Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) seçim çalışmaları kapsamında Van’ın Çatak ilçesine gelen Aysel Tuğluk, ilçe merkezinde BDP Çatak İlçe Belediye Eş Başkan Adayları Celal Bartu ve Evin Keve ile partililer tarafından karşılandı. Ardından Kato Dağı’nın eteklerinde bulunan Konalga köyüne geçen Aysel Tuğluk ve beraberindekiler, köyün gençleri tarafından motosikletlerle karşılandı.


Eş başkan adayları Evin Keve ve Celal Bartu’nun yaptığı konuşmanın ardından kalabalığa hitap eden Aysel Tuğluk, “Kürdistan şehitlerini saygıyla anıyorum, anıları önünde saygıyla eğiliyorum” diyerek konuşmasına başladı. Tuğluk sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben her zaman şunu söylüyorum; çok fedakar, emektar, acılar ve bedeller ödemiş bir halkımız var. Ama öyle bir halk ki tüm bu zalimliğe, zulümlüğe karşı dimdik ayakta durmuş, kendi mücadelesine saygı duymuş bir halk. Bu halka ne yapsak azdır. Bu coğrafyada çok büyük acılar yaşandı. Kürdistan tarihine baktığımız zaman gerçekten bu acılı tarihi çok iyi görebiliyoruz çünkü bir halk olan Kürtler, sistem tarafından yok sayıldı, yok edilmek istendi, inkar edildi. Buna karşı isyan gerçekleştirdiğimizde de topyekun sistemin inkar yöntemleriyle karşı karşıya kaldık. Kürdistan tarihi; isyan, inkar ve imha süreçleri ile doludur fakat sistem bu uygulamalarından sonuç alamadı” diye konuştu.

 

“ÖZGÜRLÜĞE ÇOK YAKIN OLDUĞUMUZ GÜNLERİ YAŞIYORUZ”
Mücadeleleri ve direnişleriyle sistemin inkar imha sistemini ortadan kaldırdıklarını ifade eden Tuğluk, “Değerli halkımız, geldiğimiz aşamada artık hiç kimse Kürt halkının varlığını inkar edemiyor. Artık Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün mümkün olduğu koşulları yaşıyoruz. Özgürlüğe çok yakın olduğumuz günleri yaşıyoruz. Sayın Öcalan biliyorsunuz İmralı’da sorunun barışçıl çözümü için bir görüşme süreci başlattı. Devlet yetkilileri ile Sayın Öcalan arasında bir diyalog süreci başlamış durumda. Hiç kuşku yok ki Öcalan’la görüşme yapıyorsa bu sizin mücadeleniz sayesindedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İmralı’da görüşüyorsa Kürt özgürlük hareketinin sayesinde, Kürt gerillasının muazzam mücadelesi sayesinde oldu. Değerli halkımız, Başkan Öcalan artık sorunun barışçıl çözümü için acının, kanın gözyaşının olmamasını istiyor. Onurlu bir barışın gerçekleşmesi için elinden gelen çabayı sarf ediyor ama bilmenizi isteriz ki Kürt tarafının bütün bu iyi niyetine ve çabalarına rağmen hala AKP iktidarı, 'Kürtleri nasıl oyalarım, seçimleri nasıl atlatırım, sonrada Kürtleri nasıl ezerim'in hesabını, kitabını yapıyor” ifadelerini kullandı.

 

“GERÇEKTEN BU ÜLKENİN BARIŞA İHTİYACI VAR”
Bu ülkenin barışa ihtiyacı olduğunu ve bunun için de samimiyete ve ciddiyete ihtiyaç olduğunu dile getiren Aysel Tuğluk, “Gerçekten bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Hükümetin, devletin samimi adımlar atmasına ihtiyacımız var. Barış tek taraflı yürüyecek bir durum değildir. Barış çift taraflı olmak zorundadır ve biz fazla bir şey istemiyoruz. Hakkımız, hukukumuz neyse onu istiyoruz. Kendi topraklarımızda özgürce yaşamak istiyoruz. Kimliğimizle, onurumuzla, dilimizle yaşamak istiyoruz. Biz başkasının hakkına, hukukuna göz dikmiş değiliz, şimdi barış olacaksa Kürt halkının haklarını tanıma temelinde olacak. Kürdistan’ın statüsünü tanıma temelinde olmak durumundadır. Başbakan, ‘Zaten Kürt sorunu diye bir şey yok, biz çok şeyler yaptık’ diyor. Birtakım kırıntıları Kürt sorununu çözmüş gibi sunmak kesinlikle barışa hizmet eden bir yaklaşım değildir. O nedenle Sayın Öcalan barış çözümünü ısrarla ve kararlılıkla devam ettirmek istiyor. Beşir Atalay çıkıp, ‘Abdullah Öcalan kabul etmeliyiz ki bu halkın önderidir’ dedi. Bunu söylemek zorunda kaldılar. Çok istedikleri için söylemediler, halkımızın mücadelesi bu sözü bu devlete söyletti. Artık onlar da Kürt halkının önderi olarak Başkan Öcalan’ı kabul ediyorlar. Başkanı İmralı’da bir hücrede tutarak onunla müzakere yürütmeye çalışıyorlar. Bizler başkanımızın İmralı koşullarında kalmasını kabul etmiyoruz, içimize sindirmiyoruz. Devletin bunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Başkan Öcalan’ın özgürlüğünün zamanın geldiğini düşünüyor ve buna inanıyoruz. Bir halkın önderi özgür değilse o halk da özgür değildir. Bizim özgürlüğümüz başkanımızın özgürlüğünden geçiyor. Bundan sonraki mücadelemiz tıpkı 15 Şubat komplo protestosunda gösterdiğimiz gibi başkanımıza sahip çıkmak ve onun özgürlük mücadelesinin bedeli ne olursa olsun yürütmektir. Bu bizim vicdani ve ahlakı görevimizdir. Başkanımızı 2014 yılında özgürleştirmek üzere bir mücadele süreci yürüteceğiz. Bunlar hayal değildir. Barışı sağlama gücümüz vardır, özerk Kürdistan’ı oluşturacak gücümüz vardır. Umut ediyoruz ki bu barış fırsatı kaçırılmaz. Hepinizden istediğimiz bu barış sürecine katkı sunmaktır. Acıların yaşanmaması için hepimiz onurlu bir barışın mücadelesini yürütmeliyiz” şeklinde konuştu.

Editör: Wan Haber