Van'a bağlı Kurubaş ve Kerepet köylerinin sakinleri, ekmeklerini taştan çıkaran insanlarla dolu. Gire Mezin bölgesinde bulunan taş ocağında toprağın 2 metre altından ilkel sayılabilecek araç ve yöntemlerle taş çıkartan taş ustaları, binbir zorlukla çıkardıkları bu taşları işleyip, satarak geçimlerini sağlıyor. 

Van merkeze bağlı Kurubaş ve Kerepet köylerinin sakinleri, geçimlerini taş ocağında çıkardıkları taşları satarak sürdürüyor. Gire Mezin bölgesinde bulunan taş ocağında toprağın 2 metre altında bulunan taşları toprak yüzeyine çıkaran taş ustaları, çıkardıkları bu taşları konut süslemeleri ya da mezar taşı olarak işliyor. Oldukça zorlu ve tehlikeli olan bu iş, çoğu zaman bu işle uğraşanlarda ciddi sağlık sorunlarına da yol açabiliyorken, tüm zorluğuna rağmen yaşama tutunmak için taş işçileri ekmekleri bu taşlardan çıkarıyor.

'Bu bölgede Kürtler üvey evlat muamelesi görüyor'

Bin bir zorlukla çıkardığı taşları bir kenara koyan Savaş Kasap (22), "Burada taş çıkararak geçimimizi sağlıyoruz. Ellerimizle belki birkaç işçinin birlikte yapamayacağı işi burada tek başımıza yapıyoruz. 10 nüfusluk bir aileye bakmak zorundayım. Bazen sıcaklıklar 30 dereceye kadarda yükseliyor. Başka bir geçim kaynağımız olmadığı için bu işi yapmak zorundayız" dedi. Taş ocağında çalışmanın oldukça zorlu ve tehlikeli bir iş olduğunu söyleyen Kasap, bölgede çalışma koşulları olmadığı için bu mesleği tercih ettiğini ve yaklaşık dört yıldır babasının mesleğini sürdürdüğünü belirtti. 

'30 derece sıcaklıkta çalışıyoruz'

Taş ocaklarında sadece yaz mevsiminde çalıştığını belirten 20 yaşındaki Naif Çaksu, oruç tutmasına rağmen toprak altında 30 dereceyi bulan sıcaklıklarda çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Çaksu, babasından kalan meslekte yaklaşık 5 yıldır çalıştığını, kazandığı 3-5 kuruşla da 7 nüfusa baktığını söyledi. Balyozlarla, taş kıranlarla akşama kadar sırtını doğrultmadan çalıştığını belirten Çaksu, "Evde çalışan kimse yok bizlerde mecburi bu işi yapıyoruz. Bu iş dünyanın en zorlu mesleklerinden birisidir. Hem ağırlığı, hem insan üzerinde yarattığı fiziksel yorulma oldukça zorlasa da mecburi bu işi yapıyoruz. Bende sigortalı geliri belli olan ücretli bir iş yapmak isterdim" dedi.

'Açlıktan ölsem de, kendi memleketimde ölmek istedim'

Arkadaşları gibi kendisinin de uzun süredir taş ocağında çalıştığını söyleyen Ahmet Kasap ( 26) da, taş ocağında çalışmadan önce 6 yıl boyunca İstanbul'da bir tekstil fabrikasında çalıştığını aktardı. Kasap, bu zorlu işte niye çalıştığını şu sözlerle anlatı: "Bende arkadaşlarım gibi bu işte uzun süredir çalışıyorum. 5 yıldır iş bulamadığım için İstanbul'da bir tekstil işinde çalışıyordum. Orada Kürt işçilerine ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorlar. Orada 6 yıl çalıştıktan sonra kaçıp yine eve geldim. Çünkü bizleri dışlıyorlar, ötekileştiriyorlar. Bende 'Açlıktan ölsem de kendi topraklarımda ölmek istiyorum' diyerek kendi memleketimin yolunu tuttum." 


""

'Hiç kimse bu koşullarda çalışmak istemez'

Hiç kimsenin çalışmak istemeyeceği bu koşullarda çalışmak zorunda olduklarını ifade eden Kasap, "Bin bir zorlukla toprağı kazıyıp, metrelerce toprağın altında balyoz, taşkıran vb. malzemelerle taşları çıkarıp, ayıklıyoruz. Topladığımız taşları bazen iki-üç, bazen de tek başımıza arabaya yükleyerek Van'a götürüyoruz. Ben de geliri belli, sigortalı bir işte çalışmak isterdim. Ama burada çalışmaya mecburum. Bütün amacım evime sıcak bir ekmek götürebilmek" sözleriyle anlatmaya çalıştı yaşamını. DİHA

Editör: Wan Haber