İSTANBUL - Göktürk 2 uydusunun Çin'den fırlatılması nedeniyle ODTÜ Kampüsü'nde düzenlenen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı tören öncesi protesto gösterileri olmuş, polis öğrencilere tazyikli su ve gazla müdahale etmişti.

Çıkan olayların ardından ODTÜ Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, “Yerleşkemizde yaşanan şiddeti kınıyoruz. Üniversite yönetimi olarak, şiddet içermeyen, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan, eğitim-araştırma faaliyetlerimizi engellemeyen ve çevreye zarar vermeyen protestoları özgürlük ortamının parçası olarak görüyoruz” denildi.

ODTÜ’de yaşananlarla ilgili ilk tepki geçtiğimiz Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri’nden geldi.

Öğretim üyeleri yaptıkları açıklamada “ODTÜ'lü öğrencilere, meslektaşlarımıza ve çalışanlara söz konusu olaylar nedeniyle büyük geçmiş olsun der, ODTÜ yerleşkesinde yaşanan şiddeti ve şiddete vesile olanları kınadığımızı bütün kamuoyuyla paylaşırız” görüşüne yer verildi.

'MOLOTOF KOKTEYLİ ÖĞRENCİLERLE ANILMAMALI'
İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi Rektörlüğü’nden dün yapılan açıklamada ise öğrencilerin protestosuna tepki gösterilerek, “Türkiye'nin uzay bilimleri ve teknolojileri alanında gösterdiği tarihi başarının, ODTÜ yerleşkesinde bazı öğrencilerin şiddet eylemleriyle gölgelenmeye çalışıldı. Öğrencilerin tek protesto aracı, eleştirel fikirleri olmalı, taş, sopa ve molotof kokteyli öğrencilerle anılmamalıdır. Kavga ve şiddet hiçbir fikre hizmet edemez ve hiçbir fikir hedeflerine bu yöntemlerle ulaşamaz” denildi.

'POLİS ŞİDDETİNİ KINIYORUZ'
Üniversite rektörlüklerinden dün yapılan açıklamaya karşı bugün aynı üniversitelerde görev yapan öğretim elemanları, ortak bir bildiri yayımlayarak üniversite yönetimlerinin yaptıkları açıklamaya kesinlikle katılmadıklarını ifade ettiler.

Öğretim elemanlarının ortak bildirisinde şu görüşlere yer verildi:

"ODTÜ'de yaşanan olaylarda öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetini kınıyoruz. ODTÜ'lü meslektaşlarımızın tüm ifadelerine rağmen, söz konusu açıklamayı yapan üniversite yönetimlerinin, polisin olayları başlattığı, olayların ilk aşamasından itibaren iyi niyetli davranmadığı ve orantısız güç kullandığı gerçeğini göz ardı etmelerini manidar buluyoruz.

Polis şiddeti karşısında tek vücut olarak tepki gösteren ODTÜ'lü meslektaşlarımızın ve öğrencilerin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Üniversitenin özgürlüğü sadece öğretim elemanlarının araştırma ve ifade özgürlüğünden ibaret değildir. Öğrencilerin düşünce, ifade ve protesto özgürlükleri de üniversite ortamının ayrılmaz bir parçasıdır.

Türkiye'de son yıllarda öğrenciler üzerinde artan baskılara sessiz kalan, akademik özgürlüklere yapılan müdahaleler karşısında susan üniversite yönetimlerinin, iktidarı elinde tutanlara hoş görünmek maksadıyla yaptıkları açıklama, akademi tarihine kara bir leke olarak düşmüştür.

Üniversiteler, iktidarların böbürleneceği projeler üreten, şirketlerin taşeronu gibi çalışan, kâr hedefine odaklanan imalathaneler değildir. Akademinin vazgeçilmez görevlerinden biri de, hiçbir baskı altında kalmadan, toplum ve iktidarı sorgulamak, bunlar hakkında bilimsel ve eleştirel görüşlerini dile getirmektir.

Üniversiteler, güçlünün karşısına bilgi, bilim ve özgürlükçü düşünce ile çıkabilmelidir. Araştırma alanı fark etmeksizin akademik özgürlükler bir bütündür. Akademik özgürlüklere saygı gösterilmeyen kurumlarda, nasıl kullanılacağı ve neye hizmet edeceği sorgulanmaksızın üretilen bilginin, toplumlar üzerinde yıkıcı etkileri olabileceğini tarih bizlere birçok defa göstermiştir.

Bugün, baskıcı politikaların ana hedefi haline gelmiş olan ODTÜ'lü akademisyen ve öğrencilerin yanında yer almak, akademi ve demokrasi tarihi açısından vazgeçilmez bir sorumluluktur. Basit iktidar hesapları ve ikbal kaygıları ile ODTÜ'ye karşı tavır alan üniversite yönetimleri ve bu yönetimleri destekleyenler veya bu politikalar karşısında sessiz kalanlar, bu davranışlarının hesabını, akademik özgürlükler ve demokrasi tarihi önünde vermek zorunda kalacaklardır." bianet

Editör: Wan Haber