Kurumlar arası işbirliği sağlayarak kadın mahpuslarına haklarını öğretmeyi ve kadın mahpusları tahliye sonrasına hazırlamayı amaçlayan Mor Güvercin” projesi, dün Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı.

"Mor Güvercin " Projesi;  Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ile Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı ortaklığı ve Kamer Vakfı iştirakıyla gerçekleşiyor.

Avrupa Birliği tarafından  finanse edilen projeye, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da katkı sundu.

Seminerde kadın cezaevlerinin nicelik ve nitelik olarak yetersizliğinden, tahliye sonrası kadınları topluma kazandırma adına uygulamaların ve yasaların azlığından  ve bu noktada sivil topluma düşen görevlerden bahsedildi.

Seminerin açılış konuşması Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın onursal başkanı Güney Haştemoğlu tarafından yapıldı. Ardından proje yürütücüleri Birgül Haznedaroğlu ve Fulya Giray Sözen proje hakkında bilgi verdiler ve sonrasında proje eğitmenleri Ayten Yakut Süngü, Selmin Cansu Demir deneyimlerini paylaştılar.

Toplantının ikinci bölümünde proje danışmanı Doç. Dr. Aslı Akdaş Mitrani, “Ceza İnfaz Kurumları ve Sivil Toplum İlişkisi” konusunu ele aldıktan sonra Kamer Vakfı Kurucusu Nebahat Akkoç, “Kadın Hakları İnsan Haklarıdır” başlıklı bir konuşma yaptı.

“Önümüzdeki yüzyıl sivil toplum yüzyılıdır” diyen Haştemoğlu devletin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin ortak çalışmalar yapması gerektiğine dikkat çekti. Çağdaş demokrasinin vazgeçilmez unsurunun bu ortaklık olduğunun altını çizdi.

“Mor Güvercin Projesi” nedir?

Cezaevlerindeki kadın mahpusları tahliye sonrasına hazırlamayı amaçlayan proje bu süreçte özellikle ceza infaz kurumu çalışanları ile kadın alanında çalışan sivil toplum örgütleri, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve kadın sığınmaevi temsilcilerinin iletişimini güçlendirmeyi hedefliyor.

Kurumlar arası işbirliği sağlayarak kadın mahpuslarına haklarını ve tahliye olduktan sonra ne yapabileceklerini anlatmayı hedefleyen proje sürekliliğin sağlanması için kamoyunun bu konuda duyarlı olması gerektiğine de dikkat çekiyor.

Proje kapsamında önce cezaevleri yönetimi ve sivil toplum örgütleriyle konuşuldu, bilgilendirme yapıldı. Daha sonra eğitmenler aracılığıyla mahpus kadınlar bilgilendirilmiş, çeşitli atölyeler düzenlendi.

Çalışmalar, Türkiye’de dört kadın ceza infaz kurumunda (Ankara, Adana, İzmir,Denizli) 18 ay boyunc a sürdü.

“Hikayelerin arkasında erkekler var”

Kadın suçluluğunun erkek suçluluğundan farklı olduğunu belirten Sözen suçların sebeplerinin geçim sıkıntısı, şiddet, cinsel saldırı, erkek tarafından fuhuşa ve uyuşturucuya sürüklenme olduğunu söyledi.

“Kadın mahpusların pek çoğunun hikayelerinin arkasında bir erkek var. Daha vahimi bu kadınlar tahliye olduktan sonra tekrar aynı ortama geri dönüyorlar. Aile mağduriyeti ve travma yaşayan bu kadınlar tahliye sonrası aynı şiddet döngüsünün içine girmiş oluyorlar.

“Toplumsal etiket, önyargılar ve baskı altında hayatlarını sürdürmeye çalışan bu kadınların topluma kazandırılabilmesi, psikolojik ve ruhsal anlamda iyileştirilmesi ve istihdam edilmesi gerekmektedir. Bunun için sadece devlet değil, kadın sivil toplum örgütleri ve kamuoyu da inisiyatif almalıdır.”

“2000-2015 arası kadın mahkum artışı ciddi boyutlarda”

2000 yılında 894 kadın suçlu sayısı varken 2015 yılında bu sayının 4901’e çıktığının altını çizen Haznedaroğlu şöyle konuştu:

“2000 yılından 2015 yılına kadar kadın suçlu sayısı ivmeli olarak büyümektedir. Bu tablo daha da vahimdir. Bu bize gösteriyor ki kadınlar hızlı bir şekilde kriminalleşmeye başladılar daha çok suça sürüklenmeye başladılar.”

Mahpus kadınlar haklarını bilmiyor

Seminer avukat Selmin Cansu Demir’in konuşmasıyla devam etti. Erkek şiddeti mağduru olan kadınların haklarını bilmediklerini belirten Demir şunları söyledi:

“Oraya gittiğimde hepsi “savunma Hakları, çocuk Hakları, gelecekte neler yapabilecekleri, ceza infaz kurumundaki hakları” konusunda bilgi istediler. %50’si ücretsiz avukatlık hizmeti alabileceklerinden haberi yok.

“Adalete erişimleri çok sıkıntılı, haklarını savunamıyorlar. Ayrıca pek çoğu seslerinin duyulmayacağının hayal kırıklığı içindeler.”

Proje süresince gözlemlenen temel sorunlar

* Kadın ceza infaz kurumları, kadın sivil toplum örgütleri ve şiddet önleme merkezleri arasında süreklilik gösteren bir işbirliğine ihtiyaç var.

* Mahpus kadınları tahliye sonrasına hazırlayan çalışmalara yapılsa da, bu çalışmaların arttırılmasına ihtiyaç var.

* Şiddet önleme merkezlerinin, tahliye olmuş ve dezavantajlı durumda olan kadınlara yönelik herhangi bir özel hizmet modeli sunmasına ihtiyaç var.

* Kadın sivil toplum örgütlerinin, kadın mahpusları özel bir grup olarak değerlendiren bir hizmet modeli geliştirmesi gereklidir.

* Mahpus kadınların, hukuki hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olamadıkları %50’sinin hukuki sorunlarına ilişkin Barolardan ücretsiz avukatlık hizmeti alabileceği bilgisine sahip değiller

* Ceza infaz kurumlarındaki infaz koruma memurlarının, mahpusları tahliyeye hazırlamada çok önemli ve etkin bir rolü olduğu ancak personelin %42’sinin mahpus kadınların tahliye sonrası hizmet alabileceği kurumlar hakkında yeterince bilgiye sahip değiller. 

Editör: Wan Haber