Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nde konuştu.

Batı ülkelerinin terör eylemlerine karşı tutumlarını sert ifadelerle eleştiren Erdoğan, İslam ülkelerinden gelen temsilcilere 'birlik çağrısı' yaptı. Erdoğan, "Niçin biz Müslümanlar olarak bu terör eylemlerinde başkalarından yardım bekliyoruz" dedi. 

BİZ Mİ KONUŞACAĞIZ!
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde 'Kadın Konferansı' kurulmasını önerdi.
Erdoğan, "Müslümanların kadın olarak kendi kadınlarının dertlerini ortaya koyabilecekleri bir konseyinin olması şarttır diye düşünüyorum. Kadınlarla ilgili sorunları biz mi konuşacağız? Bırakalım da onları hanımlar konuşsun" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: "Zirve toplantımızın temasını oluşturan 'adalet' ve 'barış' kavramlarının içini doldurmakta, bunları müşahhas hale getirmekte acele etmeliyiz. Çünkü dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor.
Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir. İslam dünyası şu an yüzünü İstanbul'a, bu zirveye dönerek, buradan çıkacak güzel haberlere kulak açtığını, kulak verdiğini görüyorum, buna inanıyorum.

Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir.
İslam adına her gün mazlumlara saldıran canlarına kast eden terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz. İslamın emirlerini açıkça ihlal edenler Müslümanların temsilcisi olamaz. 

Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Geçmişte El-Kaide yüzünden Afganistan'ın nasıl tahrip edildiğini, nasıl yüz binlerce Müslümanın katledildiğini, milyonlarcasının da mağdur edildiğini çok iyi hatırlıyoruz. Şimdi Irak'ta ve Suriye'de belirli bölgeleri kontrolü altına alan Libya'da etkinlik kurma çabası içinde olan DAİŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor. Afrika'nın çeşitli bölgelerinde terör eylemleri düzenleyen Boko Haram ve Eş Şebab gibi örgütleri de aynı kapsamda görüyoruz. Dikkat ediniz, birkaç şov amaçlı eylem dışında, bu terör örgütlerinin tüm zulümleri, tüm zararları Müslümanlaradır.

Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen hiçbir eylemi tasvip etmiyoruz. Bunlara tevessül edenleri dinine kökenine bakmadan terör örgütü mensubu olarak nitelendiriyoruz. Kimi ülkelerin özellikle de Batılı devletlerin terör örgütlerine karşı ikircikli tutum takındıklarını görüyoruz.

Nükleer Güvenlik Toplantısı'nda konuşmacıların dikkatini çektiği bazı ifadeler, Paris'teki terör eyleminden bahsediyorlar, Brüksel'deki terör eyleminden bahsediyorlar ama Ankara'daki, İstanbul'daki, Lahor'daki terör eylemlerinden bahsetmiyorlar. Kaldı ki Ankara, İstanbul, Lahor'daki terör eylemlerinde yüzlerce insan öldü. Brüksel'de, Paris'te de 9-10 tane bir tanesinde, 30 tane bir tanesinde öldü. Fark etmez, bir kişi de ölse tüm insanlığın ölümü gibidir. Ama onları söylerken Ankara'yı, İstanbul'u, Lahor'u niye söylemiyorsunuz Burada da bu ikircikli davranış bizleri üzmektedir. Terör örgütlerinin tamamına karşı aynı kararlılıkla mücadele edilmek zorundadır.

Terör örgütlerine karşı aynı kararlılıkla mücadele edilmek zorundadır. Buradan bir kez daha uluslararası topluma, terör örgütlerine yaklaşımlarını gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyorum. Terör tehdidiyle arazide operasyon yürütmenin ve özellikle de bunun yanında finans ve insan kaynaklarını kurutarak da mücadele etmek gerekiyor. Bunun için uluslararası iş birliği büyük önem taşıyor. İİT üyesi ülkeler arasında teröre ve diğer suçlara karşı iş birliğini güçlendirecek ve kurumsallaştıracak bir yapı oluşturulması isabetli olacaktır. Bu anlayışla Türkiye olarak getirdiğimiz İstanbul merkezli bir İİT Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi kurulması önerisi kabul gördü. Bu hususta verdiğiniz destek için teşekkür ediyorum.

NİÇİN BAŞKALARINDAN YARDIM BEKLİYORUZ!
Niçin biz Müslümanlar olarak bu terör eylemlerinde başkalarından yardım bekliyoruz. İslam ülkeleri içinde yaşanan terör olaylarına ve benzeri krizlere karşı, başka güçlerin müdahil olmasını beklemek yerine teröre karşı İslam ittifakı girişimi aracılığıyla çözümü kendimiz üretmeliyiz. Niçin biz Müslümanlar olarak aramızdaki bu tür ihtilaflarda, bu tür terör eylemlerinde başkalarından yardım bekliyoruz  Biz bunu kendimiz çözmeliyiz. Bunlara biz kendimiz müdahale etmeliyiz. Biz etmiyoruz, başkaları müdahale ediyor. Onlar müdahale ederken oralardaki petrol için müdahale ediyorlar, aramızdaki huzuru sağlamak için değil.
Kendi ülkelerinde haksızlığa uğradıklarını düşünen Müslümanlar Batılı ülkelere gitmek istiyorlar. İslam ülkeleri olarak öncelikle güvenlik, adalet ve kalkınma konularına özel önem vermemiz gerekiyor. Yaşadığı yerde kendini güvende hissetmeyen hiç kimse geleceğinden emin olamaz. Adaletten umudunu kesen insanların, terör örgütlerinin istismarına açık hale gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü her şeyin başı ve sonu adalettir. Kardeşliği sadece sözde bırakmamalıyız. Teknik, ticari, ekonomik, kültürel, sosyal tüm boyutlarıyla gerçek anlamda hayata geçirmeliyiz. Tüm İİT örgütleri bu dayanışmayı en güzel şekilde ortaya koymalıdır.

"KADINLARLA İLGİLİ SORUNLARI BİZ Mİ KONUŞALIM"
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir kadın konseyi örgütlenmesi yapılmamıştır. Diyorum ki İstanbul'da düzenli aralıklarla toplanacak bir kadın konferası oluşturulmasını teklif ediyoruz. Zira Müslümanların kadın olarak kendi kadınlarının dertlerini ortaya koyabilecekleri bir konseyinin olması şarttır diye düşünüyorum. Kadınlarla ilgili sorunları biz mi konuşacağız? Bırakalım da onları hanımlar konuşsun. Her yerde anlatsınlar, BM'de anlatsınlar, bunun adımını atmamız lazım."

Editör: Wan Haber