Gaziosmanpaşa'da uzman psikologlarla yapılan 'Çarşamba Seminerleri'nin bu haftaki bölümünde Psikolojik Danışman Mine Çelik "Çocukta Konuşma Bozuklukları"nı anlattı. Çelik, "Konuşma bozuklukları tedavisinde her şeyden önce anne ve baba kaygıdan kurtarılmalıdır" dedi.
Gaziosmanpaşa Belediyesi bünyesinde yer alan Aile Danışma Merkezi tarafından her hafta çarşamba günleri düzenlenen "Uzman Psikologlarla Çarşamba Seminerleri"nde bu kez Psikolojik Danışman Mine Çelik tarafından "Çocukta Konuşma Bozuklukları" anlatıldı. Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen seminerde Mine Çelik, konuşma bozukluklarına 'işitme engeli, dille ve damakla ilgili fiziki bir rahatsızlık, öğrenme güçlüğü ve nörolojik problemlerin' sebep olabileceğini belirterek, "Kekemelik ise psikolojik olarak çocuklar üzerinde etkilidir ve bizim alanımıza girmektedir. Ritm ve akıcılık bozukluğu olan kekemeliği, 7 yaşa kadar birinci dönem, 7 yaştan sonrasını ise ikinci dönem olarak adlandırıyoruz. Birinci dönem çoğunlukla geçici ve tedavi gerektirmezken, ikinci dönemde rahatsızlık biraz daha yerleşmiştir. Erkek çocuklarda daha fazla görülen kekemeliğin sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte yüzde 80'i kendiliğinden geçmektedir. Bireyin çabası çok önemlidir, egzersizler yapması, çalışması gerekmektedir" diye konuştu.
Çocuklarda kekemeliğin atlatılması yolunda anne, baba ve öğretmenlere önemli görevler düştüğünü belirten Çelik, şunları söyledi:
"Çocuklarımızı çok iyi dinlemeli, bazı kelimeleri söyleyemediğinde hemen konuşmasını bölmemeliyiz. Kaygılandığımızı gösterip onları daha zor bir duruma sokmadan, uzman işbirliğiyle tedavisini başlatmalıyız. Okullarda da öğretmenlerimize önemli görevler düşmektedir. Bu tür rahatsızlığı olan çocuklar okulda rahat ettirilmeli, desteklenmeli ve sıkı disiplinden kaçınılmalıdır. Koro çalışmaları gibi toplu söylenen şarkıların faydaları olabilir. Öğretmen ve veli arasında sürekli bir iletişim, bilgi alışverişi olmalıdır. Kekemelik olduğu gibi kabul edilmelidir. Vereceğimiz destekle rahatsızlığının farkına varan çocuğun bundan rahatsız olmamasını sağlayabilirsek, çabuk atlatabilmesi yolunda da önemli bir atmış oluruz. Bu desteği de ancak huzurlu ve aile içi iletişimi yüksek bir ortamda verebileceğimizi asla unutmamalıyız."
(ET-OK-Y)

31.01.2013 14:40:49 TSI

Editör: Wan Haber