Ancak ortak bir standardı olmayan helal gıda konusunda kafalar bir hayli karışık. Onlarca kurumun farklı kriterlerle verdiği sertifikalar “Bu sertifikaya sahip olmayan ürünler haram mı?” sorusunu akıllara getiriyor…

Yakın zamana kadar bir gıda ürününün güvenilirliğini ve sağlıklı olup olmadığını anlamak için TSE belgesine bakılırdı. Ancak İslam Konferansı Teşkilatı ve İslam Fıkıh Akademisi’nin çalışmalarıyla 4 Temmuz 2011’de yürürlüğe sokulan Helal Gıda Sertifikası ile işler bir anda değişti. Artık tüketicilerin birçoğu, alacağı gıdaların üzerinde Helal Gıda Sertifikası’nı arar oldu.

Gazeteci-yazar Fikri Türkel, bu tartışmanın ve sertifika ihtiyacının bir dini refleks üzerine ortaya çıktığını belirtiyor. Türkel, Helal Gıda Sertifikası’nın Türkiye’de dernekler ve vakıflar tarafından verildiğine de dikkat çekerek, bu sertifikanın devlet denetiminde verilmesi gerektiğini kaydediyor ve şunları söylüyor: “Helal Gıda Sertifikası dini bir refleks üzerine oluşan bir şey. Fakat şu anda ele alınış biçimi genelde ‘böyle bir potansiyel var, bu potansiyeli değerlendirelim’ deniyor. Böyle olunca dindeki öz kayboluyor. Oysa bu bir standart meselesi. Helal Gıda Sertifikası’nın sadece ette değil, tüm gıda ürünlerinde olması gerekir. Bu sertifikayı dernekler ve vakıflar veriyor. Bu tamamen doğaçlama gelişen bir durum.”

Kurumlar bu duruma ne diyor?

Peki tüketici için kullandığı ürünün Helal Gıda Sertifikası’na sahip olması ne derece önemli? Helal Gıda Sertifikası olmayan gıdalar haram mı? Daha da önemlisi sertifika alan ürünlerle almayan ürünler arasında nasıl bir adil rekabet ortamı yaratılıyor? Konunun bu en can alıcı sorularını sektörün önde gelen isimlerine yöneltirken bir taraftan da DORinsight’ın Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği araştırmayla tüketicilerin Helal Gıda Sertifikası’na yaklaşımını ele aldık. Gelin önce DORinsiht’ın dergimiz için hazırladığı “Helal Gıda Sertifikası Araştırması” sonuçlarına bir göz atalım.

3-607.jpg

Tüketici “helal gıda” istiyor!

DORinsight tarafından 7 Ağustos -10 Ağustos 2015 tarihleri arasında yapılan Helal Gıda Sertifikası Araştırması’na 18 yaş üstü, Türkiye temsili, A, B, C1, C2, D ve E sosyo-ekonomik segmente mensup 300 kişi katıldı. Araştırma kapsamında, Helal Gıda Sertifikası’nın bilinirlik düzeyi ve tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını ne ölçüde etkilediği soruldu. Araştırmaya göre, çalışmaya katılan her 10 katılımcıdan 8’i yani yüzde 82’si, tükettiği ürünlerin dini açıdan helal olmasına önem veriyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 62’si tükettikleri ürünlerin dini açıdan helal olduğuna inandıklarını belirtirken, katılımcıların yüzde 16’sı bu konuda herhangi bir fikri olmadığını söyledi. Yapılan araştırmada, neredeyse her 10 kişiden 9’u yani yüzde 89’u Helal Gıda Sertifikası’nı daha önce duyduğunu söylüyor. Katılımcılardan bu sertifikanın ne olduğunu yazmaları istendiğinde ise yüzde 65’i Helal Gıda Sertifikası’nı “İslami koşullara uygun hazırlanmış/kesilmiş ürünlere verilen sertifika” diye tanımlıyor. Yüzde 34’ü ise, “Dinen uygun görülmeyen ürün içermeyen gıdalara verilen sertifika” şeklinde açıklıyor. Her 10 katılımcıdan 8’i Helal Gıda Sertifikası’na sahip olmasının o ürünü tercih etmelerinde olumlu yönde etki ettiğini belirtiyor. Ayrıca her 4 katılımcıdan 3’ü yani yüzde 75’i ise, Helal Gıda Sertifikası’nı “ihtiyaç” olarak görüldüğünü söylüyor.

Katılımcıların yüzde 51 et, tavuk, şarküteri gibi hayvansal ürünlerde Helal Gıda Sertifikası’nın olması gerektiğini düşünmekteyken, yüzde 18’lik bir kısmı ise bu sertifikanın hiçbir üründe olmaması gerektiğini düşünüyor.

Piyasa büyüdükçe rekabet artıyor

Peki, bu durum piyasada nasıl bir rekabet ortamı yaratıyor? Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, piyasada gıda ağırlıklı olmak üzere pek çok üründe belli hassasiyetleri olan tüketici için helal ürün sertifikasının önemli bir tercih unsuru haline geldiğini belirterek, “Bu hassasiyetleri yüksek olan piyasalarda bu tür sertifikalara sahip olan markaların olmayan markalar karşısında rekabet avantajı artmış durumda. Helal ürünler ve özellikle de helal gıda ürünlerine olan talep tüm dünyada hızla artış gösteriyor” diyor.

Sertifikalı ürünler fark yaratıyor

İnternet ve sosyal medyanın gelişmesi ve yaygınlaşması sonucunda tüketicinin piyasadaki gelişmelerden daha hızlı haberdar olduğunun da altını çizen Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, bu durumun tüketiciyi daha bilinçli ve sağlıklı ürünleri tercih etmeye yönlendirdiğini belirterek, “Dolayısıyla helal gıda sertifikalı ürünlere olan talebin artmasının, bu piyasada rekabeti sertifikalı ürünler lehine geliştirdiği söylenebilir. Özellikle din ve sağlık faktörleri sebebiyle bazı tüketicilerde ‘helal’ sertifikalı ürün arayışı artıyor” diyor.

Belirsizlik sertifika ihtiyacını doğurdu

Helal Gıda Sertifikası’nı veren Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer’e sertifika fikrinin nasıl oluştuğunu ve Helal Gıda Sertifikası’nın hangi kriterlere göre verdiğini soruyoruz. Büyüközer, fikrin günümüz koşullarında gıda, kozmetik ve sağlık ürünlerinin üretiminde kullanılan maddelerin belirsizliği üzerine toplumun dini inanç ve sağlığının güvence altına alınması için ortaya çıktığını belirterek, “Bugün, Müslümanların ister çoğunlukta, ister azınlıkta olduğu devletlerin çoğunluğunun bu görevi sağlıklı bir şekilde yüklenemediği dikkate alınınca, toplum adına bir kişi veya bir kurumun bu görevi yüklenmesi için bir zaruret olarak ortaya çıktı. Pazarda elma-armut seçer gibi, helal sertifika pazarı oluşmuşsa burada mutlaka bir yanlışın oluştuğu kabul edilmeli” diyor.

Kefalet sistemi ile sertifika alınabiliyor

Sertifika sürecinin kefalet sistemiyle işlediğini ve kendilerinin de bir kefalet kurumu olduklarını söyleyen GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, üreticinin bütün çalışmalarında kefilin isteklerine uymak ve kefile karşı şeffaf olmak zorunda olduğunun altını çiziyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Bu sistem bozulduğu anda da kefalet ortadan kalkar ve sertifika iptal edilir. Bu da, kefalet sorumluluğu nedeniyle anında üçüncü şahıslara ilan edilir.”

TSE’ye göre ‘helal gıda’ bir ihtiyaç

Konun bir başka muhatabı ise TSE… Kurumun Başkanı Sebahittin Korkmaz Helal Gıda Sertifikası hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklıyor: “Müslümanlığı kabul etmiş insanların inançları gereği yiyeceklerinin helalliğini garanti altına almak istemesi bir ihtiyaç. Alkol kullanmadan, eti helal ve kesimi İslami usulle yapılan hayvani veya bitkisel tabanlı katkı maddeleri yüzde 100 helal kabul edilir.”

Diyanet de TSE komisyonunda yer alıyor

Belgelendirme sürecinin TSE’nin web sitesi üzerinden yapılan başvuruyla başladığını ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da konunun uzmanları en az iki kişiden oluşan İnceleme Heyeti tarafından üretim yerlerinde yapılan denetim sonucu belge verildiğini anlatan Korkmaz, “Tespit sonrası değerlendirme olumluysa belgelendirmesi talep edilen ürünün özelliklerine bağlı olarak gerektiğinde ürünlerden numune alıyor ve ilgili laboratuvarlarda muayene ve deneyler yapılıyor. Nihai belgelendirme kararı ise bu komisyon tarafından verilir” diyor.

KAYNAK: Marketing Türkiye / Ali Cemal Karabudak

Editör: Wan Haber