Ahlat’ta yıllardır baston ustalığı yapan Refa Gökbulak; manda, koç ve sığır boynuzundan yapmış olduğu şifalı kemik taraklar da vatandaşlar tarafından yoğun bir ilgi çekiyor. Manda, sığır ve koç boynuzundan yapılan taraklar için kullanılan boynuzlar 5 ile 8 yıl arasında kurutulurken, yapım aşaması da bir o kadar da zor geçiyor.

Tamamen el yapımı olan tarakların bir tanesini yaklaşık 2 günde yaptığını belirten Refa Gökbulak, “Atölyemizde son 10 yıldır kemik tarak üzerine üretim yapıyoruz. Kemik taraklar yine diğer el sanatları gibi asırlardır üretilen bir el sanatımızdır. Bizler de yapmaya karar verdik. Bu taraklarımızda manda, sığır ve koç boynuzlarını kullanıyoruz. Bay bayan olarak çeşitlik arz ediyor. Bizlerde bu atölyede 6, bazen de 7 çeşidin üzerinde tarak üretimi yapıyoruz. Kemik tarak teknolojik gelişmelerin getirdiği nokta veya insanımızın farklı alanlara kayması sonucu tamamıyla üretimi durdurulan ve kesinlikle kullanılmayan bir tarak çeşidimizdi. Bizlerde bu sanat kaybolmasın diye üretimine başladık. 10 yıldır üretimi devam ediyor. Çok ciddi olumlu tepkiler alıyoruz. Türkiye’nin her yerinden, hatta dünyanın birkaç yerinden bile sipariş alıyoruz. Kemik tabi hijyenik bir üründür. Kesinlikle mikrobu barındırmıyor. Tarağın kullanılmasının mantığı da budur. Atalarımızda gerek silah gerekse kılıç kabzalarında kemiği tercih etmişlerdir. Bizlerde taraklarımızın hemen hemen hepsini kemikten yapıyoruz” diye konuştu. 

Saç sağlığı açısından da oldukça rağbet gördüğünü belirten Gökbulak, sözlerine şöyle devam etti: 

“Kemik tarak saç köklerine masaj yapıyor. Kan dolaşımını hızlandırıyor. Aynı zamanda vücuttaki elektriklenmeyi alıyor. Sağlık açısından da faydalı olduğu için üretimde de satışta da sıkıntı yaşamıyoruz. Çünkü bununla alakalı 10 yılın verdiği tecrübe ile geniş bir pazarımız var. Şu anda doktorlar dahi kemik tarağın kullanılmasını tercih ediyorlar.” 
Manda, sığır ve koç boynuzunun özelliklerini anlatan Gökbulak, “Manda boynuzu hep siyah renkte olur. Sığır ve koç ise bazen beyaz, bazen de renkli olabiliyor. Şu anda elimizde saplı ve sapsız taraklarımız mevcut. Eski model bit tarağı dediğimiz, annelerimizin çeyizlerini süsleyen taraklarımızdan var. Çok eskilerden kemikten yapılan taraklar daha sonra ahşaba döndü. Ondan sonra da bugünde yaygın olarak kullanılan plastik taraklar var. Bilinçli olan hiç kimse plastik veya ahşap tarağı kullanmıyor. Çünkü tamamıyla mikrop barındırıyor ve hijyenik değildir” diye konuştu. (İHA)

Editör: Wan Haber