Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan ve derneğe bağlı sığınma evlerinde kalan şiddet mağduru ve şiddet yönünden risk altında bulunan kadınlar, kanlı kefen giyerek bakanlığın şiddet mağduru kadınları koruma sistemini protesto etti.
Kanlı kefen giymiş şiddet mağduru ve şiddet yönünden risk altında bulunan kadınlarla birlikte Kültür Park'ta basın açıklaması yapan Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın polis korumasının "Alo ben polis, öldürülüp öldürülmediğinizi kontrol etmek için aradım" şeklinde olduğunu savundu. Polisin koruma altındaki kadınların hayatta olup olmadığını zaman zaman telefon açıp sormasının koruma olmadığını ifade eden Bulan, "Potansiyel katil bıçakla silahla kapıya dayandığı zaman orada güvenlik görevlisi olmadığı için kadın rahatlıkla katledilmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın basına yansıyan Türkiye'de 6 bin 764 kadının polis koruması altında olduğu açıklamasının çarpıtıldığını anlatmak istiyorum. Risk altındaki kadınları gerçekten çağrı usulü ile koruyamazsınız. Kağıt üzerinde 'mahkeme kararıyla koruma altına aldık' denildi kadınlara. Eğer, şiddet gören kadın milletvekili Fatma Salman, vali gibi korumazsanız kesinlikle bu cinayetlerin önüne geçemezsiniz" dedi.
"POTANSİYEL KATİL ELEKTRONİK KELEPÇE İLE TAKİP EDİLSİN"
Potansiyel katillerin cinayet işlemelerini önlemek için tutuklu yargılanmaları gerektiğini kaydeden Bulan, "Tutuklanmasından sonra da potansiyel katilleri polis takip etsin. 24 saat elektronik kelepçe ile gözetim altında bulunsun. Bununla ilgili olarak devlet şunu asla dememeli; Her kadına polis mi vereceğiz? Devletsen gerekirse her kadının korunması için risk altında öldürülmeyi bekleyen, devlete güvenen kadınlar için can güvenliklerini sağlamak mecburiyetinde olduğun kadınlar için evet gerekirse her kadının başına kadın milletvekiline olduğu gibi polis vereceksin. Gerekirse yeteri kadar polis alacaksın, bununla ilgili jandarmayı görevlendireceksin. Gerekirse istihbarat elemanlarını görevlendireceksin. O kadını koruyacaksın. Ve devlet olarak da bu şekilde söyleyeceksin" diye konuştu.
"DEVLET BENİ KORUYAMIYORSA BAŞKA ÜLKEYE GÖNDERİN"
Şiddet mağduru kadınlar arasında olan Ayşe rumuzlu kadın da, 17 yıldır eşinden şiddet gördüğünü ve ölüm tehditleri nedeniyle farklı şehirlerde yaşamak zorunda kaldığını belirtti. Geçen Haziran ayından beri korunmakta olduğunu dile getiren Ayşe, "Polisler kesinlikle ne kapıma geliyorlar, ne de seni 24 saat koruyorlar. Sadece 20 günde bir seni telefonla arıyorlar. Herhangi bir sorun var mı diye soruyorlar. Onun dışında hiçbir şey yok. Bugün bana bir şey olmadıysa yarın ailemden biri çıkıp polislere 'kızım öldürüldü' diyebilir. Bu herkes için geçerli. Hayati tehlikesi olan bütün kadınlar bugün öldürülmediyse, 15 gün sonra polis memuruna ailesinden biri tarafından öldürüldüğü çok rahat bir şekilde söylenebilecek koruma sistemi var" dedi. Devletin kendilerini koruyamaması halinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmak istediğini söyleyen Ayşe, "Eğer ben bu ülkede korunmuyorsam, beni koruyabilecek başka bir ülkeye gitmek isterim" diye konuştu.
Şiddet mağduru Fatma rumuzlu bir kadın da, polisin kendisini hiç korumadığını öne sürerek, "Geçen hafta telefonda tehdit alınca polisi aradım. Bana diyorlar ki, 'kapına gelirse, kapını kırmaya kalkarsa ara.' Beni öldürdükten sonra mı aramam lazım" şeklinde konuştu.
(AH-FM-Y)

13.01.2013 15:46:57 TSI

Editör: Wan Haber