Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri değerlendirerek, "Oluşan fırsat ve çözüm şansını heba etmeye kimsenin hakkı yok" dedi.
Diyarbakır'da düzenlenen DTK 4. Daimi Meclis Toplantısı açılış konuşmasını yapan DTK Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, uzun zamandan beri devlet ve Öcalan görüşmelerinin sürdüğünü ve görüşmelere BDP'nin de dahil edilmesinin önemli olduğunu belirtti. Sürecin netlik kazanmadığı ve Kürt sorunu çözümü konusunda henüz bir başlangıç aşamasında olduğuna dikkat çeken, Tuğluk, "Kuşkusuz önemli gündemler söz konusudur. Bu gündemlerin en önemlisi de son dönemlerde Abdullah Öcalan ile gerçekleşen görüşmelerdir. Biz DTK olarak, bu sürece nasıl yaklaştığımızı, nasıl bir anlam biçtiğimizi paylaşmayı uygun gördük. Bu meselenin şiddet olgusundan çıkarılıp, şiddetsiz siyaset zemininde tartışılması gerekiyor. Doğru olan budur. 40 yıldır karşılıklı olarak çok acı yaşadık. Fakat yaşanan bu acılar, bize çok önemli şeyler de gösterdi. Maalesef bedel ödeyerek, bu sorunun şiddet zeminiyle değil, siyasal zeminde çözülmesi gerektiğine dair, bir olgunlaşma süreci Türkiye'de yaşandı. Biz böylesi bir gelişmenin yaşanmış olmasını son derece önemli ve değerli buluyoruz. Kürt meselesi artık şiddet zemininden çıkarılıp, demokratik çözüm zeminine kavuşturulmalıdır. Kürt meselesinin çözümü, kendisini dayatmaktadır. Bu çözümün ertelenmesinin, zamana yayılmasının imkanı kalmamıştır. Bu nedenle, Öcalan ile yakın zamanda devlet yetkilerinin görüşmeler gerçekleştirmesi ve görüşme sürecine DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün de olduğu bir heyetin bu görüşmelere iştirak etmesini anlamlı buluyoruz. Öcalan ile devlet arasında, yeniden başlayan görüşmeleri, DTK olarak önemsiyoruz. İsabetli bir yaklaşım olarak görüyoruz. Öcalan ile devlet arasında başlamış olan sürecin başarıya ulaşması ve çözüme ulaşmasını çok arzuluyoruz. Ancak, bazı hususların kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini de düşünüyoruz. Bu görüşmelerin başlaması kadar, önemli olan bir husus var. Bu husus da, mevcut durumun doğru tanımlanmasıdır. Mevcut durumu doğru tanımlamadığımız taktirde, yanlış sonuçlara gidebiliriz. Evet, görüşmeler ve temas başlamıştır. Bizler, devletin Öcalan ile görüşmesinin hiçbir zaman kesildiğini düşünmedik. Görüşmelerin yapılıyor olduğunu her zaman ifade ettik. Bu da açığa çıkıyor ki, devlet, Öcalan ile görüşmelerini sürdürdü ve sürdürmeye devam edecek. Ancak, süreç henüz çözüm süreci niteliğini kazanmamıştır. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Kürt sorununun çözümüne dönük, henüz bir hazırlık ve başlangıç aşamasında olduğunu belirtmek istiyorum. Kamuoyunda uzlaşı sağlanmış, her şey konuşulmuş, hatta Kürt sorunu tümden çözülmüş gibi bir hava oluşturuluyor. Bunun doğru olmadığını ve tehlikeli bir yaklaşım olduğunu belirtemem gerekiyor" dedi.
"OSLO SÜRECİNDE YAŞANAN DENEYİMDİR"
Böylesi kritik bir süreçte yanlış bir tanımla üzerinde oluşturulan beklentilerin ve oluşturulan algıların sürecin tümden heba olacağı kaygısını taşıdığını ifade eden, Aysel Tuğluk, her şey bitti, bitecek ve sorun çözüldü algısını yaymanın çok riskli olduğunu söyledi. Tuğluk, "En önemli deneyim, Oslo sürecinde yaşanan deneyimdir. Bu görüşmeler, ilk defa yapılan görüşmeler değildir. Oslo süreci gibi bir deneyimle karşı karşıyaydık. Bunun hepimize öğrettiği şeyler var. Hatırlayalım, Oslo sürecinde Öcalan, diyalogdan müzakereye geçtik açıklaması yapmıştı. Mayıs 2011 tarihinde devletle, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için, protokoller hazırlanıp, sunulmuştur. Fakat ne yazık ki, devlet protokollere, savaşla yanıt vermişti. Oslo sürecinin çöküşünün ardından, KCK tutuklamaları, soykırım operasyonları başlatılmış. Dağda gerillaya dönük, bir savaş geliştirilmişti. Temastan diyaloga, diyalogdan müzakereye ve hatta protokollere kadar, ilerlemiş olan bir süreç, Silvan çatışması bahane edilerek, heba edilmiştir. Oslo sürecinin, başarısızlığa ve akamete uğraması nedeniyle toplumda yaratılan büyük beklentiler ve umutlar yerine hayal kırıklığına bırakmıştır. Evet, Oslo süreci başarısızlığa uğradı. Ama bu kez, aynı ırmakta iki defa yıkanmaz misali ikinci hataların, tekrar yapılmaması, gerekenlerin yapılmaması için, bunları kamuoyuyla paylaşmanın gerekli olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.
"ÖCALAN'IN KOŞULLARI DÜZETİLMELİ"
Tuğluk, sürecin sağlıklı işlenilmesi için Öcalan'ın koşullarının düzelitmesi gerektiğine belirtti. Tuğluk, "Bu sürecin bir çözüm sürecine dönüşmesi için, Öcalan'ın tarihsel rolünü oynayacağı, müzakere koşullarının oluşturulması gerekiyor. İmralı'da bir müzakere ortamı ve koşulları yok. İmralı sistemi, müzakere koşullarına en azından başlangıç itibariyle uygun hale getirilmelidir. Bu sürecin barışçıl ve demokratik bir çözümle sonuçlanabilmesi için, bütün tarafların bu anlamda pozisyonlarını gözden geçirmesi gerekiyor. Hem Kürt demokratik kurumları hem de devletin kendisi artık bir barış sürecinin gerektirdiği pozisyona geçmeli, bunun dilini, siyasetini, üslubunu oluşturmak durumundayız" şeklinde konuştu.
"PKK VE KANDİL OLMADAN OLMAZ"
Çözüm sürecinde sadece İmralı'nın değil, PKK ve Kandil'in de dahil olması gerektiğini ifade eden Aysel Tuğluk açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"AK Parti sözcüleri, özellikle başdanışman Sayın Yalçın Akdoğan'ın açıklamalarında PKK'nın bu sürecin dışında tutulacağına dair ifadeleri var. Kandil'in dışında olduğu bir süreç, çözüm getiremez. PKK ve Kandil, bu sürecin içinde olmak durumundadır. Gerçek bir çözümden bahsediyorsak, PKK ve Kandil'i dışlayarak, bir çözüme inanmak saflıktır ve yanlıştır. Bu fırsat ve çözüm şansını heba etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bu sürecin kapanması acıların ve ölümlerin yaşanması ve gençlerimizin kaybedilmesi demektir. Artık buna tahammülümüz yoktur".
(ÜN-AKK-Y)

06.01.2013 16:01:14 TSI

Editör: Wan Haber