Büyükelçiler için düzenlenen konferansa katılan başbakan örgüt diye nitelendirdiği cemaatin faaliyetlerinin yurt dışında anlatılmasını istedi büyükelçilerden…

 

“Daha düne kadar…” ile başlayan cümleler  kurmayacağım.

5o yıldır sırf Allah rızası için hareket eden insanları anlatmak haddime değil.

Ama varlık gayesi yaşatmak olan bir grubu, varlık gayesi öldürerek var olmak olan haşhaşilere benzetmek, en hafif tabir ile insafsız bir yaklaşım.

Her grubun içinde kötüler vardır elbette. Ama kötülerin en az olduğu grup olarak cemaati gördüm.

Abdurrahman Dilipak

Bir yazısında 50 milletvekilinin istifaya zorlanacağını yazmış.

Sonra 40 milletvekili ve 10 bakanın seks kaseti ile tehdit edilerek istifaya zorlanılacağını yazmış. Bu vesile  ile hükümeti zor durumda bırakacakmış cemaat.

Aklıma takılan soruyu sizinle paylaşmak isterim.

Bildiğim kadarıyla Dilipak cemaatten değil. Hatta cemaate ve mensuplarına nefret denebilecek duyguda olduğu herkesin malumu. Cemaatin de kendisinden pek hazzetmediğini tahmin etmek zor değil.

Madem cemaat yapacak bunları Dilipak’ın nasıl haberi oluyor. Ne zamandan beri cemaat sırlarını (!) Dilipak ile paylaşıyor?

E o zaman Dilipak bunları nerden biliyor diye sormak en doğal hakkımız. Kasetçiler arasında kendisi var gibi (!) anlatmasının bir anlamı olmalı değil mi?

 

Bundandır ki ikna olamıyorum,  devleti yıkma için cebri faaliyetlere girişeceklerine.

Ben onların ağzından hep Allah kelamı duydum…

Algı operasyonu diyordu bazıları, hükümete karşı yapılan operasyon için.

Asıl cemaate karşı yapılan kocaman bir algı operasyonu.

Olguları ve hukuku hiçe sayarak üstelik.

Önce ortaya söylentiler saçılıyor bir sosyal mühendislik çalışması olarak, sonra kürsülerden ifade ediliyor söylenmek istenen…

Dört beş ay önce başbakanın bir toplantıda cemaate atıfla “iki polis bir savcıyla terör örgütü ilan ederim” dediğini bir gazeteci arkadaşımdan duymuştum. Çok kızdım arkadaşıma. Benim başbakanım demez öyle dedim.

Bugün geldiğimiz noktadan geriye baktığımızda olmaz dediğimiz çok şeyin gerçekleştiğini hep beraber gördük maalesef…

Başbakanın cemaate etmediği hakaret, yapmadığı itham kaldı mı bilmiyorum.

Cemaat mensuplarına “çete,örgüt,inlerinden bulup çıkaracağız, paralel yapı,virüs, ajan,hain” dedi başbakan, ama sigara bile içmeyen insanlara Haşhaşiler demesinin vebalini nasıl öder Allah-u Alem…

Sn  Başbakan “bu örgütün gerçek yüzü anlatılmalı” dedi büyükelçilere.

160 ülkede  var olan okullar. Oldukları ülkelerde bizim bayrağımızı dalgalandıran, şimdiye kadar gurur duyduğumuz okullar. Hiç bir şey yapamasalar  “Türkiye” diye bir ülkenin olduğunu insanlara anlatan ve Türkiye’li  insanların ne kadar “iyi” olduklarını temsil eden okullar.

Adını-sanını bilmediğimiz, göster deseler haritada yerini bulamayacağımız ülkelerde Türkiye adına kurulanlar hani.

Benim asıl merak ettiğim elçiliğimizin olmadığı ama okullarımızın olduğu ülkelere cemaat tehlikesinin nasıl anlatılacağı. Dış işleri bakanlığı buna acil çözüm bulmalı.(!)

***

Dış Mihrak

ABD’de  bir internet sitesi Irak’ta ABD askerlerinin öldürdükleri Irak’lı sivillerin üzerine benzin döküp yaktığını fotoğraflarıyla haber yaptı. Kimse dış mihrak demedi.

Almanya’da çok büyük kitlelerin katılımı ile eylem yapıldı. Polis şiddeti haberleri geldi.

Merkel dış mihrak dedi mi duymadım.

Fransa cumhurbaşkanı Hollande’nin gayrimeşru ilişkisi medyaya düştü. (Fransız medyasının Türk medyası kadar bu haberi önemsemediğini okudum) Hollande olayla ilgili dış mihrak suçlaması yaptı mı kaçırmış olabilirim…

Hollande bunlarla uğraşırken onun politikalarını eleştiren vatandaşın biri, bir tır dolusu hayvan gübresini, Fransa Ulusal Meclisi’nin önüne boşaltarak eylem yaptı. Ve korkarım  Hollande gene dış mihraklardan bahsetmedi.

İspanyol prensesinin adı bir yolsuzluk soruşturmasında geçti. Acaba onlara da dış mihraklar tuzak kurmuş olabilir mi?

Dış mihraklar bütün planları bizim ülkemiz üzerine mi yapıyor acaba, bu işte bir gariplik yok mu sizce de?