Van’daki kadın kuruluşlarının da katılımıyla Erciş Kaymakamlığı binası yanında basın açıklamasını okuyan Büşra Çiftci’nin kardeşi Kübra Çiftçi, daha fazla Büşra’lar ve Özgecan’lar ölmemesi için yetkililerin kadın cinayetlerine çare bulmaları gerektiğini söyledi. 3 ay önce Erciş’te yaşanan Büşra Çiftci’nin hunharca bıçaklanarak katledilmesi ve bir hafta önce yaşanan Özgecan Aslan cinayeti üzerine bazı çevreler tarafından dillendirilmekte olan idam ve hadım tartışmalarının kabulünün mümkün olmadığını da belirten Çiftçi, “Bizler devletin bir kimsenin yaşam hakkını elinden almasını sağlayacak her hangi bir düzenlemeyi kabul edemeyiz. Ama suça karşı indirimi değil en ağır cezayı talep ediyor ve bunu gerekli görüyoruz.. Kadına yönelik işlenen suçlara ilişkin yargılama faaliyeti sürekli olarak, faillerin kendilerini savunmaları doğrultusunda kadınların rızasının olup olmadığı tartışmaları ile sürmekte, uygulayıcıların cinsiyetçi tutumları ile kadınlar sorgulanmakta ve kadınların yeniden şiddete maruz kaldıkları bir süreç yaşanmaktadır. Tüm bu nedenlerle, cinsel suçlarda, ispat yükünün yer değiştirmesi, kadının beyanı esas alınarak, suçun oluşmadığının veya kadının rızasının bulunduğunun fail erkek tarafından ispatlanması gerektiği yönünde yasal düzenleme yapılması gerekmektedir. Kadınların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na değil, kendileri için politika üretecek Kadın Bakanlığı'na ihtiyaçları var. Kadın Bakanlığı kurulmasını ve tüm bakanlıkların kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği giderici politikalar üretmesini talep ediyoruz. Şiddete maruz kalan, şiddetten uzaklaşmaya çalışan kadınların sığınak dışındaki psikolojik, sosyal ve hukuki destekleri de alabilecekleri, deneyimlerini paylaşarak karşılıklı güçlenebilecekleri, ulaşılabilir, kadın danışma ve dayanışma merkezlerinin olmasını talep ediyoruz” dedi.


Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları karşısında caydırıcı yasaların çıkarılması gerektiğine değinen Büşra Çiftçi’nin babası Dilaver Çiftçi ise konuşmasında şunları söyledi; “İnsanlığın büyük bir ölçüde kaybedildiği Müslümanlığımızın maalesef vicdan üretmediği ve sözün neredeyse tükendiği zamanları yaşamaktayız. Modern dünyanın sakinleri olarak yüce dinimizin kainatta yaşanan cahiliye dönemini olabildiğince eleştiriyoruz. Bir hassa ıssız çölün kumlarına gömülen kız çocuklarının sesiz çığlıklarına asırlar ötesinden ses verip sık sık bu vahşeti lanetliyoruz. Üzülerek soyluyoruz, bu vahşeti kızlarımıza, bayan kardeşlerimize yapılanları görüyoruz, Bugün genç kızlarımıza ve bayan kardeşlerimize yönelik her türlü zülüm bütün insanları tehdit eden boyutta yaşanmaktadır. Ne yazık ki, bu acı gerçeği yaşayan genç kızları ve kadın kardeşlerimiz ve çocuklarımız bu yapılan şiddete maruz kalmaktadır. Hemen hemen hergün zalim ve gaddar zihniyetlere maruz kalan mahzun canlar yüreğimizi yakmaktadır. Bizim inancımızda dara düsenin yardımına koşmak vardır. Bizler helalı olmayana yan gözle bakılmaz ve kadına el kalkmaz diye bilmeliyiz. Ancak ne hazindir ki, şiddete zulme vahşete tanıklık etmenin ıstırabını ve buna engel olmamanın vicdanı yaşamaktayız. Sevgi, saygı ve merhametten yoksun olanların sınır tanımaz gaddarlıkların nice hayatlara mal olduğuna üzülerek şahit olmaktayız. Yaratanın katında bütün dünyanın yok olması bir Müslüman’ın öldürülmesinden hafif bir durumdur. Demek istediğimiz şu ki, bir insan canını öldüren veya yok eden bütün dünyayı yok ettiğini bilmesi gerekmektedir. Merhamet toplumu olmanın Peygamber ahlakıyla bezenmenin hırsı, kini, öfkeyi yenmek için emek vermenin, uğraş vermenin yapılan bu vahşetin önüne geçmenin engellenmesinin zamanı gelmedi mi?. Daha sorarım sizlere, bana göre geçti diye düşünüyorum. Başka canların yok olmaması dileğiyle, başka anaların ağlamaması, daha fazla gözyaşı akmaması için böyle gaddarca ve sevgiden, merhametten yoksun olan zalimlere engel olmanın tam zamanıdır. Buraya gelen ve bu davayı sahiplenen başta sivil toplum örgütleri, tüm katılımcılar ve misafirlerimize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.”


Taşınan döviz ve pankartlar eşliğinde slogan atarak kadın cinayetlerini kınayan topluluk yapılan basın açıklamasından sonra 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdiler. Topluluk daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.

Editör: Wan Haber