İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan 'Cezaevlerindeki Hasta Mahpuslar Raporu'nda, cezaevlerinde kalan 306 tutuklu ve hükümlünün ağır hastalıklara sahip olduğu belirtildi.
Dernek binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdulselam İnceören, İHD Cezaevleri Komisyonu üyeleri Avukat Muhterem Süren ve Avukat Resul Tamur katıldı. Hazırlanan basın metnini okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevleri Komisyonu Üyesi Avukat Muhterem Süren, Türkiye'de insan hakları ihlalleri kapsamında en büyük sorunların yaşandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini söyledi. Süren, "İşkence ve kötü muameleden tutalım, sevk ve sürgünlere kadar birçok hak gaspının yaşandığı cezaevlerinde yaşanan en büyük sorun da hasta mahpusların içinde bulunduğu durum ve yetkili organların bu duruma karşı içinde bulundukları duyarsızlıktır. Yaptığımız çalışmalar kapsamında Diyarbakır Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Diyarbakır Barosu'nun da destekleriyle birçok cezaevi gezilmiş, çok sayıda hasta mahpusa ulaşılmış ve durumları hakkında başvurular alınmıştır. Son olarak raporları elimize ulaşan ağır hastaların raporları Diyarbakır Tabip Odası tarafından incelemeye tabi tutulmuş ve hastalıklarına ilişkin durum tespitleri yapılmıştır. Bu raporumuzu, yaptığımız bu kapsamlı çalışma ve partner kurumların incelemesi sonucu hazırlamış bulunmaktayız. Bizler karar merci olmadığımız için raporda kesin kanaatlere yer vermedik. Raporda yer alan isimler ve hastalıklarını gerek kamuoyu, gerekse yetkili mercilerin dikkatine sunarak, bu konuda duyarlılık yaratmayı amaçlamaktayız" dedi.
Ayrıntıların raporda da görüldüğünü ve hasta mahpusların sayısında ciddi oranda bir artış gözlemlendiğini söyleyen Süren, "Bu da biz insan hakları savunucularını ciddi anlamda kaygılandırmaktadır. Raporda geçen rakamlara baktığımızda ulaşabildiğimiz 309 hasta mahpus bulunmaktadır. Bunlardan 50 kişinin ilgili sağlık kurullarından aldıkları sağlık raporları incelemeye alınarak, durumları hakkında tespitler yapılmıştır. Geri kalan bölüm ise, mahpusların yaptıkları başvurularda beyan ettikleri veya basın yayın organlarına yansıyan kısmi bilgiler ışığında düzenlenmiştir" diye konuştu.
İnsan hakları savunucuları olarak yıllardır hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla çeşitli raporlar yayınladıklarını, basın açıklamaları, eylem ve etkinliklerle bu konuda duyarlılık yaratmaya çalıştıklarını belirten Süren, "Ancak yaptığımız tüm bu girişimler bugüne kadar istenilen düzeyde karşılık bulmamış, yetkili organların duyarsızlığı devam etmiştir. Bunun sonucunda cezaevlerinde çok sayıda hasta mahpus son dilekleri olan 'yakınlarının yanında son nefesini verme' hakkından mahrum bırakılarak, cezaevlerinin kötü şartlarında ölüme mahkum edilmiştir" şeklinde konuştu.
Bir süredir Meclis gündeminde olan ve bu hafta genel kurul gündemine getirilen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin dün itibariyle Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildiğini anımsatan Süren, şunları söyledi:
"Bu değişikliğin önemli maddelerinden biri de hasta mahpusların infazının geri bırakılması ile ilgili 5275 sayılı Kanun'un 16'ıncı maddesindeki değişiklik oldu. Yapılan değişiklikle bu kanun maddesinin 2'inci fıkrasında geçen 'Mahkumun hastalığının hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmesi durumunda hapis cezasının infazının iyileşinceye kadar geri bırakılması' hükmüne 5'inci fıkra eklenerek, 'Ağır bir sakatlık veya hastalık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettirememesi durumunda infaz ertelenebilir' şeklinde düzenlenmiştir. Bizler bu değişikliği iki yönden eksik ve yetersiz bulmaktayız. Kanun değişikliği metninde 16'ıncı maddenin 3'üncü fıkrasında belirlenen usule göre infazın geri bırakılabileceği belirtilmiştir. 16'ıncı maddenin 3'üncü fıkrası Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen ya da Adalet Bakanlığı'nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurulları tarafından düzenlenip, Adli Tıp Kurumu'nun onayladığı rapor üzerine infazın geri bırakılabileceği belirtilmektedir. Bu düzenleme bize göre sakıncalıdır. Adli Tıp Kurumu resmi tekel bilirkişisi olarak tarafsızlığını yitirmiş ve siyasal iktidarın politikalarına göre tutum alan bir kurum haline gelmiştir. Nitekim Adalet Bakanlığı verilerinden de anlaşılacağı üzere Adli Tıp Kurumu'nun kötü uygulamaları nedeniyle infazı geri bırakılmayan ağır hasta mahpuslar cezaevinde yaşamını yitirmekte ya da tahliye olduktan birkaç gün sonra yaşamlarını yitirmektedirler. 16'ıncı maddenin 3'üncü fıkrasında düzeltme yapılarak Adalet Bakanlığı'nın belirlediği tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurul raporlarının yeterli olması, Adli Tıp Kurumu'nun onayının istenmemesi sağlanmalıydı. 3'üncü fıkrada düzeltme yapılmadan eklenen 5'inci fıkranın uygulamada fazla bir karşılığı olmayacaktır."
Tüm bu nedenlerle bu kanun değişikliğinin hasta mahpuslar konusunda yeterli bir düzenleme olmadığını düşündüklerini kaydeden Süren, "Ancak yeni değişikliği de öyle hemen reddeden bir pozisyonda değiliz. Bu değişikliğin getireceği sonuçları ileride uygulamada göreceğiz. Biz bu nedenle hazırladığımız bu raporu Adalet Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlara sunarak, bir nevi kolaylaştırıcı rolü üstleneceğiz. Amacımız ülkenin kanayan bir yarası olan cezaevlerindeki hasta mahpuslar sorununa ivedilikle bir çözüm bulunmasıdır. Bunun için de bugüne kadar yaptığımız çalışmaları artırarak devam ettireceğiz. Ayrıca yapılan kanun değişiklikleri ve düzenlemelerin de takipçisi olduğumuzu bir kez daha yenilemek istiyoruz. Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamından beklentimiz, yetkilerini kullanarak ağır hasta olan mahpusların bir an önce tahliyelerini sağlamalarıdır. Aksi takdirde yapılacak hiçbir düzenleme bir anlam ifade etmeyecektir" ifadelerini kullandı.
Basın açıklaması öncesi konuşan Şube Başkanı Raci Bilici ise, cezaevlerinin sıkıntılı bir alan olduğunu, bu kötü koşullarda hasta mahpusların durumunun daha da kötü olduğunu belirterek, bu duruma dikkat çekmek amacıyla hasta mahpuslara ilişkin bir rapor hazırladıklarını dile getirdi. Bilici, hazırladıkları raporu Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumlara göndererek, hasta mahpusların durumuna dikkat çekeceklerini ve tahliyelerini talep edeceklerini, ayrıca bundan sonra her hafta bir hasta mahpusun durumunu gündeme getirecek şekilde bir kampanya başlattıklarını sözlerine ekledi.
Yapılan konuşmaların ardından içerisinde 306 hasta mahpus ismi ile bulundukları cezaevi ve hastalıkları hakkında bilginin olduğu rapor basın mensuplarına dağıtıldı.
(YUK-YRT-CC-Y)

25.01.2013 18:03:44 TSI

Editör: Wan Haber