Van'da yaşanan iki büyük depremden bu yana konteyner kentlerde kalan yurttaşlar, konteyner kentleri boşaltmadıkları için Valilik ve AFAD tarafından konteyner kentin elektrik kabloları kesildi. Konteyner kentte kalan yurttaşlar ise buna tepki gösterdi. Konteyner kentte yaşayan kalp hastası Aycan Hindi, "Biz devletten yurttaş olarak kendi hakkımızı istiyoruz. Dilenmiyoruz, sadaka istemiyoruz" dedi. 

Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen iki büyük depremden bu yana konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren yurttaşlar, kaldıkları konteyner kentleri boşaltmadıkları için Valilik ve AFAD tarafından konteynerlerin elektrik kabloları kesildi. Yaklaşık 9 gündür elektrik kabloları kesik olan ve elektriğin verilemediği Kaya Çelebi Konteyner Kenti'nde yaşayan yurttaşlar, yaşanan bu durum karşısında isyan etti. Depremden önce çoğunluğunun gecekondularda oturanlar ya da kiracılardan oluşan yurttaşlar, depremden sonra kaldıkları gecekonduların yıkılması ve kirada kaldıkları evlere çeşitli nedenlerden kaynaklı dönemediklerinden, konteyner kentlerde yaşamak zorunda kaldı. 

'Devletten hakkımızı istiyoruz'

9 gündür 3 çocukla karanlıkta kaldıklarını söyleyen kalp hastası Aycan Hindi (31), "Karanlıkta kalıyoruz. Hırsız mı gelir, başka bir şey mi bilmiyoruz. Çocuklarımız korkuyor. Sıcak su bulamadığımız için banyo yapamıyoruz. Kirlilikten dolayı hepimiz hastalık kaptık. Bulaşıcı hastalıklar türemesi için burada koşullar çok uygun. Hepimiz hastayız. İlaç parası ödeyemediğimizden doktora gidemiyoruz" dedi. Yaşadığı sıkıntılardan kaynaklı 4 defa anju olduğunu, bir defada açık kalp ameliyatı geçirdiğini söyleyen Hindi, "Kalp ameliyatı yapmak için bankadan kredi çektik. Kredi borcunu ödeyemiyoruz. Biz devletten yurttaş olarak kendi hakkımızı istiyoruz. Dilenmiyoruz, sadaka istemiyoruz. Ama devlet yetkilileri sanki bizler bu ülkenin yurttaşları değilmişiz gibi dışlanıyoruz" dedi. 

'Eşimin kazandığı para mutfak malzemesine yetmiyor'

Depremden bu yana konteyner kentte kalan Aynur Genç (34) ise yaklaşık iki yıldır tek gözlü konteynerda 5 nüfusla kaldıklarını belirterek, depremden önce Akköprü Mahallesi'nde bir gecekonduda oturduklarını, depremden dolayı gecekondunun yıkıldığını kaydetti. Genç, "Depremden önce gecekonduda kalıyorduk. Gecekondunun arsası maliyeye aitti. Depremden sonra maliyenin arsasını işgal ettiğimiz için hakkımızda dava açıldı. Mahkeme sonucu 10 milyar para cezası verildi" dedi. Depremin yaratmış olduğu onca tahribat yetmiyormuş gibi kendilerine açılan dava sonucu verilen 10 milyarlık para cezasını ödeyecek durumda olmadıklarını kaydeden Genç, eşinin asgari ücretle çalıştığını, kazandığı parayla mutfak masrafının bile giderilemediği söyledi.

'Başvurmadığımız yer kalmadı'

Defalarca valiliğin ve AKP'nin kapısına dayandıklarını ancak, yaşanılan mağduriyete karşılık tek söz söyleme gereği duymadıklarını belirten Genç, "Biz valiliğe gittik, AKP binasına gittik, STK'lerin kapılarını çaldık. Gitmediğimiz, çalmadığımız kapı kalmadı fakat hiçbir şey yapılmadı. Çözüm bir koli yiyecek değil. Vali bu mağduriyetimize rağmen elektrik kablolarımızı kesti. Şu anda çoluk çocuk, aç sefil karanlıkta yaşıyoruz" dedi. Etraftan topladıkları birkaç taşı birleştirerek yaktıkları ateşte yemek yapmaya çalıştıklarını söyleyen Genç, "Bir piknik tüpünü alacak dahi paramız yok. Ben tansiyon hastasıyım, 3 çocuğum okuyor, çocuklarımız yaklaşık bir aydır sıcak bir yemek dahi yiyemediler" dedi. DİHA

Editör: Wan Haber