Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, "Performansa dayalı ücret sistemi ve yükselmelerde ana kriter olarak performansın esas alınması zulüm ve işkençeden başka bir şey değildir. Nitekim daha önce bazı kamu kurumlarında uygulanması iyi sonuçlar vermediği gibi çalışma barışını da bozmuştur"dedi.
Bostan bir gazete yer alan "Memurun çalışma koşulları sil baştan değişecek. Hükümet 657'yi değiştirmek için çalışmaya başladı. İlk olarak KPSS'nin ortadan kaldırılması gündemde. Yükselmek için artık performans ana kriter olacak" haberine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bostan, "Abant Çalıştayı'nda performans değerlendirme sistemi hakkında Türk Kamu yönetiminin tarihsel gelişimine uygun olmadığı yönünde ortak karar alınmasına rağmen bu ve buna benzer haberler neyin nesidir? Performansa dayalı ücret sistemi ve yükselmelerde ana kriter olarak performansın esas alınması zulüm ve işkençeden başka bir şey değildir. Nitekim daha önce bazı kamu kurumlarında uygulanması iyi sonuçlar vermediği gibi çalışma barışını da bozmuştur. Bu sistem adil ve tutarlı bir sistem değildir. OECD ülkelerinde uygulanan performans sistemi bir çok sıkıntıların ortaya çıkmasına neden oldu. Nitekim yapılan araştırmalarda performansa dayalı ücretlendirme sistemlerinin personelin motivasyonunu istenildiği gibi pozitif yönde etkilemediği, şeffaflığın olmaması ve performansı ölçecek objektif kriterlerin bulunmaması sorunların başında gelmektedir" diye konuştu.
Son yıllarda Türkiye'de kamu çalışanlarının ücretlerinde yapılacak değişikliklere ilişkin temel öneri, performans ücretine geçilmesi olarak ifade edildiğini belirten Bostan, "Halen kamu kesiminde bazı kurumlarda performansa dayalı ücret sistemi uygulanmaktadır. Yöneticiler tarafından yapılan performans değerlendirmesi sonuncunda alınan puanlara göre çalışanların ücretleri farklı oranlarda artmaktadır. Bu uygulamanın hayata geçirildiği en önemli yer sağlık sektörüdür. Ancak burada yaşanan sorunları hepimiz çok yakından biliyoruz. Doktorlara muayene ettikleri hasta sayısına göre performans puanı veriliyor. Doktorlar da zaten yoğun olan iş yükü altında hastalara ayırdıkları süreyi azaltmak zorunda kalıyorlar. Ancak hiç kimse hastalıkla ilgili teşhis ve tedavinin doğru olup olmadığını sorgulamıyor. Sağlık personelimizin belirtilen performans kriterlerine ulaşabilmek için gösterdikleri insanüstü gayret ortadadır" dedi.
Hanefi Bostan, "Performansı kamu sektöründe neye göre belirleyeceksiniz? Örneğin 60-70 kişilik 100 kişilik birleştirilmiş sınıflarda eğitim hizmeti vermeye çalışan bir öğretmenin performansını neye göre ölçeceksiniz? Özellikle performans değerlendirmesini yapacak olan amirlerin tarafsızlığını nasıl sağlayacaksınız? Bugün birçok yönetim kademesi vekâlete dayalı olarak yürütülmektedir. Üstelik vekâleten idareci kadrolarına atanmış olan pek çok yönetici o kadroların gerektirdiği niteliklere ve iş tecrübesine sahip değildir. Bu durumda iş bilmez yöneticilerin verdiği performans notunun adil olacağını bizlere nasıl inandıracaksınız? Kamu hizmeti ve yararı karlılık ve maliyet analizleriyle ölçülemez. Performansa dayalı ücret kamuya özel sektör anlayışını yerleştirmenin ve iş güvencesini zayıflatmanın başka bir yoludur" şeklinde konuştu.
"Kamu hizmetinin üstün özelliği olan kamu yararının karmaşık yapısı ve dikkate almak zorunda olduğumuz nitelikleri açık değildir" diyen Bostan şunları söyledi;
"Bu durumda kriterleri belli olmayan performansın ölçümü nasıl yapılacaktır? Performansa itiraz merci neresi olacaktır? Bu mercilerin güvenirliliği nasıl sağlanacaktır? Dolayısıyla kamu sektörüne özel sektör anlayışını yerleştirmeyi amaçlayan memurluk güvencesini yok sayan, bu tür girişimlerin uygulanabilirliği yoktur."
Bostan Marmara Üniversitesinde bir yıldan beri ücret söz konusu olmaksızın uygulanan performans sistemi zulme dönüştüğünü ifade ederek, "Üniversitenin idari personeli çok büyük bir rahatsızlık içindedir. Aynı birimde bulunan iki amirin verdiği performans notu arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bir amirin çalışıp çalışmadığına bakmaksızın personele özel husumetinden dolayı verdiği performans notunun nasıl geçerliliği olabilir? Bir yıl içerisinde iki sefer düşük not verilen idari personel çalıştığı birimden alınarak hiç ilgisi olmadığı bir başka birime verilmekte, ya da istifaya ve emekliliğe zorlanmaktadır. Görevde yükselme sınavı yapılmayarak performans notlarına göre personelin bir üst kadroya atamasının yapılacağı söylenmektedir. Böyle bir sistemin adil olduğunu hak ve hukuka uygun olduğunu söylemek mümkün mü? Sonra Devlet memurunun maaşına beş kuruş artış yapmamak için, bütçenin ve kaynakların yeterli olmadığını, hatta 127 bin öğretmen açığına rağmen öğretmen ataması yapmamayı imkânsızlıktan kaynaklandığını belirtirken performans ücretlerini nerden vereceksiniz? Ortada bir oyun mu tezgâhlanıyor, nedir anlamak mümkün değil" dedi.
Performans sisteminin sicil sistemi uygulamasından farkı olmadığını belirten Bostan, "Sicil sistemi iyi idi ise neden kaldırıldı? Sınav olmadan, subjektif değerlendirmelerle kamu personelinin ücret ve yükselmelerini öngörmek torpili meşru hale getirmektir. Bu tür bir uygulama Devlet mekanizmasını kevkire döndürür. Liyakatın, başarının esas alınmadığı ve liyakat ve başarının da objektif kriterlerle ölçülmediği bir sistem çökmeye mahkumdur. Bu sistem aslında "kul hakkı" yemeyi meşrulaştırmak isteyen bir sistemdir. Kölelik sistemidir. Kul hakkı yemeyi meşru gören ve insanları köleleştiren bir sistemi kabul etmemiz mümkün değildir" şeklinde konuştu.
(ET-ÖK-Y)

03.02.2013 15:57:44 TSI

Editör: Wan Haber