Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'nde halka açık konferanslar kapsamında, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. İbrahim Halil Özdurak tarafından, "Gebelikte Tarama Testleri" konusu anlatıldı.
Opr. Dr. İbrahim Özdurak, sağlıklı bir gebeliğin önemine dikkat çekerek, gebelikte yapılan tarama testlerinin amacının; herkesin sağlıklı çocuk sahibi olabilmesi için, gebeliğin mümkün olan en erken evresinde anomalili bebeği saptamak olduğunu belirtti.
Opr. Dr. Özdurak, halk arasında 'ikili, üçlü, dörtlü tarama testleri' olarak bilinen prenatal (doğum öncesi) tarama testlerinde, ana prensiplerle ilgili olarak şunları söyledi:
"Bu testlerde ana prensip ultrasonografi ile fetusun muayenesine ilave olarak anneden alınan kan örneğinde, bebekte en sık görülebilecek genetik hastalıklar ve nöral tüp defekti riskinin hesaplanmasına dayanır. Böylece özellikle down sendromlu çocuk sahibi olma açısından yüksek riske sahip gebe popülasyonü tespit edilerek ileri teşhis yöntemleri uygulanabilecektir."
Prenatal tarama testlerinin bebeğin down sendromu, edwards sendromu gibi bazı genetik hastalıklar açısından taranması amacıyla geliştirilmiş kan testleri olduğunu anlatan Özdurak, "Ayrıca nöral tüp defekti (omurga açıklıkları) olarak bilinen bir grup sinir sistemi hastalıkları da yine bu testlerle taranabilmektedir. Bu testler ekonomik ve kolay ulaşılabilen testlerdir. Anne kanından çalışıldıkları için de herhangi bir düşük riski taşımaktadırlar" dedi.
Down sendromunun yeni doğan bebeklerde en sık görülen kromozomal hastalık olduğunu ve ortalama 800 doğumda 1 görüldüğünü bildiren Opr. Dr. Özdurak, şunları kaydetti:
"20 yaş altında bin 700 doğumda 1 görülürken, 40-45 yaş arası doğumlarda 70 doğumda 1 görülmektedir. Dolayısıyla ileri anne yaşı, önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır."

"İKİLİ TEST, TARAMA TESTLERİ ARASINDA EN DEĞERLİ OLANIDIR"
Prenatal tarama testleri içerisinde en erken dönemde yapılan ve risk hakkında en değerli bilgiyi sunan testin ikili test olduğunu anımsatan Opr. Dr. Özdurak, bu konuda şu bilgileri verdi:
"11. ve 14. gebelik haftaları arasında kadın doğum uzmanı tarafından bebeğin ense kalınlığı ölçümü yapılır, takiben anneden alınan kanda free b hcg ve PAPPA değerlerine bakılır. Daha sonra bu değerler anne yaşı ile de birleştirilerek yukarıda bahsettiğimiz genetik hastalıklar açısından bir risk hesaplaması yapılır. Risk 1/250'den küçük ise aileye bebeğin risksiz grupta olduğu anlatılarak rutin takibe devam edilir. Risk 1/250'den büyük ise kesin tanı koyabilmek için amniyosentez gibi ileri girişimsel işlemlere ihtiyaç duyulacaktır."
Üçlü testte yine ultrasonografi ile fetusun yaşı belirlendikten sonra anneden alınan kanda hCG, AFP ve Estriol çalışılarak risk tayinin yapıldığını aktaran Özdurak, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Dörtlü testte ise bunlara ilave olarak anne kanında inhibin A seviyesi çalışılır. İkili testte down sendromu olgularının yüzde 90'ı saptanabilirken, üçlü testte yüzde 60-70'i, dörtlü testte ise yüzde 80-85'i saptanabilmektedir. Ayrıca ikili test daha erken gebelik haftasında yapıldığı için daha erken dönemde anomalili bebeğin tespitine olanak tanır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere ikili test, tarama testleri arasında en değerli olandır. Üçlü ve dörtlü testin ikili teste üstünlüğü ise fetusta nöral tüp defekti açısından da tarama yapabilmesidir. Ancak iyi bir ultrasonografi muayenesi bu üstünlüğü ortadan kaldırabilmektedir."
Opr. Dr. Özdurak, bu testlerin hepsinin birer olasılık testi olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, riskin düşük çıkmasının fetusta down sendromunun kesinlikle olmadığı anlamına gelmediği gibi, riskin yüksek çıkmasının da fetusun down sendromlu olduğunu göstermeyeceğini sözlerine ekledi.
Özdurak sunumunun ardından, katılımcıların sorularını yanıtladı.
(AHM-SO-Y)

19.01.2013 12:23:57 TSI

Editör: Wan Haber