Gazeteci Yazar Günay Aslan, ÇATAK-DER Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Burada çözüm sürecini değerlendiren Aslan, önemli açıklamalarda bulundu. Milletvekilliği adaylığı da gündem de olan Aslan, böyle bir niyetinin olmadığını belirtti. Yerel yönetimlere yönelik önemli tespitlerde bulunan Aslan, “Hak etmeyenler bizi yönetmesin. Her yurtseverim diyen başımıza geçmesin” dedi."

Çatak Kalkınma Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (ÇATAK-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Kıpçak, Başkan Yardımcısı Cüneyt Tuci ve Yönetim Kurulu Üyeleri Gazeteci Yazar Günay Aslan’ı dernek hizmet yerinde ağırladılar. Sıcak bir sohbet sonrası burada konuşan Aslan, çözüm sürecinden, kentin sorunlarına kadar önemli tespitlerde bulundu.


BÜTÜN HALKLAR İLE BİRLİKTE ÖZGÜR BİR GELECEĞİ BİRLİKTE KURACAĞIZ
“Ne mutlu ki böyle bir halkın mensubuyum” diyerek konuşmasına başlayan Aslan, “25-30 yıl önce kimse bu topraklarda kendine Kürt diyemiyordu. Kendi onuruna, kimliğine, onuruna sahip çıkanlar ağır bedeller ödedi. Çok şükür ki o bedeller sayesinde bugün herkes çok rahat bir şekilde kimliğine sahip çıkabiliyor ve dile getirebiliyor. Henüz biz bunu anayasal bir statüye kavuşturamadık. Ancak bunun için bir çözüm ve diyalog süreci yürütüyoruz. Türkiye’nin şimdiki hükümeti de geçmişte yaşanan bu acılardan dersler çıkarması gerekir. Bu halkın temel hak ve özgürlüklerini, bu halkın ulusal demokratik haklarını yasal ve anayasal sistemine alacaktır. Bundan sonrada biz bu coğrafyada bütün halklar ile birlikte özgür bir geleceği birlikte kuracağız. Bizim için bugün önemli olan budur” dedi.
 

GERGİNLİK BİZİ ARZU ETMEDİĞİMİZ YERLERE SÜRÜKLEYEBİLİR
Çözüm sürecinde kritik günlerden geçtiklerini belirten Aslan,” Önümüzde bir ay gibi bir zaman kalmıştır. AKP hükümeti genel seçimlerden önce Sayın Öcalan’ın ve Kandilin kabul ettiği çözüm süreci taslağını bir an önce kabul etmesi ve hayata geçirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde seçimlerden önce çatışmalı bir sürece de girilebilir. Bu bizi kaygılandırıyor. Bu gerginlik bizi arzu etmediğimiz yerlere sürükleyebilir.  Bu gerginlik aynı zamanda pusuda bekleyen Gülen Cemaati, Ergenekon Örgütü ve uluslar arası güçlerin işine de yarayabilir. Hükümetten ricamız buna fırsat verilmemesidir. Çözüm süreci taslağı Türkiye’de yaşayan herkesin çıkarına uygun çözüm önerileri vardır. Bu çözüm önerileri sadece Kürtlere ve Kürdistan’a yönelik değildir.  Bu nedenle tek beklentimiz bir an önce bu taslağın kabul edilmesidir. Ancak bu siyasal çözümün bir biçimde yoluna girmesi de bizim burada sorunlarımızı çözüldüğü anlamına gelmeyecektir. Böyle bir şeye kesinlikle kapılmayalım. Bizim çok ağır toplumsal sorunlarımız var. Çok ağır bedeller ödedik ancak özgürlüklerimizi fiili olarak gerçekleştirdik. Bunu da kahramanlarımıza borçluyuz. Onların sayesinde Şengal’de Kobani’de başımız dik dolaşıyoruz. Bunları unutmamız gerekir” diye belirtti.
 

KENDİMİZİ GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ, ÖZELEŞTİRİMİZİ YAPMALIYIZ

Kentin ağır sorunlarının olduğuna dikkat çeken Aslan, şunları söyledi:

“Ağır sorunlarımız var bunları görmemiz gerekir. Aşağı yukarı 20 yıla yakındır Diyarbakır’dan başlayarak birçok yerde yerel yönetimleri biz yönetiyoruz. Fakat başarılı bir sistem oturtamadık. Bu nedenle kendimizi gözden geçirmeliyiz, özeleştirimizi yapmalıyız. Hükümet ya da devlet buna izin vermiyorsa bunu kamuoyu ile paylaşmalıyız. Ama bizde inşa edecek, üretim yapacak bu halkın ekonomik, sağlık kültür sorunlarını çözecek yaratıcı bir siyaset uygulamalıyız. Bizim şikâyet etme hakkımız yoktur. Biz bu Van’da iktidar olmak için mücadele ettik ve şimdi iktidarız. Yıllar öncesi Çatak’a giremezken şimdi Çatak’ı biz yönetiyoruz. Bu nedenle Çatak’ta şimdi halk açsa, susuzsa, uyuşturucuya gençler buluşmuşsa bu bizim suçumuzdur. Buna izin vermememiz gerekir. İnsanları özgürleştirdiğimiz gibi insanca yaşama şartlarını da oluşturmalıyız. Biz halkımızı AKP’nin kapısında dilenci yapamayız.  AKP sadaka kültürüyle herkesi kendine bağlamış. AKP sözde 38 milyon insana sosyal yardım veriyor.  Verdiği 50-100 TL ile halkımızın yoksulluğunu bize karşı kullanıyor. Biz bu coğrafyada yönettiğimiz bütün kentleri kalkındırmak zorundayız. Herkes belediyenin kapısında iş beklememeli. Herkes ben bedel ödedim bana iş ver dememeli. Herkes bu benimdir ben güçlüyüm diyerek bu kenti talan etmemeli. Biz halkımıza insanca yaşama şartlarını oluşturmasak bizim projemiz ileride sıkıntıya girer. Bu yönde Sayın Öcalan’ın da eleştirileri vardır.”
 

İŞİNİ İYİ YAPAN HERKES BAŞIMIZIN TACIDIR
Van’a aday olmaya gelmediğini de vurgulayan Aslan, “ Benim bu memlekette bir geçmişim bir emeğim var. Bu nedenle bizim  bu memlekette bir geleceğimizde olmalı. Geleceğimiz sadece milletvekili, belediye başkanlığı ya da parti başkanlığı değildir. Sıradan bir insan, sıradan bir yurtsever ve bir basın emekçisi olarak bu kentte benim yerim de olmalıdır. Bu kentin birçok değeri var. Bunların hepsinin dönmesi gerekir. Bu değerlere bu ülkede özgürce yaşayabilecekleri ortamlar yaratmalıyız. Benim adaylığım konusunda beklentiler de var. Bana bu görevi yakıştıran ve hizmet yapabileceğime inan insanlarımız da var. Ancak kesinlikle bu konuda ben karar veremem. Halkın teveccühü önemlidir. Buna büyük bir saygım var.  Ama halk istiyor diye insan aday olamam. Halkın sorunlarını çözebilecek bir siyasi irade olmalıdır.  Siyasi iradenin de bu konuda bir talebi olmalıdır.  Siyasi irade Van’da sana ihtiyaç var dese bile olmaz. Bunlar şart değil, kimse yanlış anlamasın. Kim bu ülke için emek harcamışsa, bu halk için bir bedel ödemişse ve hiçbir yolsuzluğa bulaşmamışsa hizmet yapacağına inandığımız insanlara yerimizi vermeliyiz. Ben aday olsam da olmasam da Van’da nitelikli bir kadronun aday olması için mücadele vereceğim. Kendim için mücadele etmem ve kendim için de hiçbir şey istemem. Siyasi ahlakımda da geçmişimde de böyle bir şey yoktur. Bugün herkes her şeyi istiyor. Buna şaşırıyorum. Eskiden böyle bir şey yoktu. Biz bu yolda sadece yoldaşlarımızın alacağı cezaları, ödeyeceği bedelleri kendimize istedik. Hak etmeyenler bizi yönetmesin. Her yurtseverim diyen başımıza geçmesin.  Hizmet yapacak olan ve bizi AKP’nin Cemaatin yanında, devletin karşısında zor ve zayıf durumda bırakmayacak olanlar bizi yönetsin. Elimizi güçlendirecek kadınlar adamlar istiyoruz. Bunlar bu mücadelenin içinde var. Bu halk çok insanlar yetiştirdi. Çok yetenekli dürüst arkadaşlarımız var. Biz bir şeye izin vermeyeceğiz. Buraya gelişimizde rahatsız olanlarda olabilir o onların sorunudur.  Bu önemli değildir. İşini iyi yapan herkes başımızın tacıdır. İşini kötü yapanları ise eleştireceğiz. Bu bedeller hiç kimseye kendi koltuğunda rahat oturma fırsatı vermiyor.  Bir insan kendi ülkesi için kendi halkı için ölüme gidiyorsa neler yapamaz ki ve neler yaratamaz ki? Bu nedenle biz sistem partilerinden daha iyi hizmetler yapabiliriz.  Ancak bizim yaratıcılığımız ölmüş. Kendi içimizde biraz tıkanmışız. Kendi içimizdeki küçük dedikodular hayatımızın önüne geçmiş. Bunlara fırsat vermemeliyiz“şeklinde konuştu.
 

KİMSE ÖNÜNÜ GÖREMİYOR

HDP’nin 2015 genel seçimlerine parti olarak girip girmeyeceğini de değerlendiren Aslan, son olarak şunları kaydetti:

“Türkiye’de siyasi rekabetin ve siyasi demokrasinin önünde yüzde 10 barajı var. 12 Eylül faşist cuntanın getirdiği bu engeli her iktidar kendi çıkarı için kullanıyor. Eğer HDP barajı aşarsa AKP milli irade hırsızlığı ile Kürt illerinde çaldığı 30-35 milletvekilini geri vermek zorunda kalacak. HDP’de böylece 60-70 milletvekili ile parlamentoya girmiş olacak. Fakat Türkiye’nin bugünkü sisteminde bunu işleyeceklerini sanmıyorum. Çünkü Türkiye’de seçimlerde demokratik bir yarış yaşanmıyor. HDP sözcüleri biz parti ile seçimlere gireceğiz diyorlarsa bunu desteklemek gerekir. Newroza doğru bir siyasi uzlaşı olursa bunun üzerinden belki farklı bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Ancak bu süreç çökerse başka formüller denenebilir. Bu nedenle ben HDP kesin parti ile seçimlere girecek diyemiyorum. Çünkü Türkiye’nin siyaset zemini öyle kaygan ki kimse önünü göremiyor.“

İlhan Siyahtaş - Vansesi 

Editör: Wan Haber