Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Türkiye İstatistik Kurumu'nun alınan Aralık 2012 verilerine göre çalışan tek kişinin yoksulluk sınırının 1 milyon 759 bin 77 TL olduğunu ifade ederek, "Kamu çalışanlarının yüzde 95'i yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum" dedi.
Yazılı açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırını değerlendirdi. Bostan, kamu çalışanlarının yüzde 95'inin yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum olduğunu söyledi. Hanefi Bostan, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırı ile ilgili verileri değerlendirerek, "Sendikamızın Ar-Ge Merkezi, Türkiye İstatistik Kurumu'ndan alınan Aralık 2012 fiyatlarına göre yaptığı araştırmada, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 1 milyon 759 bin 77 TL olarak hesaplanmıştır. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi (yoksulluk sınırı) ise 3 milyon 523 bin 62 lira olarak belirlenmiştir. Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre yüzde 0,52 oranında arttığını göstermektedir. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise, bir önceki aya göre yüzde 0,45 oranında artmış ve 1 milyon 363 bin 26 lira olarak hesaplanmıştır. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2012 yılı Aralık ayında 1 milyon 314 bin 65 lira olarak tahmin edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Bir ailenin aylık gıda harcamasının 773 bin 55 TL olduğunu ifade eden Bostan, "Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Aralık 2012 verilerine göre günlük 25,79 TL olduğu belirlenmiştir. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 773,55 TL olmuştur. Aralık 2012 itibarı ile ortalama 1 milyon 865 bin 92 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının yüzde 41,46'sını oluşturmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde bulunan konut gideri ise Aralık 2012 ortalama maaşının yüzde 29'una denk gelmiştir. Buna göre bir memur, ortalama maaşının yüzde 70,46'sını yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalmıştır. Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının yüzde 29,54'ü kalmıştır. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Aralık 2012 maaşından geriye yalnızca 551,19 TL kalmıştır" dedi.

"SON 10 YILDA AÇLIK SINIRI, ENFLASYONDAN 40 PUAN DAHA FAZLA ARTTI"
Hanefi Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kasım 2002=100 olarak kabul edildiğinde Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi tarafından hazırlanan açlık sınırı endeksi 286,87 olurken; yine Kasım 2002=100 olarak hesaplanan TÜFE endeksi 246,90 olarak hesaplanmıştır. Buna göre anılan dönemde açlık sınırındaki artış TÜFE' den yüzde 39,97 daha fazla olmuştur. Geçtiğimiz yıl tek kişinin 1607,13 TL olan yoksulluk sınırı, 2012 yılında yüzde 9,5'lik artışla 1759,77 TL oldu. 4 Kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 3224,04 TL'den 3523,62 TL'ye çıkarak yüzde 9,3'lük artış gösterdi. Açlık sınırı 2011 yılının son ayında 1232,88 TL iken 2012 yılında yüzde 10,6 artarak 1363,26 TL'ye ulaştı. 2012 yılında TÜFE yüzde 6,16 oranında artmış olmasına rağmen gerçekte enflasyon vatandaşın cebine yüzde 9,3 ile yüzde 10,6 arasında yansıdı."

"VATANDAŞIN ALIM GÜCÜ YÜZDE 4 ERİDİ"
"2012 yılının son ayında vatandaşın artan ihtiyaçlar karşısında iyice ezildi" diyen Bostan, "Ortaya çıkan rakamların tüm gerçekleri gözler önüne serdi. Vatandaşların alım gücü her geçen gün daha da düştü. Nitekim kamu çalışanlarından üst bürokratlar ve profesörler hariç; bütün öğretmenler, akademisyenler ve diğer bütün memurların yüzde 95'ten fazlası yoksulluk sınırının altında bir maaşa mahkûm edilmiş bulunmaktadır. 15 yıl öncesinde bir yardımcı doçent yoksulluk sınırında maaş alırken bugün bu sınırdan bin TL daha az almaktadır. Halkın enflasyonu, açıklanan rakamların çok üstündedir. Yani halkın enflasyonu tek haneli rakamlarda değil çift haneli rakamlardadır" ifadelerini kullandı.
Bostan, "TÜİK tarafından açıklanan rakamlara bakıldığında, 454 çeşit ürünün fiyatları geçtiğimiz yıl içinde yüzde 6,16 artmış olsa da vatandaşlarımızın sürekli kullandığı mal ve hizmetlerdeki fiyat artışı yüzde 10,6'yı bulmuştur. Yıl içinde yüzde 6 ile 8 arasında değişen oranlarda maaş zammı alan memur ve emeklilerimizin maaşlarının, zorunlu harcamalar karşısında yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen oranlarda eridiğini görüyoruz. Memur ve emeklilerimizin 2013 yılında alacakları zam daha ceplerine bile girmeden uçup gitti. Vatandaşlarımızın birçoğunun hayatları boyunca belki de hiç kullanmayacakları ürünleri içeren 454 çeşit mal ve hizmet üzerinden yapılan enflasyon hesaplaması, teoride istatistiksel bir gösterge olsa da pratikte ihtiyacı karşılamamaktadır. Bu da çalışanlar için maaş artışı planlanırken, mutlak surette yoksulluk sınırının ve zorunlu harcama kalemlerinin dikkate alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır" diye konuştu.
"Büyük bir geçim sıkıntısı içinde bulunan memur ve emeklilere ek maaş artışı yapmak bir zorunluluk haline gelmiştir" şeklinde konuşan Hanefi Bostan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edilen 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yetkililer tarafından önemli bir fırsat olarak değerlendirilerek aşağıdaki konularda mutlaka düzenleme yapmalıdır. Acil düzenleme yapılması gereken konular şunlardır: 666 Sayılı KHK ile düşük oranda artış getirilen Yardımcı hizmetler sınıfı personeli, memur, şef ve şube müdürlerinin ek ödeme oranları artırılmalıdır. 666 sayılı KHK ile ek ödeme oranlarında hiç artış yapılmayan başta araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent, profesör, öğretmen, din görevlisi, hekim dışı sağlık personeli, polis, subay, ast subay, KİT, Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanları gibi kamu görevlilerinin ek ödeme oranları artırılmalıdır. Uzmanlar arasında oluşturulan ek ödeme farklılıkları giderilmelidir. 399 sayılı KHK'ya göre II sayılı cetvel hükümlerine göre çalışmakta olana personele yapılan ek ödemelerdeki eşitsizlik, öncelikle aynı unvanlı personelden başlayacak şekilde giderilmeli, bu kapsamdaki personel için yüzde 42 olarak belirlenen ek ödeme alt sınırı yüzde 67'ye yükseltilmeli, diğer unvanların ek ödeme oranları da kademeli olarak artırılmalıdır. Durdurulan fazla mesailer yeniden ödenmeye başlanmalıdır. Üretimi teşvik primi, döner sermaye ve yangın tazminatı gibi ödemlerle ek ödemenin ilişkilendirilmesi ve mahsuplaşma yapılması uygulamasından vazgeçilmelidir."
(HÇ-ET-OK-Y)

08.01.2013 11:40:01 TSI

Editör: Wan Haber