Birleşmiş Milletler verilerine göre, mülteci sayısındaki artış son yılların en yüksek seviyesine vardı. Dünyadaki şiddet ve iç savaş olaylarının artışı ile birlikte, ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin sayısının 43 milyona ulaştığı belirtiliyor. Avrupa, mülteci meselesini nasıl halledeceğini konuşuyor.
Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde tırmanan kriz ve savaşlar dolayısıyla, kaçış yolları arayan mültecilerin, komşu ülkeler ve Avrupa ülkelerini tercih ettikleri belirtiliyor.
Avrupa ülkelerinin, göç etmek zorunda kalan mültecilere karşı uyguladığı katı politika, bir çok mültecinin kötü hayat şartlarında yaşaması ve hatta ölümlere varan hadiselerle karşılaşmasına yol açıyor. Akdeniz üzerinden deniz yolu ile Avrupa'ya gelen binlerce mülteci Türkiye ve Yunanistan'ı da geçiş kapısı olarak kullanıyor.
Bilhassa Yunanistan'da sayıları yüzbinlere varan mülteciler, ülkede yaşanan ekonomik krizle birlikte büyük baskıya maruz kalarak hiçbir sosyal haktan yararlanamıyor. Federal Almanya'ya 2011 yılında yaklaşık 55 bin mülteci gelerek sığınma talebinde bulunurken bunlardan yalnız yüzde 1,7'si mülteci olarak kabul edilmiş bulunuyor.

AVRUPA ÜLKELERİNDE DE AYRIMCILIK VAR
Avrupa Birliği ülkelerindeki mülteciler politikasını eleştiren Uluslararası Af Örgütü Almanya Sekreteri Wolfgang Grenz, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Birliği'nin birlik ülkelerine yeterli derecede baskı yapmayarak suça ortak olduğunu, mülteciler meselesinin insan hakları sahasına girdiğini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü Almanya Sekreteri Wolfgang Grenz, yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği İnsan Hakları sahasında çok müspet gelişmeler kaydetti, idam cezalarına karşı, işkenceye karşı, insan haklarını koruma noktasında. Fakat diğer yandan, Avrupa ülkelerinde de ayrımcılık var. Mesela, azınlıklara karşı, eğitim sisteminde, iş piyasasında, konut, barınak gibi bu sahalarda, sadece azınlıklar oldukları için sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Avrupa Birliği bu ayrımcılığı ve engellemeleri eleştirdi, fakat bu sahada henüz olumlu bir gelişme olmalı" dedi.
Grenz, Avrupa Birliği'nden şunları talep etti: "Avrupa Birliği, birliğin üye ülkelerine çağrıda bulunarak, üye ülkelerin ayrımcılık politikası uygulamalarından vazgeçirilmesi. Avrupa Birliği'nin bu ülkeler üzerinde müeyyide gücü var elinde, başka mevzularda üye ülkelere 'birlik kanunlarını ihlal etmeyin' diyerek müeyyide uygulayabiliyor, fakat ayrımcılık sahasında fazla bir şey yapmadı. Biz, Avrupa Birliği'ne çağrıda bulunuyoruz, ayrımcılığa karşı birlik ülkelerine müeyyide gücünüzü kullanın, daha fazla faal olun."

YIKILAN DUVARLAR YENİDEN YAPILMADI MI?
Mülteci politikasının insan hakları ile alakalı bir mevzu olduğunu belirten Wolfgang Grenz, Avrupa'da azınlıklara karşı ayrımcılık yapıldığının altını çizdi. Grenz, mültecilerin yaşadığı dramın insan hakları ihlaline girdiğini belirterek şunları söyledi: "Savaş, zulüm ve fakirlikten kaçan insanlar, Avrupa'da koruma arıyorlar, ne yazık ki birlik ülkeleri sınırlarını kapatarak ve birlik içinde olmayan ülkelerle de anlaşarak mültecilerin gelmelerini engelliyor. Mültecilerin, Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşmak istemeleri, denizlerde batmaları ve ölmeleri, bu hadiseler karşısında birlik ülkeleri, onların kendi suçu diyemez, sınırları kapatarak insanlara başka imkan bırakmayan ülkeler, tabii ki bu gelişmelerden sorumludurlar''

BENİM PROBLEMİM SAÇLARIMIN SİYAH OLMASI'
Afganistan'daki iç savaştan dolayı çok zor şartlarda Türkiye ve Yunanistan güzergahı üzerinden Almanya'ya gelen Farit Mirsay ve Mayvan Nuri, iki yıldır Almanya'da olmalarına rağmen bir çok haktan mahrum olduklarını, mülteci kanununu protesto için Berlin'e 600 kilometre uzaklıkta olan Würzburg kentinden yaya olarak Berlin'e vardıklarını belirttiler.
İki aydır Berlin Brandenburg kapısında diğer mülteciler ile birlikte açlık grevi yaparak problemlerini mercilere iletmek isteyen mülteciler, şimdi açlık grevine son vererek protestolarda bulunarak hak istemeye devam edeceklerini söyledi. Farit Mirsay, yaptığı açıklamada, "Uzun yolculuktan sonra Berlin'e geldik ve burada açlık grevi yaptık fakat Almanlar bizi duymadı, Meclis duymadı, yabancılar kurumu duymadı, biz buradayız ve protesto etmeye devam edeceğiz'' dedi.
"Demokrasi vekillere" diyen Mayvan Nuri de yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bunlar burada demokrasi var diyor, demokrasi politikacılar için, ilticacılar için değil, benim problemim saçlarımın siyah olması, onlar gibi saçlarımın sarı ve gözlerimin mavi olmaması, ben bir insanım, ben de normal yaşamak istiyorum, Almanca öğrenmek, meslek sahibi olmak istiyorum''

İNSANLARIN BULUNDUKLARI ÜLKELERDE İNSANCA YAŞAMALARINA YÖNELİK SİYASET YAPMALIYIZ
Yeşiller Partisi Berlin Milletvekili Turgut Altuğ da, yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği'nin mülteci politikasını eleştirebiliriz, çünkü Avrupa Birliği Ofisi (frontex) diye bir kuruluş var, Avrupa'nın sınırlarını kontrol eden ve İspanya'nın Afrika kıtasını kontrol eden iki şehir dışında, toplama kampları oluşturulmuş durumda mülteciler için, insanlar bulundukları ülkeleri keyfinden dolayı terk etmiyorlar, sorunların insanların bulundukları ülkelerde çözülmesi gerekiyor'' dedi.
Avrupa Birliği'nin buradaki ziraat mamullerini Afrika'ya devlet destekli sübvansiyonlar olarak gönderdiğini belirten Altuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "orada yaşayan bir çok çiftçi tarlalarını ve bahçelerini bırakarak Avrupa'ya gelmek istiyor. Sonuç olarak mülteci sorununu çözmek istiyorsak, insanların bulundukları yer ve ülkelerinde insanca yaşamalarına yönelik siyaset yapmalıyız''
Hava sıcaklığının eksi 5 derece olduğu Berlin'de, 5 aydır yollarda olan Farit ve Mayvan, çok yorgun olduklarını söylediler. Arkadaşları ile birlikte iltica kanununa karşı protesto eylemini daha ne kadar sürdürebileceklerini ise mevcut hava şartları belirleyecek.
(CTŞ-HO-Y)

10.12.2012 14:43:26 TSI

Editör: Wan Haber