Eylül çocuklarını bilir misiniz? Bütün mutluluklardan hüzün yaratma becerileri vardır onların. İlkbahar çocuklarına inat; gözlerinde hep bir hüzün, tavırlarında hep bir melankoli taşırlar! Yaz çocukları gibi hayattan bezmiş değillerdir mesela, ya da kış çocukları gibi sert ve soğuk!
 
Evet eylül geldi. Adına bu kadar şiir yazılmış bir ay daha yoktur herhalde. Yaprak dökümü zamanıdır çünkü, herkes döker eteğindeki taşlarını bu ayda. Baharın coşkusu, yazın rehaveti geride kalmıştır, ertelenmiş kararların sonuca bağlandığı aydır Eylül... Bu yüzden ayrılıklar çoktur bu ayda. Bundandır mutsuz aş(ı)kların çoğalması!
 
Bu ayda garip bir kimsesizlik sarar insanı. Çünkü etrafındaki kalabalıkları sorgulama ayıdır, yalnızlık demidir Eylül...
 
Elbette sadece hüzünlere beşiklik etmez bu hüzün ayı, aynı zamanda Dünya Barış Günü’ne ev sahipliği yapan bir aydır... İşte tam da bu yüzden; Eylül’ün ilk gününde hüzünlerimizi bir yana bırakıp, savaşın tam orta yerinde, ateşin hiç sönmediği Ortadoğu’da barışı en çok haykıran halklar oluruz meydanlarda. Umudumuzu Eylül’ün ilk gününe bağlarız barışa hasret mecburiyetten!... Çünkü savaş olağan bir “serüvendir” bu topraklarda; hüküm verilmiş, efendiler böyle buyurmuştur zira! Aksi halde başka kim anlatabilir Roboski’nin faili belli acısını ve Kürtlerin giderek büyüyen yalnızlığını!
 
Mezopotamya’nın Eylül çocuklarıyız biz Kürtler de,  işte bundandır her karış toprağında zamana yenik düşmemiş hüzünler! Bizde yapraklar yeşermez, havada hep yağdı yağacak gri bulutlar asılıdır...
 
Şimdi nefesini tutmuş koca bir gri bulut dolaşmakta tepemizde, Eylül’e biriktirilmiş cümleler var ha döküldü, ha dökülecek. Derler ki; hükümetin adım atması değil, durması buna sebebiyet! Oysa ki senaryosu önceden hazırlanmış “kötü bir film” bu; bizlere de oyuncular olarak verilen replikleri ezberlemek düşecek...
 
Parçalanmış bir halkın kimsesizliği başka şeye benzemez vesselam....
 
“Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.” der ya hani Cemal Süreya, işte öyle; Eylül’ün yitik çocuklarıydık biz, Eylül’dü(k) yani, savruluşu bundandı kimsesizliğimizin...

Yasal Uyarı​

  • Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
  • Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.