Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Özge Yaka, "Kıbrıs meselesine yönelik; ulusal çıkarlar, kırmızı çizgiler, değişmez politikalar, siyasetin ve her türlü siyasi tartışmanın üzerinde olan söylemlere şüphe ile yaklaşın" dedi.
OMÜ İktisat ve Siyaset Topluluğu tarafından düzenlenen Dr. Özge Yaka'nın konuşmacı olarak katıldığı, "Kıbrıs Siyasetinin Dönüşümü" adlı söyleşi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleşti. Konferansa öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İktisat ve Siyaset topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Hicran Kızıl, "Bugün İktisat ve Siyaset Topluluğu olarak söyleşi günleri etkinliğimizin 3.'sünü gerçekleştiriyoruz. Bildiğiniz üzere güz döneminde birçok film gösterisi ve söyleşi düzenledik. Aynı şekilde bahar döneminde de bu tür etkinliklere devam etmeyi hedefliyoruz" dedi.
Konuşmasına Kıbrıs meselesine nasıl baktığını belirterek başlayan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Özge Yaka, "Kıbrıs meselesini Türkiye'deki genel toplumsal ve hegomonik mücadelelerin sembolik bir göstereni olarak görüyorum. Bu açıdan Kıbrıs meselesi memleketin içindeki siyasal kamplaşmaların, siyasal söylem mücadelelerini şekillendirdiği ve onların yansıdığı bir mücadele alanını oluşturuyor. Dolayısıyla genel olarak dış politika meselelerinde ve özel olarak Kıbrıs meselesine yönelik; ulusal çıkarlar, kırmızı çizgiler, değişmez politikalar, siyasetin ve her türlü siyasi tartışmanın üzerinde olan söylemlere şüphe ile yaklaşın. Uluslararası ilişkilerin arasında böyle düşünen bir kamp var tabi, ama ben böyle düşünmüyorum. Ulusal çıkar dediklerimizin ya da kırmızı çizgilerin aslında dönemsel olarak siyasal mücadelelerle ilişki içinde dönüştüğünü ve yeni anlamlar kazandığını düşünüyorum. Kıbrıs meselesine bu bakış açısı ile bakıyorum" diye konuştu.
Kıbrıs siyasetinin dönüşümünün nedenine dikkat çeken Yaka, "1998'de sertleşen Kıbrıs siyaseti ne oldu da 2000'li yıllarda birkaç sene içinde değişti? 2004'te Kıbrıs'ta bir referandum yaşandı ve Türk tarafı yüzde 65 'evet' dedi. Peki Türk hükümeti evet oyunu nasıl destekledi? Bunun tek bir cevabı yok, ama tek bir cevap verilmesi gerekirse, Avrupa Birliği 1997 yılında Lüksemburg zirvesinde Türkiye'nin genişleme dalgası olmayacağı söylendi. 1999'da ise başka bir açıklama yaptı ve Türkiye aday ülke oldu. Dolayısıyla bu mesele kamuoyunda ciddi bir şekilde dönüştürüldü. 200 yıllık bir modernleşme sürecinden bahsediyoruz ve bu sürecin temel referansı Avrupa oldu. Bu açıdan bir politika dönüşümü oldu" şeklinde konuştu.
Kıbrıs siyasetinin değişim sürecinden ne gibi çıkarımlar yapılabileceğinden söz eden Dr. Özge Yaka şöyle devam etti: "Bu süreç bize iki noktayı gösteriyor. Bunlardan ilki; iç politikayı dış politikadan izole etmemek lazım. Bir meseleye baktığımız zaman onun tarihsel ve toplumsal arka planını da hesaba katmalıyız. İkinci önemli nokta ise; siyasal süreçlerin sadece siyasal liderler tarafından yönlendirilmediğidir. Bunu Kıbrıs sürecinde aktif rol alan TÜSİAD ile görüyoruz. Kendisi bir siyasal parti olmamasına rağmen görüş bildirebiliyor, siyasal iktidarları yönlendirebiliyor. Yani siyasal aktörlerle toplumsal aktörleri birlikte görmek gerekiyor."
(SAM-SLH-Y)

21.12.2012 17:03:06 TSI

Editör: Wan Haber