Tunceli'nin Hozat ilçesindeki fişleme iddialarının ardından intihar ettiği iddia edilen Emniyet Amiri Çağlar Şan'ın annesi Neriman Şan, oğlunun kesinlikle intihar etmiş olamayacağını belirterek, "Oğlum yıllarca eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'i, Başbakan Erdoğan'ı, şimdiki Cumhurbaşkanını korumuş biri. Onlar benim oğluma canlarını teslim ettiler. Ama benim oğlumun canını kimse koruyamadı Hozat'ta" dedi.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Tunceli İli Hozat İlçesindeki Fişleme İddialarının Araştırılmasına İlişkin Alt Komisyon, söz konusu olayla ilgili intihar ettiği iddia edilen emniyet amirinin eşi Aslı Şan ile annesi Neriman Şan'ı dinledi. Neriman Şan, oğlunun asla intihar etmiş olamayacağını belirterek, ölüm olayına ilişkin şüphelerini dile getirdi. Şan, oğlunun İstanbul'a dönmek için açtığı aile biriliği ile ilgili davayı kazandığını, 9 Kasım'da çıkan tayin kararının ise oğluna bildirilmediğini söyledi. Oğlunun fişleme olayı ilk çıktığında iddiaların kendi dönemine ait olmadığı için çok rahat olduğunu belirten Neriman Şan, "Son üç gün, çarşamba, perşembe, cuma oğlumun sıkıntıları başladı. Savcılar dosyaları teslim edince sıkıntıları başladı" dedi.
Oğlunun perşembe günü telefonda kendisine müfettişlerin gelmediğini, ifade vermediğini ancak açığa alınacağını söylediğini belirten Neriman Şan, "Müfettişler gelmeden açığa alınacağını oğluma kim söyleyebilir, o yetki kimde var?" diye sordu. Cuma günü oğlunun ifadesinin alındığını belirten Neriman Şan, "Oğlum, 'Ben şu anda meslekte değilim. Ben meslekten geçtim zaten; olan mesleğimle olsun, beni hapse atacaklar' dedi. Benim oğlum üzerinde bu tehdit kim tarafından oluşturuldu, bunu merak ediyorum" diye konuştu.
Oğlunun telefonda kendisine, "Anne burada çok şey oluyor, benim üzerime yıkacaklar, bu pislikler benim başıma kalacak" dediğini belirten Neriman Şan, "Daha müfettişler gelmeden bunu bana söyledi. Müfettişler son noktaydı zaten. Ayrıca neden ifade alınırken içeri yazıcı alınmadı? Tek başına ifade alıyorlar. Ben ne bileyim müfettişlerin ne sorduğunu?" dedi.

"BU BİR CİNAYETTİR"
Oğlunun iki not bıraktığını ancak bu notların kendilerine verilmediğini belirten Neriman Şan, "Hozat'taki bir memur fotokopisini almış bu notun. Evinin adresini yazmış, 'Eşimi, kızımı, annemi, babamı, kardeşimi çok seviyorum. 14 yıl şerefli ve onurlu bir meslek hayatım oldu. Bunu yapmaya mecburum' yazmış. 'Mecburiyet' kelimesi çok önemli. Bu, kendini öldürmeye zorlamaktır, bu bir cinayettir" diye konuştu.
Çağlar Şan'ın Cemil adında bir komiserle birlikte yaşadığını belirten Neriman Şan, olayın ardından eve giden Cemil komiserin kapıyı neden anahtarı ile açmayıp, çilingir çağırdığını da merak ettiğini söyledi. Neriman Şan, "Birlikte yaşadığı insanda anahtar olmaz mı? Cemil komiser kapı açılmayınca kapıyı kırıp girebilirdi. Neden bu kadar emindi ki savcıyı alıp gitti" dedi.

"OĞLUM SUSTURULDU"
Oğlunun valizi ve kişisel eşyalarının hazırlanmış olduğunu belirten Neriman Şan, "Uçak şirketlerinin araştırılması için dava açtım. Benim yerimde hanginiz olsa bunu düşünürsünüz. Suçlu olmadığını biliyor ama kendini öldürüyor, var mı böyle bir şey. Benim oğlum susturuldu. Benim oğlum hard diskti, silemezlerdi. Bir yerlere ulaştı, görmemesi gereken şeyleri gördü. İstanbul'a tayin olan biri orada konuşabilir diye düşündüler. Bu kadar sağlam karakterli biri, yıllarca eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'i, Başbakan Erdoğan'ı, şimdiki Cumhurbaşkanını korumuş biri. Onlar benim oğluma canlarını teslim ettiler. Oğlum da onları canı pahasına korudu. Ama benim oğlumun canın kimse koruyamadı Hozat'ta" diye konuştu.
Oğlunun her zaman 'İntihar güçsüz insanların yapacağı bir iş ve Allah katında çok günah' dediğini, bunu söyleyen bir insanın intihar etmiş olamayacağını yineleyen Neriman Şan, "Bana kimse bunu inandıramaz" dedi.

"10 GÜN SONRA İSTANBUL'DAKİ EVİNE HIRSIZ GİRDİ"
Olaydan 10 gün sonra oğlunun İstanbul'daki evine hırsız girdiğini ve sadece oğlunun Hozat'tan gelen eşyalarının karıştırıldığını belirten Neriman Şan, "Başka bir şeye dokunulmamış. Bu bize bir gözdağı mıydı? Veya benim oğlum ne biliyordu? Korktukları neydi?" diye sordu.
Neriman Şan, tek el silah sesi duyulduğunu ancak kimsenin merak edip bakmamasının dikkat çekici olduğunu belirterek, "Orada yaşayanlar tek el silah sesinden bahsediyor. Neden kimse duymadı, kimse kapıyı açmadı? Otopsi Malatya'da yapılmış. Ama 'intihar' denileceğine eminim. Ben tekrar dava açıp otopsi istedim. Ayrıca Neden Elazığ'a götürmediler de Malatya'ya götürdüler? Oğlumun son 12 gün attığı her adımı istiyorum. Kimler ziyaret eti, kimlerle konuştu. Hükümet konağı ile lojman arasında bulunan kameraların eğer temizlenmediyse izlenmesini istiyorum. Cemil Komiser lojmana kaçta gitmiş, o kadar morali bozuksa Cemil Komiser neden oğlumu evde bırakmış" dedi.

"EŞİM, KIZINDAN VAZGEÇMEZDİ"
Çağlar Şan'ın Bahçelievler Emniyet Amiri olan eşi Aslı Şan da, eşinin öldürüldüğüne inandığını belirterek, olay günü yaşadıklarını anlattı. Aslı Şan, "Birbirimize telefon ettiğimizde merak etmemek için meşgule almak konusunda anlaşmıştık. Sürekli aradım ama meşgule almıyordu, açmıyordu. Çok merak ettim. Hozat İlçe Emniyet Amirliği'ni aradım, 'Lojmana bakın' dedim. Cemil Komiser'e söyledim, 'Ben gidip bakayım' dedi. Aradan birkaç dakika geçince aradım, Cemil Komiser'in gittiğini söylediler. Cemil Komiser'in numarasını alıp aradım, açmadı. Sonra açıp 'Çilingir çağırdım, bekliyoruz' dedi. Sonra Cemil Komiser de telefonunu açmadı. Sonra açtı, 'Hastanedeyiz Çağlar fenalaşmış, Herhalde ilaç içmiş' dedi. Birden söyleyemedi. Çağlar'ı telefona istedim veremedi. 'Silahla ilgili bir şey var mı?' dedim. 'Evet amirim' dedi. 'Nerede?' dedim, 'Kafasında' dedi. Sonrasını hatırlamıyorum" dedi.
Bir gün önce eşinin telefonda ağladığını söyleyen Aslı Şan, "Her şeyden geçer, kızından vazgeçmezdi, iki kere daha düşünür, bunu yapmazdı. Benim babam da polisti, İstanbul'da şehit edildi. Çağlar bana 'Ben senin hem babanım, hem kocanım, hem kardeşinim' derdi. 'Kızımız babasız büyümeyecek Aslı' derdi. 15 gün önce bunları söyleyen insan neden yapsın ki diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"SORUŞTURMA İSTEMİŞ"
Eşine müfettişlerin isnat ettiği suçu sorduğunu ancak 'söyleyemem' cevabını aldığını belirten Aslı Şan, "Hep 'işim var, kapat, sonra görüşürüz' diyordu. Çağlar Hozat'a gittiğinde orada bir takım belgelerin eksik olduğunu belirterek, görevliler hakkında soruşturma açılsın diye yazı yazıyor. Ben bunun ne hakkında olduğunu bilmek istiyorum. Bana 'Tüm sorumluluk bana ait diye kaymakama yazı yazmak zorundayım' dedi. Ayrıca istifa etmesiyle ilgili dilekçesi yok. İstifa edecek olan insan, zaten İstanbul'a tayin edilmiş, İstanbul'da ederdi, Hozat'ta uğraşmazdı" dedi.
Aslı Şan, eşinin tayin kararının 9 Kasım'da çıktığını, bunu tesadüfen kendisinin 12 Kasım'da öğrendiğini ve eşine söylediğini belirterek, "Çağlar'a ben haber veriyorum. Hemen bildirmiyorlar" dedi.

"İSTANBUL'A GELMEM ÇÖZÜM DEĞİL"
Eşinin sadece sıkıntıda olduğunu, 'onurumla, gururuma oynadılar' dediğini ancak buna kimlerin sebep olduğunu söylemediğini anlatan Aslı Şan, "Çok ketumdu. Ben de intihar ettiğini düşünmüyorum; etse de ettirildi. 'Başım belada, beni hapse atacaklar' dedi. Herkes buna telkin ettiyse, baskı yaptıysa, bu baskıyı yapanlar kimler? Oradaki herkes 'Biz böyle bir şey söylemedik' diyor. Ben 'İstanbul'a geleceksin' dedim. 'İstanbul'a gelmem çözüm değil ki, anlamıyorsun' diyordu" şeklinde konuştu.
Anne Neriman Şan da, Hozat'taki polis memurlarının oğlu Hozat'a ilk gittiğinde 'Bu amir çok titiz, başımızı yakacak' dediklerini duyduğunu anlattı. Neriman Şan, "Kim bu başın yanmasından korkanlar?" diye sordu. Neriman Şan, milletvekillerinin sorusu üzerine 'Başımızı yakacaklar' diyenlerin 'Terörle Mücadele Şubesi'nden' olduğunu da söyledi.
Neriman Şan'ın, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'e, "Oğlumu en son siz gördünüz, nasıl bir psikolojisi vardı?" diye sorması üzerine Aygün, "Çağlar'ı cuma günü gördüm, son derece moralli, benim esprilerime espriyle cevap veriyordu. 'Ben ortaya çıkardım, bizim üzerimize kalıyor' dedi. Gerçekten de ölümden iki gün önce 10 fişi teslim ettiğini gördüm. Mantık dışı bir ölümle karşı karşıyayız" dedi.

"UCU KİME DOKUNURSA DOKUNSUN"
Anne Neriman Şan, oğlumun tayin tebliğini kimin geciktirdiğinin de bulunmasını isteyerek, "Tebliğ olsa, ifadesini bile almayabilirlerdi. Onlar benim dünyamı kararttılar. Tapardım ben oğluma. Hayatımı yaktılar. Akademiden beri örnek öğrenciydi. Üstün başarıları var. Çağlar'ın ikinci çocuk planı vardı. Güle oynaya gitti üç gün içinde ne oldu?" dedi.
Neriman Şan, Tunceli İl Emniyet Müdürü Hayati Yılmaz'ın oğlu ile daha önce üç yıl birlikte çalıştığını belirterek, "Oğlum tayini Tunceli'ye çıkınca Hayati Yılmaz'a 'Dava açtım, geri dönebilirim, mümkünse beni ilde bekletin, ilçeye verirseniz ben döndüğümde ilçe boş kalır' demiş. Bu ricasına rağmen Hozat'a vermiş. Bize başsağlığı bile dilemedi, kınıyorum. Çocuğuma bir bayrağı çok gördü. Herkes çocuğumu yalnız bıraktı, şimdi de üç maymunu oynuyorlar. Görmedik, duymadık diyorlar. Benim oğlum intihar etmeye karar verse üzerinde eşofmanla lojman odasında yapmazdı. Resmi kıyafetini giyer, odasında intihar ederdi" diye konuştu.
Alt Komisyon Başkanı Mehmet Metiner de, "Ucu ister yereldekilere, ister daha üsttekilere uzansın, örtbas edilmeyecek. Bir insan söz konusu. Bu davanın peşini bırakmayacağız" dedi.
(MÜG-CC-Y)

09.01.2013 18:03:30 TSI

Editör: Wan Haber