TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, 30 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan İş Sağlığı Güvenliği Kanununun kademeli bir geçişle yürürlüğe girmeye başladığını, ancak iş kazaları sonucu meydana gelen ölümlerde yine rekor kırıldığını söyledi.
MMO Başkanı Çakar, iş kazaları sonucu ölümlerde üç yılda iki katı aşan oranda bir artışın söz konusu olduğuna dikkat çekerek, "SGK istatistiklerine göre, 2008 yılında meydana gelen iş kazaları sonucu 865 kişi hayatını kaybetmiş iken 2011 yılında meydana gelen iş kazaları sonucu 1.700 kişi hayatını kaybetmiştir. Biliyoruz ki 2012 yılı rakamları açıklandığında bir yıldaki ölü sayısı 2 binli rakamlara ulaşacaktır." dedi.
Her yıl olduğu gibi, 2013 yılına da iş kazalarında kitlesel ölümlerle girdiklerini ifade eden Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar Zonguldak Kozlu'da metan gazı patlamasında 8 çalışan, Gaziantep'teki iş kazasında ise 8 çalışanın hayatını kaybettiğini ifade ederek açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Mevcut durumda kazaların tek tek teknik nedenlerini değerlendirmenin çok anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Zira kazaların teknik nedenleri farklı olabilir ancak, hepsini içeren genel bir nedensellik söz konusudur. İşyerlerinde önlem alınmamakta, önlem alınıp alınmadığı denetlenmemekte, işverenleri önlem almaya zorlayıcı herhangi bir denetim ve ceza mekanizması bulunmamaktadır. Bu temel husus unutulmaksızın Gaziantep'teki olaya ilişkin olarak kısaca şunu söyleyebiliriz; Kaza, Galvaniz Fabrikasında, malzemelerin temizlenmesinde kullanılan asit havuzlarındaki suyun ısıtılmasına yönelik ekonomizer montajı ve devreye alınması sırasında meydana gelmiştir. Kaza yeri uzman üyelerimizle incelenmiş olup montajı yapılan alev borulu ekonomizerde basınç yükselmesi meydana gelerek patlama gerçekleşmiştir.
Kazanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının "iş güvenliği uzmanları işverenlerden çok para istiyorlar, bu nedenle herkesi iş güvenliği uzmanı yapacağız" diye demeç vermesinden birkaç gün sonraya gelmesi ilginç olsa gerek. Bilindiği üzere Elbistan, Adana, Esenyurt, OSTİM kazaları sonucu gündeme gelen İş sağlığı Güvenliği Kanunu, TBMM'de kabul edilerek 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Ancak gerçek şu ki, bu yasa ile iş kazaları önlenememekte, meslek hastalıkları tespit edilememekte, iş kazası sonucu ölümlerde Avrupa birinciliğimiz, dünya üçüncülüğümüz sürecektir."

"GÜNDE 5 KİŞİ ÖLÜYOR"
İş kazalarını önlenmesinin ana unsurunun yalnızca yasa yapmaktan geçmediğinin altını çizen Çakar, işyerlerinde önlem alınmadıkça, önlem alınıp alınmadığı denetlenmedikçe, yasaların hiçbir işe yaramayacağını vurguladı. Çakar şunları kaydetti:
"Bir yılda bin 700, bir günde 5 kişi iş kazasında hayatını kaybediyorsa, bunun bariz nedeni, önlem alınmamasıdır ve bu durumun sorumlusu işveren ile devlettir. Zira işyerlerinde önlemlerin alınması ile gerekli araçların işverenlerce sağlanması ve devletin etkin denetim yapması durumunda iş kazaları meydana gelmez. Fakat önlemler alınmıyor, iş kazaları can almaya devam ediyorsa, devlet yasa yapma-denetleme görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmiyor demektir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu önlem almaya zorlayan bir kanun değildir. Kanun, işverenleri değil, iş güvenliği uzmanlarını muhatap alan bir kanundur. Oysa iş güvenliği uzmanları işyeri yöneticisi değildir, harcama yetkileri yoktur, işçi alma yetkileri ve tüm bunların yanında hiçbir şekilde iş güvenceleri bulunmamaktadır. Kazaların gerçek muhatabı, kazaların oluştuğu işyerlerinin sahipleri olan işverenler olmalıdır. Buna karşın kanun, "mademki, işyerlerinde iş güvenliği uzmanları çalıştırılıyor, öyleyse sorumlular iş güvenliği uzmanları olmalıdır" şeklindeki yanlış ve işverenleri kollayan bir mantıktan hareket ediyor."

"ÖNERİLERİMİZ DİKKATE ALINMIYOR"
Kanun konusunda önerileri ve kanun çerçevesinde hazırlanan yönetmelik taslakları üzerine yaptıkları önerilerin de dikkate alınmadığını savunan Çakar, "Mevzuat, İş kazalarının işyerlerinde alınmayan önlemler nedeniyle meydana geldiği gerçeği ile düzenlenmelidir. İş güvenliği uzmanlarının görev ve sorumlulukları, önlem alma görevinin işverenin yükümlülüğünde olduğu gerçeği gözden ırak tutulmadan belirlenmelidir. İş güvenliği uzmanlarını koruyan, iş güvencelerini sağlayan, işverenden bağımsızlıklarını sağlayacak bir şekilde yeni bir düzenleme gereksinimi bulunmaktadır. Denetim açısından baktığımızda ise işyerlerinin denetlenmediğini görüyoruz. Türkiye'deki işyerlerinin ancak yüzde 3-5'inin denetlendiği, denetimsizliğin egemen olduğu gerçeğine karşı yetkililerin nasıl manevra yapacağı, duyarlı kamuoyunun dikkatle değerlendirmesi gereken bir konudur. Kaza olmadan işyerleri denetlenmediği gibi, kazadan sonra da müfettişler devrede değildir. Bir diğer anlatımla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasında kesinlikle devrede değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlüğe girdiği dönemde, kanunun, kamuoyuna "her şeyi çözecekmiş" gibi yansıtıldığı hatırlanacaktır. Oysa yasanın getirdiği yeniliklerden birisi, iş kazalarının artık Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine bildirilmeyecek olmasıydı. Denetlemenin, yaptırımın, yol göstericiliğin olmadığı bir ortamda iş kazaları/iş cinayetlerinin artarak sürmesinden daha acı bir gerçek olamaz" şeklinde konuştu.
(AKL-Y)

31.01.2013 14:29:36 TSI

Editör: Wan Haber