Söz söylemek kolay, için doldurmak zordur. Gezi Parkı direnişi ile başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemler sonrası Başbakan Erdoğan’ın söz söylemekte sıkıntı çektiği söylenemez, ancak içini doldurup dolduramadığı tartışılır.

Başbakan Erdoğan’ın sözcük dağarcığında önemli bir yer teşkil eden ve sık sık cümle içinde kullanmaktan hoşlandığı, son olarak da parktaki eylemciler için kullandığı “çapulcu” sözcüğünün peşine takıldık.  Tüm gün Gezi Parkı’nda döndük dolandık ve kendine çapulcu demekten imtina etmeyen biri sürü insana rastladık. Öyle ki, bu çapulcular içinde çocukları ile her gün parka gelen ev hanımı da, okul çıkışı evine gider gibi gelen öğrenci de, ekmeğinin peşinde olanı da var. Her kesimden her renkten insan var demek parktaki çeşitliliği tarif etmeye yetmez. O yüzden kitleyi tarif etmeyi bırakıp kendilerine söz verdik. Kimmiş bu çapulcular, neden ordalar ve bundan sonra nasıl bir parkın hayalini kuruyorlar kendilerinden dinleyelim istedik.

Ve söz şimdi, parkın. Oranın gerçek sahiplerinin…

Metin Karadağ, mimar

Mimarlar Odası’nda çalışıyorum. Öteden beri buradayım. Sürecin çok bileşeni ve çok farklılığı var ama bunun bir anda bütün ülkeye yayılmasında da insanların vicdanını harekete geçiren bir iki nokta vardı. Bütün ülkeyi bütünleştirdi, birleştirdi. O çocuklara sabahın kör vaktinde vahşice saldırılması, ardından 76 yaşındaki teyzenin elinde tülbenti ile gelip konuşması bütün dünyanın vicdanını kanırttı. Bütün olayları ateşledi. Bırakın insanlar kendileri şekillendirsin. Bu hareketi başlatan 2013’lülere gönülden teşekkür ediyorum. Muhteşem bir şey yaptılar ve şiddete başvurmadılar. O şiddet diye gösterilenler de malum medya tarafından veriliyor ve buradaki herkes onların ne yaptığını görüyor. Bu olay Türkiye demokrasi tarihinde bir devrime yol açtı. Bunu da gençlere borçluyuz. Böyle bir şeyi iyi ki yaşadık ve şahit olduk. Bundan sonra geriye dönüş diye bir şey olamaz. Şuaradaki insanlara bakın, herkes onurla ve coşkuyla dolaşıyor. Türkiye 21. yüzyıla şimdi girdi.

Ziya Tatar, lise öğrencisi

Okuldan çıkıp geliyorum. Buradayım çünkü destek vermek istiyorum. Bu kadar kişi benim geleceğim için burada. Ben de birilerinin geleceği için burada olmak istiyorum. Bu alanın her zaman canlı olmasını istiyorum. İki gün öncesine göre daha pis şu an temizliğe dikkat etmek gerekiyor. Bundan sonra da parkta halkın yine aktif olmasını diliyorum. Bir de her yıl bu zamanlarda burada şenlikler yapılırsa çok iyi olur. Böylece anmış oluruz buradaki direnişi.

Gülay Özen, ev hanımı

Bugün ilk defa gelebildim sağlık sorunlarından dolayı ama çocuklarım sürekli geliyor.       Gezi Parkı’ndaki arkadaşlarımıza, fikirdaşlarımıza destek amaçlı buradayız.  Sonuna kadar da burada birlikte olmayı düşünüyoruz. Bunlar bir birikim. Başbakanın deyimiyle üç beş ağaç meselesi değil. Bu olaylar sadece bir kıvılcım oldu. Bu kadar büyük bir katılımı hiç beklemiyorduk ve hala evinde oturan büyük bir kitle var. Artık onların sabrı ne zaman taşar ve kendilerini sokağa atar bilemiyoruz. Kağıthane’de oturuyoruz ve akşamları da semtimizde yapılan yürüyüşlere katılıyoruz. Bundan sonra parkın insanların bir şeyler paylaşabileceği ve kendini rahat, özgür ve ait hissedecekleri bir yer olmasını istiyorum.

Burak Buttanrı, Haliç Üniversitesi öğrencisi

Pek çok olayla başladı bu süreç. Tiyatrolar kapatılmak istendi, içkisine karışıldı, ağaçların kesilmesiyle bu noktaya gelindi. Tek başına içki yasağı ya da ağacın kesilmesi değil. İnsanlar artık çok bıkmıştı. Hep beraber sokaklara döküldük. Biz de bu yüzden buradayız. Hükümet geri adım atana kadar da gitmeyi düşünmüyoruz. Bu parkın yıkılmak yerine genişletilip daha kullanışlı bir hale gelmesini isterim.

Mert Can Aydemir, öğrenci

Beş gündür buradayım. İlk zamanda parkta üç beş kişi vardı bu zamanla oldu üç beş bin. Bu olay ağaçtan çıktı, birikime dönüştü. Buradaki insanlar diktatörlüğe başkaldırdı. Kısacası halkın yanındayız. Burada gördüğüm görüntüler karşısında çok mutluyum. Parkın şimdi olduğu gibi bundan sonra da halkın olmasını istiyorum. Burada şu an sahip olduğum özgürlüğümün sürmesini istiyorum.

Belgin Yenici, sahaf

Artık “yeter” dedik. Tepkimizi göstermek için buradayız. Elimizden ne geliyorsa yapmak için ve özgürlüğümüz için buradayız. Artık her şeyimize çok karışılmaya başlandı. Sonunda da ağaçlarımızı elimizden almaya çalıştıklarında “yok” dedik. İlk günden bu yana ailecek alan gidip geliyoruz. İşimizi gücümüzü bıraktık, buradayız. Park şu an olduğu gibi bundan sonra da halkın olsun istiyorum. Alışveriş merkezi ile yan yana değil, halkla yan yana olunan bir yer olsun. Burası pandomim yapanlar, resim yapanlar, kitap okuyanlar, müzik dinleyenler, sohbet edenler, uyuyanlar, kalkanlarla aynen kalsın istiyorum.   

Ozan Aydemir, yeni mezun öğrenci

Trakya Üniversitesi’nden yeni mezun oldum, Cuma günü İstanbul’a geldim. Cumartesiden bu yana buradayım. Bizi bu alana getiren sebepler hükümetin yapmış olduğu zulümdür. Burayı korumaya çalışan değerli arkadaşlarımıza polisin yapmış olduğu ilk müdahaleden sonra hükümetin karşı tutumudur, buraya getiren şey. Buraya gelmeye devam edeceğiz. Burada olmasak da aşka yerlerde kendimizi gösteremeye çalışacağız. Bu alan olduğu gibi korunmalı. Zengin olanları daha da zengin etmek için bu tür yerleri yok etmemek gerekir.

Nevcihan Dermanlı, sınıf öğretmeni

Cuma akşamından beri buralardayız. Ağaçlar işin tuzu biberi oldu. AKP’den artık nefret ettim, sıtkım sıyrıldı. Her şeylerinden nefret ediyorum ve gitmelerini istiyorum. Bahçeşehir’de yaşıyorum ve her gün gidip geliyorum ve gelmeye devam edeceğim. Alan olduğu gibi kalsın. Şu hali ile çok güzel.

Hüseyin Kaba, seyyar satıcı

Gaz atıldığından beri ekmek için buradayız. Parkın ortasında gaz maskesi ve deniz gözlüğü satacağımı düşünmezdim ve böyle olsun da istemezdim. Bence insanlar da haklı bazı konularda. Ankara’nın da duyması lazım bunları. Parktaki ağaçların yıkılmasını istemem, böyle kalsın.

Sena Biberci, üniversite öğrencisi

Dört gündür sabah gelip akşamları dönüyorum çünkü tam final haftam. Burada uzun zamandır yapılmak istenen şeyin yapıldığını düşünüyorum. Halk bir arada herhangi bir ayrım yok. Gerçekten insanı duygulandıracak bir manzara var. Ben de bunun bir parçası olmak istedim. İstediğimizi başardığımız zaman bunda emeğimin olmasını istedim. Her şeyi yapmaya hazırım, bu halk ve ülke için. Her şeye değdiğini gösterdi. Bakırköy’de yaşıyorum akşamları da oradaki eylemlere katılıyorum. Türkiye dışından da destek var. Almanya’da yaşayan amcam da arkadaşları ile toplanmış destek veriyor. Burayı kimsenin kolay kolay bırakacağını düşünmüyorum. Bunun gibi birçok park yapılmalı. Bunun için aslında çok geç kaldık. Taleplerimiz de karşılanmalı. Saha mutlu yaşamak, birbirimize düşürülmemek, özgür olmak istiyoruz.

Şahin Çöze, serbest meslek

Alana pazar günü ve bugün geldim. Gençler geliyor buraya, Tayyip yandaşlarına sözlerini söylüyor. Bizim gibi yaşlıların da gelip gençlere destek olması lazım. Zulüm yaptığı ve Amerikan emperyalizmi ile işbirliği içinde olması yüzünden Tayyip’e karşıyız. İşçinin, emekçinin, köylünün, esnafın yanındayız. Buraya gelmeye devam edeceğiz, söz. Bu alan aynı kalsın istiyoruz. Bir de yaptığı üçüncü köprüye katil Yavuz Sultan Selim’in adını verdi. bir Alevi olarak bunu protesto ediyorum. Ülkesini, suyunu, toprağını satan bir adam benim gözümde katildir. O yüzden Tayyip de katildir.

Tansu Pişkin, üniversite öğrencisi

En başından beri alanlardayım. Ağaç direnişi ile başladı ama öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir sürü yasak var. Buna bir “dur” demek istiyoruz. Her şeyin sorumlusu olarak Erdoğan’ı gören biri değilim. Ama bu kibire, yasaklara “dur” demek istiyorum. Sadece kendim için değil bütün insanların özgürlüğü için buradayım. Burası park olarak kalsın hatta daha da genişletsinler çünkü burası bize yetmiyor. Her yere bina yapmayı bıraksınlar istiyorum. Bunun dışında bir feminist olarak kimsenin benim bedenime ve kararıma karışmasını istemiyorum. Eşcinseller görülsün, hakları tanınsın, translar artık öldürülmesin istiyorum. İşçilerin hak ettikleri ücret ödensin istiyorum. Kürdü, Türkü ve Ermeni ile hep beraber mücadele etmeliyiz. Herkesin direnişi olmalı bu. Bu bir halk direnişi ve bütün ezilenler ve ötekileştirilenler tanınsın, görünsün istiyorum.

Gül Uğurlu, İstanbul Üniversitesi öğrencisi

Normalde hiçbir örgüte üyeliğim yok ve daha önce hiçbir eyleme katılmamıştım. Sadece Gezi Parkı için okulda toplanıp buraya gelmiştik. Çok güzeldi, memnun kalmıştım. Daha sonraki gün Taksim’e sadece gezmek için geldim ve polis gazını yedim. Polislerin insanlara karşı nefretini gözlerimle gördüm. Aslında polis gazını yedikten sonra buraya geldim. İnsanları kendileri teşvik etti. Bu kadar kalabalığın oluşmasının sebebi polislerden kaynaklandı. Bu kadar müdahale etmeseydi, belki birlik içinde olamayacaktık. Buraya polis gazından korkan da korkmayan da geliyor. Bundan sonra eylemlere gidebilirim, artık geliyorum da zaten. Polisler olaylara gerçekten çok vahşice müdahale ediyor. Hiç yalan haber falan yok. Hepimiz her şeyi gördük. Bunlardan sonra ben de katılmaya başladım. Ağaçlar yıkılmasın diye başladık ama Tayyip ne zaman gidecek diye düşünmeye başladık. Yasaklar nasıl engellenir diye kafa yorarken insanlar mücadeleye başladı ve umut oldu. Biz de dedik ki özgür olabiliriz. Yasaklar sigara ile başladı, içki yasağına kadar gitti, kürtaj yasağını getirdi. Onun hiç ilgilendirmeyecek konulara girdi. İçki kullanmayan biriyim ama içki yasağına karşıyım. İnsanların içkisi beni hiç ilgilendirmiyor, bu Tayyip’i de ilgilendirmiyor. Bundan sonra benim umudum var. Gezi Parkı kesinlikle genişletilmeli.

Nur Üstündağ, İstanbul Üniversitesi öğrencisi      

Perşembe günü destek olmak için geldik hatta gece de burada kaldık. Polis çok sert müdahale etti. Cuma gününden beri çatışmanın içindeyim. Polis için aşırı güç kullanıyor demek bile az kalır. Aşırı güç diye bir şey yok, çünkü karşı tarafta güç yok. Cuma günü örgütlü olmayan halk neler oluyor diye bakıp birlik oldular. Cuma gününden beri savaş veriyorlar cumartesi günü de meydanı kazandık. Basit bir şey olarak başladı ama çok büyük bir şeye dönüştü. Hiç kimsenin tahmin edemeyeceği çok bütünleştirici bir durum oldu. Bundan sonra alanın mümkünse onlar korumasın biz yeterince koruyoruz. Burası bir eğitim merkezi, bir buluşma yeri olsun istiyorum. Önceden hiç buraya gelmemiş olan ben ve benim gibiler buranın müdavimi olacak.

Azra Nihan Aykanat, İstanbul Üniversitesi öğrencisi      

Cuma gününden beri alanlardayım. Perşembe günü müdahale olunca Cuma günü buraya geldik ve polisin biber gazı ile karşılaştık. O günü gece geç saatlere kadar biber gazını yiyip geri kaçıp sonra tekrar alana çıkıp tekrar biber gazı yiyip geri kaçarak geçirdik. Bir de o gün bizi biber gazından Beyoğlu Starbucks kurtardı. Hep kapılarını kapattığı söyleniyor, bu yüzden belirtmek istedim. Bu eylemlerin böyle bir şeye dönüşeceğini düşünmedim. İlk geldiğimde kapalıyım diye “nasıl yani” diye düşünenler oldu. Herkes fotoğrafımı çekmek istedi. Ama bu Gezi Parkı sonuçta ve hepimizin savunması gereken bir yer. Gezi Parkı ve ağaç olduğu için herkes daha farklı bakıyor mesela içki yasağından dolayı olsaydı ben gelmek istemezdim. Ama mevzu ağaç olunca herkes gelebiliyor. Tabi buraya getiren şey beni sadece ağaç değil. Çadırlarında uyuyanların baskın ile karşılaşması ve bizim de polis gücünü görmüş olmamızdı. Olayı ağaca indirgemeye çalışıyorlar, başta öyleydi ama sonrasından yaşananlar polisin ve hükümetin baskıcı tutumuna karşıydı. Bir gece kaldım parkta ve insanların yardımlaşma durumu o kadar güzeldi ki. O yüzden bu alan hep böyle kalsın.

Fatih, hayat okulu öğrencisi

Polislerin attığı biber gazlarından bir tanesini aldım üstünü okudum. 45 derece açı ile atmaları gerektiği yazıyor ama üzerimize doğru atıyorlar. Bu yanlış. Bir de plastik mermi kullanıyorlar. Polisler bize şiddet uyguladığı için biz de karşılık vermek zorunda kalıyoruz. Bu alanı korumak için buradayız. Aşağıda barikat kurduk orayı geçmemeleri için nöbetteyiz. Ağaçlar yıkılmasın ve park bu şekilde kalsın Ne güzel hali bu zaten.

Diren İnanç, Yeditepe Üniversitesi öğrencisi

Yaklaşık 9 gündür buradayım. İlk önce gasp edilen haklarımızı almak ve yeşili özlediğimiz için buradaydım. Daha sonra devlet terörüne karşı burada oldum. Katlanan bir birliktelik oldu ve destek vermek istedim. Buranın halkların kardeşliğine gebe bir park olacağını düşünüyorum.

Mustafa Bolibonaz, Müjdat Gezen Tiyatro Bölümü öğrencisi

Haklarımızı korumak, insanlara destek olmak için buradayız. Bu alanda beni tutan şey doğaya ve inşalara yapılan haksızlık, sonrasında ise yaşam analarımızın daraltılması. Siyasi olarak bir şeyimiz yok aslında. Neler olacağına dair bir netlik yok ama düzeleceğine inanıyoruz. Talepler karşılanan kadar burada direneceğiz.

Hazal Demir, Haliç Üniversitesi öğrencisi

Hükümetin bu zamana kadar bizden aldığı ve almaya çalıştığı şeyler için buradayım. Bu artık milli mücadele haline geldi. Ben de burada olmak zorunda hissediyorum kendimi. Nereye kadar giderse oraya kadar burada durmayı düşünüyoruz. Parka yapmak istediklerini yaptırmayacağız. Burası park olmaktan ziyade halkın mücadelesine dair bir yer olabilir.    

Cem, havayolu çalışanı

Beş saattir buradayım. Çünkü daha önce ülke dışındaydım. Bir ağaçla başladı olaylar sonra bu noktaya geldi. Yapılanlardan dolayı Başbakanı protesto etmek için geldik. Eniştem Ermeni, anne tarafım Rum, babam Türk ama tek pasaportum var. Ben gurur duyuyorum kırımızı beyazın altında. Yunanistan bayrağı da getirdim. Hepimiz aynı topraklarda yaşıyoruz. Hepimiz demokratik bir ülke istiyoruz. Konuştuğumuz zaman korkmayacağımız bir ülke istiyoruz. Bu parkın bundan sonra herkesin düşüncelerini yansıtan bir yer olmasını istiyoruz.

Murat, çalışan

İnsanlar bir şeylere sabretti ancak düzelmeyeceğini anlayınca çok küçük bir kıvılcım yeterli oldu. Benim en çok düşündüğüm şeylerden biri de sonrasında ne olacağı. Herkesin katılabileceği çoğulcu bir demokrasi ve hiç kimsenin baskı altında tutulmayacağı, hayırlardan ziyade evetlere yer olan bir ülke istiyoruz. Seçim olursa kime oy vereceğimi bilmiyorum çünkü hiçbirine sempati duymuyorum. Aşırı liberal biriyim ve Türkiye’de liberal boşluğu olduğunu düşünüyorum. Kürtlerin, Ermenilerin ve diğerlerinin de haklarını savunuyoruz ancak bu ülkede cinsel ayrımcılığa uğrayan insanların da haklarını savunmalıyız. Ben bu güzel kalabalıktan bir şey çıkacağına dair umutluyum. Bu alan kesinlikle aynı kalmalı. 17 yıldır buraya geliyorum, 5 yıl boyunca Taksim’de çalıştım. Bir şeyleri silmek bizi daha düzgün bir insan yapmıyor. Bir şeyleri hatırlamak ve onlarla büyümek çok önemli.

Lemide Üzer, otel çalışanı

Buradaki direnişi destekliyorum. İş çıkışında her gün geliyorum. Çünkü özgürce yaşamak istiyorum. Birey olarak yapacağım hiçbir şeyi birisinin söylemesini istemiyorum. Bu alan böyle kalsın. Buraya gelip, bu havayı soluyup, buradaki insanların birbirine davranışı görüp de etkilenmeyecek birini tanımıyorum. Keşke siyasiler de gelseler buraya e buradaki havayı bir solusalar. Eminim dünya değişir. Gelmezler tabi. Ben dünyada sorun çıkaran insanların kendi doğrularını başkalarına dikta eden insanlar olduğunu düşünüyorum. Herkesin doğrusu başkadır ve herkes kendi doğrusunu yaşamakta özgürdür. Bunu bize vermezlerse biz de alırız.

Mehtap Yavuzdoğan, öğretim görevlisi

Bu olanlar bir ağaç davası değil, insanların 10 yıllık birikimlerinin bir göstergesi. Umarım en kısa zamanda sonuca ulaşacak. Bu alan böyle kalabilir, şu anki hali gayet iyi. Gezi Parkı’na çok gelen biri değildim ama şu ağaçlara dokunmasınlar.

Neslihan Güğümcü, üniversite öğrencisi

31 Mayıs’tan beri alanlardayım. O gün bu yana da ara sıra parka geliyorum. Buradaki insanların mücadelesi bizim mücadelemiz. Kendi başımıza inisiyatif almak beni buraya çeken şeylerden biri. Burayı genişletebiliriz bence. Daha aktif kullanılabilir burası, Türkiye’de parkların kullanımı çok aktif değil. Bunun sebebi belediyelerin parkları terk etmiş olması. Belediyenin çok etkin bir şekilde insanları parklara çekmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü tüketim mekanlarına doğru bir yönlendiriş var. Bu alan zaten insanların üretim yeri haline geldi. İnsanlar yaşamayı, çimlerde oturmayı öğrendi. Olaylardan uzakta yaşayan insanlar için resmi kurumların bir şeyler yapması gerekir, insanları buraya çekmek için.

*Bianet

Editör: Wan Haber