Olay, 6 Aralık 2011 tarihinde merkez Selçuklu ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi Eylül Sokak’ta meydana gelmişti. Van’da sınıf öğretmeni olarak görev yapan Gülşah Aktürk (27), ayrıldığı sevgilisinin kendisini sürekli tehdit etmesi nedeniyle rapor alarak Konya’da ikamet eden anne ve babasının yanına geldi. Van İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde geçici işçi olarak çalışan Hakan B. (36) de Konya'ya kadar takip ettiği genç kızı evine yakın bir yerde öldürdü. Tutuklanan zanlının önceden plan yaptığı ve bilgisayarından kadın cinayetleri, cinayet sonrası alacağı ceza ve silah satın alma konularını araştırdığı yapılan incelemede ortaya çıktı.


Hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 82/1 maddesi gereğince "planlayarak kasten adam öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Hakan B., 110 gün sonra hakim karşısına çıktı. Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan davaya tutuklu sanık, Gülşah öğretmenin ailesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına bir avukat, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri ve taraf avukatları katıldı.

"BEN MÜEBBET İSTİYORUM. VEREBİLECEK MİSİN?"
Mahkeme heyeti, ilk olarak cinayet zanlısı Hakan B.'ye söz verdi. Cinayet zanlısı, "Her şey göründüğü gibi değil, sen beni tanımıyorsun, yargılıyorsun. Sende de pankreas var, bende de ama sen kendi pankreasını tanımıyorsun, beni yargılayamazsın” dedi. Mahkeme başkanı da zanlıya, "Bana bu saatten sonra karaciğer, dalak, böbrek kursu mu vereceksin? Bana deli numarası yapma. Poliste, savcıda her şeyi anlatmışsın" diye cevap verdi. Bunun üzerine zanlı, "O anki şartları getir dünyayı yörüngesinden çıkarayım. Ben müebbet istiyorum. Verebilecek misin?" diye devam edince mahkeme heyeti tarafından yerine oturtuldu.


Sanık avukatı da müvekkilinin kendisine cezaevinden gönderdiği mektuplar ile yaptığı görüşmeleri paylaşarak, "Her seferinde bana Gülşah'ın ölmediğini, ailesinin kendisi ile görüştürmemek için böyle bir senaryo hazırlandığını söylüyor. Askerde psikolojik tedavi görmüş ve ailesinde akıl hastalığı olanlar vardır. Müvekkilimin ceza ehliyetinin araştırılmasını talep ediyorum" dedi.

BABA: "KIZIMI SEVSEYDİ O DA YAŞAMAZDI"
Duruşmada söz alan ve sonuna kadar şikayetine devam edeceğini belirten Gülşah öğretmenin babası Haşim Aktürk, "Sanığın söylediği hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Yalan yanlış ifadelerle yargılamayı başka bir yola sevk etmek istiyor. Eğer kızımı sevseydi o da yaşamazdı; kızımı vurduktan sonra kendisi de intihar ederdi" şeklinde konuştu. Müşteki avukatı da sanığın planlayarak cinayeti işlediğinin tüm detaylarla belli olduğunu ancak şimdi ceza ehliyetinin olmadığını düşündürmek için deli numarası yaptığını ifade etti.


Mahkeme heyeti, sanığın akıl sağlığı ile ilgili daha önce askeriyede rapor olup olmadığının sorulmasını isteyerek en yakın hastanede kontrolden geçirilmesini istedi. Mahkeme heyeti bu raporların sonucunda akıl sağlığı ile ile ilgili bulgular çıktığı takdirde şahsın İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhstisas Kurulu'na gönderilmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

ÖLDÜRÜLMEDEN DİLEKÇE VERMİŞTİ
Öte yandan Gülşah Aktürk’ün ayrıldığı sevgilisi tarafından ölmeden önce dilekçe verdiği ortaya çıkmıştı. Ölmeden önce yazdığı son dilekçesinde Gülşah öğretmen, "Sanığın müspet suçlardan cezalandırılacağının açık olması, tarafıma zarar verme ihtimalinin bulunması, delillerin toplanmamış oluşu, tarafıma vereceği zararların telafisinin imkansız olması, beni öldürmesi halinde ise bir kadın cinayetine dahi mani olunamayacak oluşu nazara alınarak sanığın 5271 sayılı yasanın 100’üncü maddesi gereğince tutuklanmasını da talep ediyorum" demişti.

Editör: Wan Haber