Van Doğa ve Çevreyi Tarihi, Kültürleri Koruma ve Yaşatma Derneği (Mina-Der) Başkanı Adil Kutay, kentte 1980 yılından itibaren yapılan göçlerle birlikte Van’ın gelişi güzel büyüdüğünü ve çevresel sorunları da beraberinde getirdiğini ifade ederek, “Doğa insana değil, insan doğaya muhtaçtır” dedi. 

Van’da yeni kuruluna Mina-Der, düzenlediği ilk basın toplantısı ile hem derneklerini tanıttılar hem de Van’ın bozulan doğasını ile ilgili açıklamalarda bulundular. Basın metnini okuyan Mina-Der Başkanı Adil Kutay, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en eski ve en önemli kentlerinden birisi olan Van’ın 1980'den sonra kırsal alanlardan yapılan göçlere bağlı olarak hızla büyüdüğünü belirtti. Bu nüfus artışı ile kentin imara açılmayan tarım alanlarının doğru plansız ve gelişigüzel bir şekilde genişlemesinin, pek çok çevresel sorunu da beraberinde getirdiğini anlatan Kutay, “Kent yaşamını ve halk sağlığını olumsuz yönde etkileyen, çoğunlukla alt yapı eksiklikleri, göl seviye değişimi, planlama hatası ve yanlış arazi kullanımı ile ilgilidir. Kent içinde selleşme ve su birikintilerine yol açan kar ve yağmur sularını yer altından kent dışına tahliye edecek kolektörler yeterli sayıda değildir. Kanalizasyon ağı ise yetersizdir. Biz doğayı ve çevreyi korudukça doğa da bizleri korur. Havaya, suya, toprağa karışan kimyasal atıkları doğayı etkiliyor. Bu artıkların çoğalması insan sağlığını bozuyor. Kısaca çevre sorunları, sağlımızla yakından ilgili bir konudur. Ayrıca bizler, doğanın ekolojik dengesini bozarak ve çevreyi kirleterek, kendi yaşamımızı kirletip, zorlaştırmakla kalmayıp pek çok canlı türünün ve onların temel yaşam maddelerinin de yok olmasına neden olduğumuzu bilmek durumundayız” dedi.

“HERKES ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRMELİ”
Her bireyin, yaşanan olumsuz çevre sorunlarına karşı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ya da hiç değilse kalanı korunması için çaba göstermesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Kutay, şunları söyledi:


“Kayıtsız kalarak gerekli önlemler alınmadığı takdirde insanlığın geleceğinin de karanlık olacağı unutulmamalı ve bilinmelidir. Bir diğer sorunumuz, Tarihi değer ve kültürümüzle ilgilidir. Tarih araştırmacıları, insanın kendisine ilişkin gerekli olan bilginin bir zaruret olduğunu kavramıştır. Çünkü insanın kendi öyküsünü bilme ihtiyacının doğal bir hal olduğu düşünülür. Kendini bilme, kendi kişisel özelliklerini tanımlama ve öteki insanlardan ayıran özelliklerini kavraması demek olmayıp, insan olarak insanın ve insanlığın kültürlenme süreci esnasındaki yapısını bilmesi daha anlaşılır olacaktır. Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür demek yanlış olmayacaktır. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Yanı bir toplumun sosyal yapısına yön veren ve o topluma kişilik kazandıran değerler bütünüdür. Bütün bu değerlerin yeniden yaşatılması için Kültür Bakanlığının biraz olsun ilgi duyması durumunda turizme açık hale gelecektir. Buda kentimizin esnaf ve ticari yapısına büyük katkısı olacaktır. Bir diğer önemli nokta ise İnanç turizmidir. İslam ve Hıristiyan inancına ait medeniyetlere ev sahipliği yapan ilimiz, inanç turizmi potansiyeli açısından önemli bir merkez konumundadır. Üzerinde barındırdığı; Hüsrevpaşa Camii, Akdamar Kilisesi, Kaya Çelebi Camii, Çarpanak Kilisesi gibi önemli eserlerimiz vardır. Gerek Bakanlıklarımız şehrin idari amiri seçilmişlerimiz (belediye) STÖ’lerimiz el ele vermesi durumunda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını birlikte görebiliriz. Tarih birçok şeye tanıklık etmiştir şimdi ise birlikte hareket etmenin başarısını tatmak istediğimizi yüksek sesle dillendiriyoruz. Doğa eşittir insan, insan eşittir doğadır. Tarih, kültür bilinci toplumumuzun ruhu ve geleceğidir, heba etmeyelim. En iyi şekilde hep beraber yoğuralım ki yaşadığımız kentimiz, ülkemiz ve dünyamız güzelleşsin. Başarabileceğimize inanıyoruz. İnsanlarımızın ve ülkemizin amansız yarası olan 30 senelik çatışmalı ortam bugün birlikte hareket etme cesaretini göstermesinden dolayı barış iklimine doğru bir ışık belirmiş ise yürekten destekler başarabilmesi için tüm insanların katkı ve desteklerini esirgememesini dileriz. Bu bizler için kıymetli bir örnek başarabilmemizin mihengi olmalıdır.”

Editör: Wan Haber