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.
 
• Bize göre kongrenin alması gereken ilk karar ileriye dönük Bağımsız Birleşik Kürdistan hedefi olmalıdır. Bunu ilan etmemenin hiçbir faydası olmayacağı gibi  ilan etmenin Kürtler açısından faydası bulunmaktadır. Çünkü bu husus Kürtler arasında belli bir heyecan ve inancın doğmasına sebebiyet verecektir.
 
Bu tür bir ilanın Bakur, Rojhilat ve Rojava'nın hâkim siyaseti hareketi konumundaki PKK çizgisinin sürekli dillendirdiği ulus devlet söylemiyle çeliştiğini düşünmüyorum. İlkin ulus devlete karşı olmanın bağımsız bir Kürdistan istememekle aynı şey olmadığı zaten ortadadır.  İkinci olarak böyle bir kongreye katılmak dahi başlı başına birleşik bir Kürdistan'a nihai anlamda karşı olmamak anlamına gelmektedir. Kaldı ki bu öneriyi ikinci maddede belirttiğimiz öneriyle birlikte değerlendirdiğimizde zaten kongrenin alacağı karar bağlayıcı hale geleceğinden katılımcıların bireysel tutumları haliyle ikinci planda kalacaktır.
 
• Kongrenin dört parça Kürdistan’ın en üst ve en yetkili organı olarak belirlenmesi ve katılan tüm yapıların bunu imza altına alması gerekmektedir. Bize göre Bağımsız Birleşik Kürdistan hedefinden sonraki en lüzumlu karar bu olacaktır. Bu durumda kongre özellikle Güney yönetimi ve PKK yönetiminin üstünde bir konuma taşınmış olacaktır. Öyle ki güneydeki devlet yönetimi ile Kandil ve Öcalan’ın bile üstünde bir yetkiye sahip olmayan bir kongrenin alacağı kararların muallâkta kalacağı bilinmelidir. Zaten böyle bir kararın alınmaması durumunda kongreyi toplamanın da çok bir faydası olmayacaktır.
 
• İlkesel olarak hiçbir hal ve şart altında dört parça Kürtlerinin ve her parçanın kendi içindeki Kürtlerin silahlı çatışma içine girmemeleri yönünde ilkesel karar alınmalıdır.
 
• Bir parçaya silahlı müdahale olması halinde kongre yürütmesinin kontrolünde diğer parçaya destek sağlanması ve bir parçaya yapılacak müdahalenin diğer parçalara da yapılmış sayılacağı da karar altına alınmalıdır.
 
• Bağımsız Birleşik Kürdistan, elzem ve gereklidir. Ancak mevcut şartlarda bundan daha önemli olan husus her parçanın kendi özel durumuna göre özerk ya da federatif yapılara bürünmesi olmalıdır. Öncelikle öz yönetim ve ana dilde eğitim gibi hususların garantiye alınması açısından kısmi özerkliklerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi sağlanmalıdır.
 
• Tarihin bu döneminde yaşanan Rojava çatışmaları ile ilgili olarak da kongreden bir karar çıkması elzemdir. Çükü Rojava hayati öneme sahiptir. Buna göre kongrenin Rojava’daki mücadeleye sahip çıkarak her türlü desteği vereceği de karar altına alınmalıdır.
 
• Son olarak Güney Kürdistan’ın hali hazırda devletleşmiş olması ve bunun hayati önemine binaen burayla ilgili bir tavsiye kararı da alınmalıdır. Bilindiği gibi güneyde henüz ordu ortaklaşmış değildir. Kongrenin güney ordusunun ortaklaşması şeklinde alacağı bağlayıcı bir kararın etkili olacağından kuşku duyulmamalıdır.
 
Bilineceği üzere 4 parçanın 3 ündeki en etkin parti PKK dir. Zaten Berzani’de kongre çağrısını kendisi, Öcalan ve Mam Celal adına yapmıştır. Bu tür kongrelerin ulusal kongreler olması hasebiyle ulusun tüm kesimlerini kapsaması tabi ki elzemdir. Ancak ulusal birlik ve gerçeklik adına en güçlü siyasi hareketlerin başat rol almaları da kaçınılmaz olarak gereklidir. Bu bağlamda PKK-PYD ve güneyin iki partisine ciddi sorumluluk düşmektedir.
 
Özellikle ideolojik eğilimler açısından aralarında ciddi farklılıklar bulunan güney yönetimi ve PKK’nin bu farklılıklarının Kürdistanilik ve milli menfaatler karşısında tolere edilebilir bir yerde tutulması için yukarıda belirttiğimiz bir kısım ilkesel kararlar önemli katkı sunacaktır. Kürt halkının ulaşmış olduğu bilinç düzeyinin bugünden sonra yaşanacak olan muhtemel bir Birakujîye izin vermeyeceği akılda tutulacak olursa bu kongreden ümitlenmek için yeterli sebep bulunmaktadır.
 
Bu kongrede alınacak olan kararların belki de bundan sonraki yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca Kürtlerin ve hatta orta doğunun kaderini belirleyecek düzeyde önemli olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır. 
 
Yasal Uyarı​
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.