CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Pekin'de katıldığı Türk-Çin İş Forumu'nda küresel ekonomi ve Türkiye ile Çin arasındaki ticaret dengesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Forumda Türk ve Çinli işadamlarına hitap eden Kılıçdaroğlu, Türkiye ile Çin arasındaki ticarette ciddi bir dengesizlik olduğunu belirterek, "Kasım 2012 sonuçlarına göre, Çin'e ihracatımız 2,5 milyar dolarken aynı dönemde Çin'den ithalatımız 19.6 milyar dolar tutarında, yani 17 milyar dolar dış ticaret açığımız var" dedi.
Bu rakamın 2002 yılında 1.1 milyar dolar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Çin'le dış ticaret açığımızın tamamen kapatılması gibi kısa vadede kolay olmayan bir beklentiye elbette girmeyeceğiz. Ancak, bu alanda atılabilecek adımlar olduğunun da altını özenle çizmek istiyoruz. Yani bu düzeltilmeyecek bir durum değil."

KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLER İHRACAT DENGESİNİ DEĞİŞTİREBİLİR
Çin'in Türkiye'den ithalatının ağırlıklı olarak hammaddeye dayandığını kaydeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "100 dolarlık ihracatımızın 83 doları maden ve metallerden, kimyevi maddelerden, tekstil ve hammaddelerinden oluşuyor. Bunun değişmesi için katma değeri yüksek ürünlerimizin Çin'e ihracatımızda daha fazla yer almasını arzu ediyoruz. Türkiye'nin bu potansiyeli var."
Çin ithalatının temelini ara mamuller ve yatırım mallarının oluşturduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunları Çin, çevre bölgelerinden alıyor. Çin'in ithalatında ülke çeşitlendirmesine gitmesi halinde Türk ürünlerinin Çinli ithalatçıların ilgi alanına gireceğine inanıyoruz. Türkiye, Çin için birçok açıdan avantajlarla dolu bir ülke. Sanayi ürünlerinde Avrupa Birliği ile gümrük işbirliği anlaşmamız, ayrıca birçok ülke ile serbest ticaret anlaşmamız var. Yeni Avrupa pazarına sunulması muhtemel sınai ve zirai ürünlerin Türkiye'de ortak üretimi için işbirliği yollarının aranması, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji alanında teknoloji transferine ilişkin yatırımlar ve daha pek çok alanda iki ülke arasında işbirliği yapılabileceğine inanıyoruz."

KÜRESEL BÜYÜME TAHMİNLERİ AŞAĞI YÖNLÜ REVİZE EDİLİYOR
Dünya ekonomilerinin bir kriz sürecinden geçtiğini ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "2007 yılının sonlarına doğru Amerikan piyasalarında başlayan mali kriz, kısa süre içerisinde Avrupa'ya sıçradı ve o tarihden itibaren istikrar bir türlü tesis edilemedi. 2012 yılında yüzde 3.2 büyümesi beklenen dünya ekonomisinin zayıf görünümü, 2013'e ilişkin beklentilere de yansıdı. Birçok uzman kuruluş 2013 büyüme tahminlerini aşağıya doğru güncellendi. Uluslararası Para Fonu, 2013 küresel büyüme beklentisini, gelişmiş ekonomiler için yüzde 2'den yüzde 1,5'e, gelişmekte olan ekonomiler içinse yüzde 6'dan yüzde 5.6'ya düşürdüğünü açıkladı."
Kılıçdaroğlu, konuşmasında dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin yüzde 2.1 olarak beklenen 2012 büyümesinin, 2013'te yüzde 1.8'e gerilemesinin beklendiğini belirterek "Durum, Çin'in en büyük ticaret ortağı Avrupa Birliği için de kaygı verici. Avrupa Birliği ekonomisinde 2012'de binde 6 daralma bekleniyor. 2013'de ise sıfıra yakın bir büyüme tahmini var. Yani yok denecek kadar az" dedi.

KÜRESEL KRİZDE HENÜZ EN KÖTÜ GERİDE KALMADI
Kılıçdaroğlu, konuşmasında, aşağı yönlü güncellemeler dünya ekonomisinde en kötünün henüz geride kalmadığına dair olumsuz sinyaller verdiğini söyledi. Bu durumun dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmasına rağmen küresel ekonomik büyümeye katkısı bir numaralı ekonomi olan Çin'in küresel refah açısından da önemini öne çıkardığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Küresel istikrar Çin için o derece önemli. Zira dünyanın en kalabalık nüfusu olan Çin'de iş gücüne yeni katılanların sayısı her yıl neredeyse Kanada nüfusu kadar artıyor. Bu muazzam demografik baskı, Çin'i her yıl yüksek büyüme oranlarını yakalamaya zorluyor. Bu durum, Çin'in sadece hızlı değil dengeli de bir kalkınma modeli sürdürmesini zorunlu kılıyor. Sermayenin serbestçe dolaştığı, ticaretin giderek daha da liberalleştiği bir dünya düzeninde küresel ekonomiye entegre olmuş bir Çin'in dengeli kalkınması, küresel kalkınmanın da neredeyse ön şartı haline geldi.
Gerek dünya barışı, gerek küresel kalkınma sözkonusu olduğunda Çin Halk Cumhuriyeti'nin bugüne kadar izlediği politikalar takdire şayan. Çin ülke olarak sadece kendi refahını değil, bölgesindeki veya ticaret yaptığı coğrafyalardaki dengeleri de gözeten bir ülke olarak tanınıyor."
(HO-Y)

15.01.2013 11:20:45 TSI

Editör: Wan Haber