SAADET Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, günlerdir gündemden düşmeyen AB ve vizesiz Avrupa söylemlerine sert bir dille eleştirerek, "Vizesiz seyahat, zehir kutusunun süslü ambalajıdır. Bu kutunun içinde tam 72 ayrı zehir vardır. Ne aldığımızı büyük puntolarla, çarşaf çarşaf yazanlar, ne verdiğimizden tek kelime bahsetmiyorlar. 1 alıp 72 veriyoruz. . Bizim medeniyet hedefimiz, Avrupa Birliği'ne köle olmak değil, İslam Birliği'ni kurmaktır. Türkiye 57 yıldır kapısında oyalandığı Avrupa Birliği macerasından artık vazgeçmelidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretini de eleştiren Kamalak, "Medyada yer alan haberlere göre, Sayın Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde tam 16 kez gitmiş Amerika'ya. Peki, sonuç ne? Sonuç ortada; Parçalanmış bir İslam coğrafyası. Yerinden yurdundan edilerek mülteci bir hayata mahkûm edilmiş İslam ümmeti. Çok net söylüyorum; Batı ile işbirliği yapılarak, Avrupa ile Amerika ile yanak yanağa poz vererek İslam Dünyasına hizmet edilemez. Amerika'ya 16 değil 116 kere gitseniz, Müslümanların lehine bir sonuç çıkmaz" dedi. 

Mustafa Kamalak, haftalık olağan basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Balgat'ta parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki 'Vizesiz Avrupa' söylemlerini sert bir dille eleştirdi. Son günlerin en çok konuşulan gündem başlıklarının başında Avrupa Birliği ve vizesiz seyahat hakkının olduğunu hatırlatan Kamalak, "İktidar ve bir kısım medya tarafından günlerdir estirilen rüzgâra bakılırsa Hükümet yine büyük bir zafere imza atıyor! Ülkede bir bayram havası estiriliyor. Bütün iktidar yetkilileri, 'Vizesiz Avrupa' açıklamaları yapıyor. Bütün iktidar gazeteleri; 'Vizesiz Avrupa' manşetleri atıyor. Oysa, biz bu filmi geçmişte çok seyrettik. Ne zaman bir bayram havası estirilse, ne zaman zafer naraları atılsa arkasından tam bir felaket geliyor" dedi.

VİZESİZ SEYAHAT YALANIYLA ÜLKEYİ FELAKETE SÜRÜKLÜYORLAR

Bunun örneğini 96'da imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'nda yaşadığımızı vurgulayan Kamalak, “O zaman da bu anlaşma, 'tarihi bir zafer' olarak sunulmuştu. Ama sonucu felaket oldu. Gümrük Birliği'nin, Türkiye'ye sadece ekonomik maliyeti 20 yılda, 500 milyar doları aştı. Gıdadan giyime, otomobilden kozmetiğe kadar Türk pazarını Avrupa Birliği malları doldurdu. Yani o zaman bunu zafer gibi sunanların dediği değil, 'Yapmayın. Bu anlaşma bu millete ihanettir. Onlar ortak, biz Pazar oluruz!' diyen Milli Görüş'ün dediği çıktı. Şimdi aynı tiyatro yeniden sahneye konuluyor. 'Mercedes'e ucuza bineceğiz' yalanıyla, Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne soktukları gibi, şimdi de 'Vizesiz Seyahat' yalanıyla Türkiye'yi daha büyük bir felaketin içine sürüklüyorlar. Ne aldığımızı büyük puntolarla, çarşaf çarşaf yazanlar, ne verdiğimizden tek kelime bahsetmiyorlarö diye konuştu. 

"BİR ALIP 72 VERECEĞİZ"

'Gümrük Birliği ile ne kazandık?' diye soran Kamalak konuşmasına şöyle devam etti; “Koca bir hiç! Peki, ne kaybettik? En az 500-600 milyar dolar. Vizesiz seyahat getiriyoruz diye süslü laflarla televizyon televizyon dolaşıyorlar. Ama sıra ne vereceğimize gelince tek kelime etmiyorlar. Hatırlarsınız, Irak'ın işgali sırasında Türkiye 1 koyup 3 alacaktı. Ama tam tersine 3 koydu, ama 1 bile alamadı. Şimdi durum daha da vahim, 1 alıp 72 veriyoruz. Vizesiz seyahat Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin istediği 72 şartı yerine getirmesine bağlı. Peki, ne var bu 72 tavizin içinde? Bunları yazan, millete açıklayan yok."

"KARŞILIĞINDA AVRUPA'YA NE VERİYORSUNUZ?"

'Hiç laf kalabalığı yapmayın, dürüstçe açıklayın' diyerek Hükümete seslenen Kamalak şu soruları yöneltti; "Avrupa'ya siz ne veriyorsunuz? Örneğin istenen tavizlerin içinde, Kıbrıs var, mı yok mu? Şehit kanlarıyla alınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki egemenlik hakkımızdan vazgeçiyor musunuz, vazgeçmiyor musunuz? Kıbrıs'ı Rumlara teslim ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Türkiye'nin en önemli su kaynakları olan Fırat ve Dicle'yi İsrail yararlansın diye uluslararası bir konsorsiyuma açıyor musunuz, açmıyor musunuz? Sınırlarımızı Avrupa Birliği'ne açarken, İslam ülkelerine kapatıyor musunuz, kapatmıyor musunuz? Türk Ordusunu, İslam ülkelerine karşı, Avrupa Birliği Savunması'nın bir parçası yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz? Bu milletin evlatlarına, kendi ahlaki ve manevi değerlerimizi değil de batının bozuk değerlerini öğretmeyi kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Evet! Ne var bu 72 tavizin içinde? Çıkın milletin karşısına, dürüstçe açıklayın."

"BU ZAFER DEĞİL HEZİMETTİR"

'Bu bir zafer değil, tarihin en şerefli milleti için bir hezimettir' diyerek konuşmasına devam eden Kamalak, "Bu ihanetin hesabını veremezsiniz. Yine yoksa 'Safmışız. Yanıldık. Aldatıldık mı?' diyeceksiniz. Vizesiz seyahat, zehir kutusunun süslü ambalajıdır. Bu kutunun içinde tam 72 ayrı zehir vardır! Sizler aracılığıyla bu hükümeti bir kez daha uyarıyorum. Bizim medeniyet hedefimiz, Avrupa Birliği'ne köle olmak değil, İslam Birliği'ni kurmaktır. Türkiye 57 yıldır kapısında oyalandığı Avrupa Birliği macerasından artık vazgeçmelidir" dedi. 

"116 SEFER DE GİTSENİZ LEHİMİZE SONUÇ ÇIKMAZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretine de değinen Kamalak, "Medyada yer alan haberlere göre, Sayın Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde tam 16 kez gitmiş Amerika'ya. Peki, sonuç ne? Sonuç ortada; Parçalanmış bir İslam coğrafyası. Yerinden yurdundan edilerek mülteci bir hayata mahkûm edilmiş İslam ümmeti. Çok net söylüyorum; Batı ile işbirliği yapılarak, Avrupa ile Amerika ile yanak yanağa poz vererek İslam Dünyasına hizmet edilemez. Amerika'ya 16 değil 116 kere gitseniz, Müslümanların lehine bir sonuç çıkmaz. İşte Milli Görüş farkı budur. Örnek mi istiyorsunuz: Erbakan bir kere İran'a gitti, bir kere Mısır'a gitti, bir kere Malezya'ya gitti. Döndüğünde yüzyılın en büyük dış politik hamlesi D-8'leri kurdu. Bu yüzden biz diyoruz ki tek çare Milli Görüştür. Saadet Partisi'dir" diyerek eleştirdi. 

"TEHLİKELİ VE HAYALİ MACERALARLA VAKİT GEÇİRMEYİN"

'Türkiye, tehlikeli ve hayali maceralarla vakit geçirmek yerine yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya mücadelesi vermelidir' diyen Kamalak konuşması şöyle tamamladı; "Bunun için de ilk adım olarak 'barış' ve 'üretim' merkezli yeni bir döneme geçmelidir. 'Milli, Güçlü, Süratli ve Yaygın Kalkınma dönemi' başlatılmalıdır. Tüketen değil üreten ekonomi için gerekli alt yapı ve yatırımlara öncelik verilmelidir. Milleti bu tür yalanlarla kandırmaktan vazgeçip, şeffaf, şaibesiz ve dürüst bir yönetim anlayışı ortaya konulmalıdır. En önemlisi de Batı kulübüne girmenin değil, İslam Birliği'ni kurmanın mücadelesi verilmelidir. Evde, sokakta, şehirde, ülkede barışı sağlayacak adımlar atılmalıdır. Çünkü barış olmadan üretim olmaz. Üretim olmadan da itibar olamaz. Bu uyarılarımızı, hükümete bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyor, inandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak Aziz Milletimize arz ediyoruz."

Editör: Wan Haber